- 2153 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
SENİ SEVİYORUM/ İNANMA
Seni seviyorum diyor bir ses, s-e-n-i s-e-v-i-y-o-r-u-m on üç harften oluşan iki kelime, yarattığı etki deprem gibi şiddeti kendinden menkul hem de…
Peki, ne kadar doğrudur ki bu söz işte onu bilemezsiniz henüz kalbi duyguları ölçebilen gerçekliğine samimiyetine dair bilgi verebilen bir alet edevat icat edilmedi en azından ben daha duymadım.
Ama ilginçtir bu iki kelimenin tıpa tıp sesiyle manasıyla yazılışı ve okunuşuyla aynı olan ikizi varmış ve zırt pırt kullanıyorlarmış, nerde mi birbirlerine artık hiç doğru söz söylemeyen insanlar arasında erkek tavlamak kadın ayartmak için (miş)…
(İstisnalar kaideyi bozmadığı gibi bu yazıda da yok)
Aslında zor çıkar bu sözcük ağızdan kolay kolay yalan olamaz diye düşünsem de bir şüphe payı bırakmakta fayda var ki, bu şüphe payı hayatın her alanında da yok mu zaten?
Hayır!
Evet, hayır hayatın her alanında şüphe payı yok, bu alanlar parmakla sayılabilecek kadar azdır ve sayılı alanlardan biri de hayvanların insanlara olan sevgisi hem de su götürmez “acaba” dedirtmeyen gerçek sevgi, bağlılık…
Minik bir kuş mesela muhabbet kuşu olsun bu kafeste dünyaya merhaba diyen bir canlı olmasına rağmen siz içten gülümseyen ona sevgi gönderen bakışlarınız varsa sizi hep sevmesi için bu yeterlidir. O güzel canlılar hissederler sizin farkında olmadığınız birçok şeyin farkındadırlar, şöyle ki; evde en çok kim onunla haşır neşirse o kişinin eve geliş saati sabit değilse bile sevdiği kişi binanın dış kapısında iken evdeki hayvan bunu hisseder ve ev ahalisine bildirir bizimki abartmıştı site girişindeyken başlardı ötmeye panikle uçmaya bunu da denedim, kafeste anormal derecede hareketlendiğinde telefonla aradım ve “siteye giriyorum” deyince ben dahil herkes kabul etmek durumunda kaldı ( bu bizim için harikulade bir durumdu)
Evimizin küçük bebeği gibi o minik yüreğindeki kocaman sevgisini biz insanlara anlatmak için yapmadığı kalmayan o canlı Allahın insanlara ibreti diye düşünüyorum, neden mi?
Bakın neden? Elim bir kaza yaşadık kuşumuzun adı Mert’ti ve kapıya çarpınca canhıraş bir şekilde götürdüğümüz veterinerin “sabaha düzelir” dediği için pek inanmasakta panik havasından kurtulup daha sakin bir şekilde Mert’imiz ile evimize döndük.
Sabah olunca yine kaç kelime biliyorsa sayıp uçacak, omuzlarımızda şaklabanlık yapacak, tepemizde parende atacak yorulana kadar bizi yoracak umudunu yaşatmak istiyorduk. Sabahın köründe, kafesin başına üşüştük; ötüyordu…
Tüm ahali gece uyurken bıraktığımız kuşu ki birbirimizden habersiz sabaha kadar kontrol etmişiz, var gücüyle kuş ötüyordu da ama öyle keyiften oyun için değil, bizleri çağırıyormuş…
Meğer vedalaşmakmış meramı, hem de herkesle ayrı ayrı ve sevdiği şekliyle…
Kaç insan ölürken hayvanlarını öper, kimisi son bakışı yetiştiremez bile…
Son dakikalarını yaşayan o dev yürek kuş beyniyle sırasıyla herkesle vedalaştı inanır mısınız, babasının omzuna konup öpücüğünü aldı, sonra biraz dinlendi abisinin ensesine kondu ensesini bir gaga darbesi ki bizde bir sevinç bir sevinç eski yaramazlıklarını yapmaya başladı diye ama nerdeeee.
En son annesinin omzuna konup busesini aldı ardından bütün gücünü toplayıp yere konunca işin rengi değişti. Sanki oyunun son perdesini oynayan aktör edasıyla bizleri selamlamak için karşımıza geçmeye çalışması inanılmazdı hala aklıma geldikçe boğazım düğümlenir yavrum, halın üstünde güç bela iki adım atıp kustu ardından bir nefes daha aldı öksürdü ve kaskatı kesildi ...
Bizler mi, anlatamam çaresizliğimiz üç kişi ölüm karşısında kim ne yapabilmiş ki?
Herhalde bir yakınım ölse bu kadar üzülürdüm vefasızlık, kadir bilmezlik değil o hayvan ile her akşam sadece 1 saat ilgilenirdim bazı zamanlar yanına uğramadan uyumaya giderdim ama o annecim diye omzuma konduğunda dünyaya hükmeder edasıyla orda kurum kurum kurulurdu. Nazları vardı cevap alamayınca küser ardını dönerde beni şikâyet ederdi benim görmediğim birine bıdı bıdı konuşurdu “mert” diye seslendiğimde gülleri açardı…
Dağ gibi bir adamın kuşun ardında günlerce gözleri dolu yas tuttuğunu görmek anlatılacak gibi değil…
Kuşun ölüm hazırlığına şahit olduktan sonra aklıma geldikçe yutkunamıyorsam hala kimse bana sevgi insanda asildir demesin insan sevgiden bi haber. Çoğu zaman çıkarsız sevmez insan günümüzde herkes herkesi seviyor işi bitince sevgisi de bitiyor İnsan eşref-i mahlûk, fırsatçı aç gözlü canavara dönüştü…
Hayvan besleyin ama hapis etmeyin, kaybettiğiniz sevginize o muhteşem duygularınıza insan olmanın gereği olan duygularınızın canlanıp hayata döndüğü göreceksiniz, yaşamın içinde öyle şartlar, öyle davranışlara şahit oluyoruz ki katılaşmamak elde değil, lakin çaresi de yine bizde gizli…
Hayvan sevmeyen insan sevemez!
Sevgilerimle…
YORUMLAR
Filiz Şahin.
ve insanların hepsi toplansa bir hayvan kadar sadık sevemez