- 626 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
PAZARCI AYHAN (17)
Yiğidin başına her şey gelirmiş derler ya. Doğru bir söz.Gerçi bu zamana dek yiğitliğimiz olmadı;gölgemizden bile korktuğumuz zamanlar çok oldu. Evlenmeden önce gözümü budaktan saklamazdım ama evlendikten,çol çocuğa karıştıktan sonra yiğitliğin yerini normal bir vatandaşa bıraktı. Nasıl yiğitlik yaparsın,kardeş!..Piyasada öyle efeler türemişler ki sorma gitsin. Zabıta bile görmemezlikten geliyor.Polis,koluna girip hal hatır soruyor.
Evlendikten sonra niye mi, gölgemden bile korkar oldum? Eve akşam döndüğünde;çocuklar gözlerinin içine bakıyorlar. Hele de kızım Aysu,benim bitkin halimi görmesin:
- Babacığım,nasılsın?Yorgun musun?
İşte; kızıma karşı,çocuklarıma karşı,eşime karşı büyük sorumluluk hissettiğim için adımlarımı atarken çok dikkatli olmam gerektiğini hesaplayıp duruyorum.
Bugün cuma pazarında çadırımı kurarken,pazara sınır olan sitenin güvenlikçisi, el sallıyor. Hoş geldin,diyor. Benim gibi ellinin üzerinde.Yarım asırı üç yıl,on ay,dört gün geçmişim.Vay be! Daha dünkü çocuktum.Elli yaşında birini gördüğümde; “bunun pili bitmiş” diye düşünürdüm.Şimdi ise pilimizin bitmemesi için direnmeye(!) çalışıyoruz.Yaşam,kaş ile göz arasında tükeniyormuş…Önemli olan fazla yaşamak mı,yoksa nasıl yaşamak mı? Bunun tartışmasını da sonra kendimle yapacağım.Şimdi sizlerin kafasını ütülemeyeyim,boş lakırdılarla.
Ha,güvenlikçiden bahsetmiştim ya biraz önce. Adamla ahbap olduk.Emekli polis amiri.Benim gibi kafayı biraz sıyırmış.Saçlar bembeyaz.Ağzından sigara eksik olmuyor.Bazen takılırım ona.
- At şu sigarayı ağzından,amirim ya!
- Onsuz yapamam müdür bey(bana öyle hitap eder…)
- Zayıf iradelisin.İnsan tütüne esir olur mu?
- Mecburum müdür Bey! Dertler bırakmıyorlar.
Çadırı kurup,tezgahın üzerine tekstil ürünlerini de güzelce serdikten sonra; yanına gittim.
-Ne var ne yok amirim,asayiş nasıl?
-Berkemal…
- Aman öyle olsun.
Sohbetimiz koyulaşıyor.Arada bir sitenin hanımefendilerinin işaretleriyle yerinden fırlayıp,yanlarına koşar adım gidiyor.Sonra tekrar yanıma geliyor.
- Ne dedi,bayan?
- Pazarcılar,arabalarını bizim arabaların yerine park etmesinler,diye tembihledi.
Sohbet,arada bir kesilse de devam ediyor.Polislerin dünyasını araştırıyorum,çaktırmadan.
- Senin zamanında karakola düşen suçluya nasıl bakardınız?
- Gülümseyerek.
- Nasıl yani?..
- Aslında;polis suçludan her zaman çekinir.Polisin de kendine göre küçücük bir dünyası var.O da baba!..Onun da sorumlulukları var,evindeki aile fertlerine karşı.Bazen öyle oluyordu ki;suçlu bakışlarıyla tehdit edip; “Elbet seni tenha bir yerde kıstırırım.Çocuklarının okula gidiş gelişlerini öğrendim mi,tamamdır…
- Polis,psikolojik tedavi görmek ister mi?
- İstemez.Çünkü psikolojik tedavi gören bir polisin sonu;ya geri hizmettir,ya da belinden silahın alınmasına kadar gider…
- Anlamadım ama neyse…
-Amirlikten ve bu yaştan sonra;milletin ağzının kokusunu çekmek,nasıl bir duygu?
- Bomb.k bir duygu…
Şimdi de bir beyefendi,arabasından sesleniyor:
- Şu karşı sitenin çocuklarını, bizim siteden çıkart,başka yerde oynasınlar…
- Peki efendim…
Eşim de,çadırdan bana sesleniyor:
- Marketten çabuk soğuk su getir.Yandım valla!...
- Peki efendim…
DEVAM EDECEK!
YORUMLAR
Ayhan Bey, sen şimdilik suyu götür Suzan Hanım yanmasın. O olmazsa derin on para etmez haberin olsun:)
Yine hayatın içinden güzel bir anlatımdı tebrik ederim.
Selam ve saygımla
ayhansarıkaya
Tşkler,Emine hanım.
ayhansarıkaya
Selamlar...