- 3345 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çınarcık'ta Gün Batımı Aşk'ı
Deniz o gün muhteşemdi. Gün batımı ise harika olacaktı. Belki denize olan aşkım beni bu şehirde zincirlemişti. Nefes almamın bile anlam kazandığı bu şehir denizi ve gün batımı ile beni büyülüyordu...
Çınarcık sahili idi beni böylesine yazdıran. Orada , çoğu yaz akşamları gün batımının mucizevi batışıydı. Evet ! Muzice diyorum.
Mucizeler ki, bazen masum bir genç kızın saflığındadır.
Bazen bir ustanın karşısındaki çırağın garipsenecek farklılığındadır.
Bazen minik ellerin çizdiği resimlerdeki hayallerin yansımasıdır.
Bir ölünün hapşırarak uyanmasına da muzice diyorlar.
Yada yıldırım düşen bir evden sağlam çıkan aileye muzice gözü ile bakılmakta.
Bana göre , Çınarcık sahilinde gün batımını izlemek bir mucize. O anları yaşamak hissetmek. Dalga seslerinde hayatı yeniden yaşamanın büyüsünü tatmaktır.
Akşam saatleri 20:00 vurduğunda sahil boyunda gezintiye çıkarım. Çınarcık iskelesinden sağa döndüğümde beşyüz metre ilerisine kadar herşeyin güzelliği ruhumu okşarcasına bana ilham vermektedir. Sol kısmınızda kalan deniz , birbuçuk metre kaldırımı ile size yol olur. Kaldırımın üzerinde belli aralıklar ile dizilen çınar ağaçları ilçenin adına yakışır bir görüntü sergilemektedir.
Bana sorarsanız adı ; Huzur yoludur. Çınar ağaçlarının tarihini bilmesemde çevremden aldığım bilgiye göre 20 veya 30 yıllık , senelere şahitlik etmişti. Sağınızda bir çok cafe dizili gelen misafirlerine hizmet vermekte idi. Benim yazlıkçı değildim. Kopamadığım bu şehirde sürekli nezihliği ve güler yüzlü personeli ile seçimim " Petek Pastanesi & Cafe " daim uğrak yerimdi.
Saatim gün batımının vaktini işaret ettiğinde cafedeki masama kuruldum. Sade kahve eşliğinde bu mucizeye birkez daha tanıklık etmenin zevkini yaşıyordu yüreğim. Güneş ve deniz birbirine muhalefet etmeksizin meskun bir mekanda henüz yerlerini almışken; Koyu kızıl rengini giyinmiş semanın altında kaldırımları arşınlıyordum.Karanlıklar, gökyüzüne yeni sayfalarını henüz çekiyordu. Yeryüzü,sessiz sade ve telaştan arınmış bir halin huzurunu taşıyordu.
Ağır, ağır denize kızıllık düşmüştü. Puslu güneşin büyüsü aşk’a davet ediyordu. Bu görsel şölenime , çınar ağaçlarının dalları hafif esen rüzgar eşliğinde dans eder gibi eşlik ediyordu. Bu güzelliğin karşısında büyülenmiştim. Burada mutlaklığı hissetmek mümkündü. Hislerimin öyle bir akımı vardı ki , bunun yüzlerce binlerce adı olabilirdi.
Bu anreallik dediğimiz (gerçek dışılık), ruh dünyamızın derinliklerinde, insanın basit gözlerinde saklı kağıda dökülme şekliydi. Yaşadığım güzelliği ve hissi aktarma çabasıydı belkide... Ruhum okadar yalın ve duruydu ki, sanki dünya üzerinde dert tasa yoktu. İnsanlar acı çekmiyor, açlık ve dram söz konusu değildi. Biliyordum hislerim yaşadığım anın büyüsü ile böyle düşünmekte idi. Ne olurdu tüm insanlar benimle aynı duyguyu paylaşsalardı. Hiç acı çekmeselerdi. Bu dileklerim ümit etmekten öteye gitmesede dua ediyordum.
Hislerimi kendimi ifade edemem genelde. Her zaman bu konudada " İfade etme özürlüsü " diye adlandırırım kendimi. Ne denli kaleme alabiliyorum oda bilinmez. Ama bunlar benim hislerim.
İşte ! Eşsiz renk şöleninin hakim olduğu bir gökyüzünde gün batımını izlerken sahilde bunun adı ; Aşk , aşk diyordu yüreğim. Aşk böyle birşeydi. Kızıl ile mavinin büyüsü nede muhteşemdi. Dakikalarmı hızlı geçmekteydi. Yoksa güneş kendini hızla gizlemeye çabalıyordu.Seyrederken gün batımını köpük köpük dalgalar vururken kıyıya, uzaktan büyük gibi görünen dalgalar noktalıyor yolculuğunu. Çakıl taşlarının sesi melodik uyum içindeydi. Artık güneşim gidiyordu. Ay’ı ve yıldızları kıskanırcasına yerini onlara bırakıp, bir güne daha veda ediyordu.
Hafif bir rüzgar esintisi boynumdan sokulan, meltem gibi , saçlarımı okşamakta. Artık denizde mavi değil. Dalgalara değil yakamoza teslim gözlerim. Bir yaz akşamı gün batımı ile soyundu tüm duygularım. Sessizce kalkıyorum çınar ağaçları ile süslü kaldırımlara doğru. Tüm kötülükleri , korkularımı ve hüzünlerimi karanlığa fırlatıp gidiyorum. Bir gün batımında aşk ile buluşmaya doğru....
Leyla GÖGER / 24.06.2011
YORUMLAR
Keşke nereye bağlı Çınarcık'tan bahsetttiğinizi de yazsaydınız. Bir çok Çınarcık var. Biri de Yalova/Çınarcık. Anlatımınız bana bu küçük cenneti çağrıştırdı. Karamürsel'e çok yakın olması münasebetiyle ailecek çok sevdiğimiz ve çok sık gittiğimiz bir yer.
Anlatımınızı çok beğendim. İçimde Çınarcık'ta olma hissi uyandı. Keşke bu tür tanıtıcı ve saklı yerlerin keşfedilmesine sebep olacak gezi yazıları daha çok yazılsa dedim kendi kendime.
Kutluyorum.
Sevgiler.