- 1409 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Osmanlı Kültür Başkenti
Tarihiyle bize muhteşem güzellikler bahşeden medeniyetlerin beşiği,şehirlerin sultanı İstanbul.. İstanbul’u İstanbul yapan tarihi yarımada bir Osmanlı yadigarı olarak bizlere eşsiz bir mimari zenginlik sunuyor.
Tarihi Galata köprüsünün karşısında yer alan Eminönü Yeni Camii heybetli görümüyle ve konumuyla bizleri hayran bırakıyor.Zamanın Gümrük Eminliğinin bu bölgede yer almasından Eminönü adını alan bu semt Turhan Sultan tarafından yaptırılan İstanbul’un en eski tarihi kapalı çarşısına da ev sahipliği yapıyor.
Tarih kokan yarımadanın en güzel köşesi sayabileceğim Topkapı Sarayı Sultan Mehmet tarafından yaptırılmış.Şu an müze olarak ziyarete açık sarayda Kutsal Emanetler ve padişahlara ait eşyalar sergilenmekte.Saraya Sultan kapısından girdikten sonra kendine has bir Osmanlı kültürü ve iklimiyle karşılaştığımı belirtmek isterim,ikinci avludan girip ilerlediğimde ise bu havayı teneffüs etmek apayrı bir duygu.Padişahların ve saray mensuplarının yanımdan geçip gittiğini hisseder gibiydim,ikinci avludan girişte Üçüncü Ahmet çeşmesi bizi karşılıyor,bu avlunun sağ tarafı mutfak kısmı sol tarafında ise harem bulunuyor.üçüncü avlu Arz odasına açılıyor işte bu avluda Osmanlılık ruhunu tam anlamıyla yaşadım diyebilirim.Tek tek avludaki tüm odaları dolaştım ve sergilenen eşyaları notlarıyla beraber okuyup inceledim.Özellikle Kaşıkcı Elması,hançerler,yakutlar,elmaslar,şamdanlar,padişahlara ait elbiseler,zümrütlere ve Kutsal emanetler bölümüne hayran olmamak elde değildi.Bu avludan sonraki bölümde Bağdat Köşkü muhteşem haliç manzarasıyla beni mest etti diğer tarafta ise mermer balkondan boğazı seyretmek tarifi imkansız bir duyguydu.Saraydan çıkışta Ayasofyanın bahçesinde yer alan padişah türbelerini ziyaret ikinci durağımdı,burada Üçüncü Murat Han,Üçüncü Mehmet Han ve İkinci Selim Han’ın türbeleri bulunuyor.Bunlar haricinde bir çok hanedan üyesi burada medfundur.Sanki Osmanlı buraya ayrı bir önem vermiş diye düşünmemek elde değil,yüzlerce kabirle sarılmış Ayasofyanın bahçesi.Anlam olarak kutsal bilgelik demek Ayasofya’dan içeriye girdiğimde heybetli bir görünüm ve camii mimarisinin verdiği bir huzur hakimdi.İçeride mihrab,minber ve dört halifenin bulduğu devasa levhalar dikkatimi çeken ilk objelerdi.İçi tamamen boşaltılmış bir yapıyla karşı karşıyaydım.Fatih Sultan Mehmet Han fetihten sonra Ayasofyayı camiye çevirince iki minare inşa ettirmiş,diğer iki minare ise Sultan İkinci Bayezid Han tarafından yaptırılmış.Osmanlılar tarafından bir külliyeye dönüştürülen Ayasofya içinde medrese,sıbyan mektebi,şadırvan,kütüphane barındırmakta.Ancak medresenin yıkıldığını söyleyebiliriz.
Kısacası Osmanlı fethettiği yerleri kendine özgü mimarisiyle süslemiştir ve kültürünü yaymayı,yaşatmayı amaç edinmiştir.Bu eserlerden Topkapı Sarayı ve Ayasofya hakkında daha çok şeyler paylaşılabilir fakat bu iki eser bile İstanbul’un bir Osmanlı kültür başkenti olması için yeterlidir.Bir sonraki yazımızda Sultan Ahmet ve Süleymaniye Camii ve Külliyesi izlenimlerimizi anlatmaya çalışalım inşallah.