6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
926
Okunma
Havalar artık iyice ısınmıştı. Oturduğu yerden kuşların şen çığlıklarını dinledi bir süre.
Neşeyle cıvıltıları, kumruların guruldamaları, arada farklı gelen çok tatlı bir ses galiba bülbül olmalı diye düşündü!
Dünyanın gamı kasaveti sırtına yüklenmiş gibi hissetti. Mutsuz değildi, hasta değildi fakat anlatamadığı bir bezginlik, içinden çıkamadığı bir ruh halindeydi.
Kendine yaptığı telkinler, okuduğu dualar da pek başarılı olamamıştı, sanki yüzlerce kilo taşımış, içinden çıkamayacağı sıkıntılarla boğuşmuş gibi hissediyordu kendini.
Ağlama isteğinin önüne geçmedi, kendiliğinden akan yaşları durdurmaya hiç uğraşmadı.
Akacak yaş kalmayana kadar ağladı, düşünmekten yorgun, çözüm bulamamaktan çaresiz, kimseyle paylaşmama konusunda hala ketum.
Can sağlığı olsun, dermansız hastalık vermesin Rabbim dedi, kendine moral vermek için.
Her zaman iyimser olan düşünceleri, normal haline dönemiyordu, bir türlü.
En kötü çözüm çözümsüzlükten iyidir, bu dünyada ölümden başka her şeyin çaresi vardır dedi kendi kendine.
Aslında sebepsiz vesveselerle, hayatı kendine de etrafına da dar eden biri değildi.
Ne eşiyle ne de çocuklarıyla sorunu olmasa da dünya meşguliyetleri, üst üste gelen sıkıntılar, daraltmıştı yüreğini.
Yazma okuma sevgisi bile, üzerindeki bezgin halin kaldırmasına yardımcı değildi bugünlerde.
Ciltlerle kitap okudu, saatlerce doğayı dinledi, sadece Rabbinden yardım istemek huzura kavuşturuyordu, huzursuz gönlünü.
Rabbim yardım eyle!