Kedi ve Kitap
Evimize bir kedi alıncaya kadar, kedi ile kitap arasında bir bağ kurabileceğimi hiç düşünmemiştim. Daha önce kitaplarımla kurduğum ağır başlı ünsiyete yeni bir ortak katıldı desem hiç de abartmış sayılmam. Kitaplarımın sessiz; ama bir o kadar da renkli dünyasına bir kedinin çeşni olduğunu ifade etmemi yadırgayanlar olacaktır elbet. Yazımı okudukları zaman onları da ılımlı bir noktaya taşıyacağıma inanıyorum
Önce, adını oy birliği ile “Buse” verdiğimiz; iki farklı renkteki ışıl ışıl gözleriyle evimize renk katan beyaz periden bahsedeyim biraz… Buse’yi hanemize dahil ettiğimizde henüz elli günlüktü. Minicik patileri, pembe burnu ve beyaz rengi ona sevimliliğin yanında asalet ve zarafet de katıyordu.
Bu asalet ve güzelliğe temizliğe gösterdiği özen de katılınca daha bir vazgeçilmezimiz oldu Buse. Hilkatinden gelen temizlik alışkanlığı bizi kendine daha bir hayran bıraktı. İstisnasız evde herkesin yanında bir saygınlığı ve hatırı var Buse’nin artık. Yaptığı her hareket ilgi ile izlenmekte. Önüne atılan yumakla oynarken kendisi de bir albeni yumağı olduğunu ilan etmekte adeta.
Biz hane halkı olarak zamanı Buse’den önce ve Buse’den sonra diye dilimledik. Ve onun dahil olduğu dilimi daha çok sevdik nedense… Akşamları, çay sohbetimize Buse de eşlik eder oldu. Bizim ortak ilgi alanımızı zenginleştirdi tavrıyla. Otururken gelip ayağımıza sürünmesi. Koltuğun üstüne zıplayıp çıkması, çay bardağımıza meraklı gözlerle bakması her davranışı sevimliliğine sevimlilik katıyor. Cümlemize keşke daha önce edinseydik dedirtiyor. Böylesine ilgi odağı olmak sanırım onunda çok hoşuna gidiyor. Zaten bunu fazlasıyla da hak ediyor.
Buse’yi uykusunda seyretmek ayrı bir zevk, uyanıkken ayrı. Akşam eve avdet ettiğimizde her birimize hoş geldin der gibi cilvelenişi dahi görülmeye değer. Buse ile biz hâl lisanı ile anlaşıyoruz.
Bu yüzden de kedi dilini bilmemize lüzum kalmıyor.
Şimdi gelelim kedi ve kitap meselesine, kitapların kendine has zengin ve sessiz dünyası kadar, kedilerin dünyası da zengin ve okunmaya değer bence. Kitap ve kedinin asalet ve gizem gibi ortak tarafları olduğu noktasında hem fikir olamayız belki ; ancak bu kainatın bir kitap olduğunu düşünmek bizi biraz daha yaklaştırır birbirimize. Ve kainat kitabının bir cüzü olarak görebiliriz kediyi.
Bir de Buse’nin minik ön patilerini kütüphanemin raflarına uzatıp kitapları koklayışı, bu davranışı belli aralıklarla tekrarı var ki görmelisiniz. Bu hâle şahit olmam kitaba burun dahi kıvırmayan insanların yaşadığı bir dünyada, kedilerin değerini daha da artırıyor gözümde.
Tüm bunlara ilaveten, Buse ile hem dem olmak da böyle bir düşüncenin kapısını araladı bende. Belki de akşamları kitap karıştırırken gelip kitaba ve elime sürünmesine kızamayışımın nedenin altında bu düşünce yatıyordur kim bilir? Kedi ve kitabın dünyayı zenginleştirdiğine olan inancım da her geçen gün biraz daha pekişiyor. Bazıları ne alaka deyip muzipçe tebessüm etse de...
Ankara, 23.06.2011 İ.K
YORUMLAR
Ben de bir gün sokakta park etmiş aracımın tekerlekleri altında yavru bir tekir kedi buldum. Öyle sevimliydi ki, kıyamadım sokakta bırakmaya, hem de korktum bir başka araba ezer diye. Alıp önce veterinere götürdüm bir rahatsızlığı varmı ne zaman aşı ister vs. diye. Sonra özel mamalar, oynaması için oyuncaklar, tırmalaması için özel standlar aldım.
Küçüken yaptığı sevimli hareketler hoş geliyordu ama büyüdükçe hırçın bir varlık olup çıktı. Kendini sevdirmiyor habire tırmalıyordu. O da yetmez miş gibi Bir alış veriş süreci için bile evden ayrıldığımda paralamadığı kanepe koltuk , kırmadık biblo bırakmadı evde. Kendi yiyeceği olduğu halde sürekli mutfaktakileri aşırmaktaydı gözü.
Sonunda mart ayında evden kaçtı. Oh! dedim ne iyi oldu yoksa ben onu kendim sokağa bırakacaktım. İki hafta sonra yeniden çıktı geldi ama boyumun ölçününü almıştım. Yeniden sahiplenmek istemedim. Nasılsa yetişkin bir erkekti artık ve başının çaresine bakabilirdi.
Benim kedi ile anım da böyle işte ...
Billur T. Phelps tarafından 6/24/2011 12:51:07 AM zamanında düzenlenmiştir.
Söylediklerinize katılıyorum. Yaratılmışa şefkat vb. duyguları harekete geçiriyor. buyurduğunuz gibi farkındalık vesilesi oluyor.Peygamber Efendimizin(sav) Sahabelerinden Ebu Hureyre (ra) akla getiriyor. Hasılı zahiren de keyfiyeten de bir sıkıntı yok diye düşünüyorum. Selam ve saygıyla. Esen kalın.
Kediniz bizim gkedi gibi kitaplara alışık.Fıtratlarında temizlik nişanesi olduğu gibi öğrenme nişaneside var :)Tutar yatağımız filan varken, gider kitapların diziliği olduğu kısımla, kitapların üst rafı arasına girer orada yatmaya çalışırıd.Eline kitap aldığında dalardı.
Kedi hayatınızda dediğiniz üzeree K.Ö ve K.S'lik bir dönem çıkartıyor.Her şeyden önce insanın bir yerlerinden vicdan olduğunu ortaya çıkartıyor, kediyi sevmenizle artık dışardaki kedilere bile farklı muamele yapıyorsunuz, yabani kedilere bile ''gel pisi pisi '' diyorsunuz.İnsanı rikkate boğan bir hayvan.İslamda ise çok farklı yeri var.O kadar hayvan evden kapı dışarı edilirken, kediye müsaade var.Zahiren baktığımızda fıkıh temiz olduğuna dair evde bakınılabilir diyor, peki keyfiyeten ne demeli ?