- 1436 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SENİN ŞEHRİNDE
Merhaba Sevgili…
Seninle kırklandım sevgili... Seninle arındım.
Dünyanın kültür merkezinden merhaba! Aziz Pavlus’un memleketinden, Esma harflerden mürekkeple, eSrari ve efSuni kelimelerle memleketin en güneyinden merhaba sevgili…
Geceye yine hüzün çöküyor sevgili…
Bir kıyı hikâyesindeyim. Bir kıyı yalnızlığında, sensizliğin vurduğu dalgalarla kıyılara vurmuş bir adamım şimdi. Bir kere yalnız kalmaya görsün insan, yalnız olduktan sonra; hangi şehir uzak, hangi şehir soğuk değildir sevgili… Yalnızlık, yıldızlara takılı gözlerimizi ürpertiyor... Sensiz yıldızlar yakıyor gözlerimizi… Ama Ş harfinin lütfuyla ayaktayım. Aşk ve ateşinle hem de. Ne olursun gel artık, özledim seni sevgili...
Kapılar hala kapalı, ışık sızdırmıyor sevgili. Hala kapının önündeyim, hala kim o demedin sevgili. Bizi engelleyen sadece bir kapı var aramızda. Ya yeni bir merhabayla başlayacak hayat, yada sona erecek son bir vedayla… O kapı; Bir umutla bekleyenlerin kapısı, kavuş(a)mayanların umudu o kapı. Aşkın umudu o kapı. Farkındayım, sana yaklaşırken acı dolu eşiğinden geçliğimin. Özür dilerim sana bir şeyleri hatırlattığım için. Ama kızma bende seninle yürümeyi öğrenen bir çocuğum sanki. Seni sevmeyi öğreniyorum. Seninle uyanıyorum hayata. Biliyorum ben ne kadar geliyorsam sana, sen o kadar uzaklaşıyorsun. Birine adanmak gibi bir hal ürkütüyor seni, yeniden sevmek sevgili…
Bütün ağırlıklarımı atıyorum, eski yıldan kalan ne varsa. Boşaltıyorum yüreğimi senin için. Ama sesime ses vermiyorsun sevgili. Kendini korumak için etrafına duvarlar örmeye devam ediyorsun. Camların arkasına gizliyorsun kendini ve alışkanlığa dönüştürdüğün gibi camların arkasından izliyorsun hayatı. Öyle çok şeyden bunalmışsın ki; kelimeler zor geliyor sana.
Nereden başlayacağını, nasıl yapacağını ve bu sese kulak verip vermemen gerektiğine bile karar veremiyorsun. Mantığın ve kalbin arasındaki makas gittikçe açılıyor. Fakat benim için hala kalabalıklara hapis olmuş ve o kalabalıklar içinde parlayan bir yıldızsın sevgili... Ah! Nasıl hissettiğini anlıyorum ve isyanın bana bir o kadar aşina… Çünkü seni anlamak istiyorum sevgili… Bana söylediklerine değil, söyleyemediklerine kulak veriyorum sevgili. Bu yüzden söylediklerin kadar, söyleyemediklerinde anlamaya çalışıyorum… Sana ait dünyanın başına gidiyorum. Oradan sesleniyorum. Sesin büyüsüyle sevgili…
Uzaktayım sevgili… Ama bir o kadarda seninleyim. Senin asil kentindeyim sevgili, topraklarında. Şimdi Antakya’da bir mevsim ve ben o mevsimin içinde seni arıyorum sevgili, sana ait izleri… Sürmeli bir göz şimdi Antakya, bakanın gözlerini bir daha alamadığı ve bir daha bakabilmek için canını vermeye hazır olduğu bir tanrıça… Dünyanın kültür başkenti Antakya. Dünyanın kültür mirası … Medeniyetler ittifakı…
Ah be sevgili, uzaklığını biraz olsun senin kentinde yakınlıyorum, senin kentin daha az acıtıyor içimi. Çünkü her an, bir köşe başında seninle karşılaşma umudu taşıyorum. Senin şehrinde, sana birkaç adım daha yaklaşmış gibi avutuyorum kendimi. Ama sana bu kadar yakın olup, tutabilecek kadar ellerini, görebilecek kadar gözlerini ama bakamamak yine de acıtıyor içimi. Suyu gözyaşıyla ıslanmış nehirler dökülüyor, mavi entarisini bürünmüş deryalara. İçimden “asi” geçiyor sevgili. İçimden sen geçiyorsun, hem de “asi” gibi sevgili
Kış aylarının başındayız. Antakya henüz beyaz gelinliğini giymemiş sevgili. Yüreğime benzeyen dar sokaklardan geçiyorum, bana benzeyen tarih kokan mekânlardan. O kadar çok soru var ki zihnini bulandıran. O kadar çok düşünce içindesin ki; Antakya’nın gözelerine götürüp, kar beyaz göze sularında arındırmak istiyorum zihnini, gözlerinin sadece bana açılmasını diliyorum. Sadece benimle uyanmasını…
Titreyen mum ışığında gölgeler büyüyor, sensizlik ve yalnızlık daha da korkutuyor beni. Sorular, yaşam düzen, hayat akıp gidiyor. Hala seyrediyoruz. Ne kazandık bunca zamandır ayrı durmakla birbirimizden. Boşu boşuna bir hayat… Günler sadece geçiyor. Sadece değişen takvim yaprakları… Söylesene ne kazandık sevgili… Hadi aşağıdakine cevap bul sevgili… Açıkla açıklayabilirsen.
... Matematik dilinde +1, 0 (sıfır),- 1 ve sonsuz ne anlamlara gelir?
Artık yaralarımızı sarmalıyız. Hem de birbirimizin dertlerine ilaç olarak sevgili. Belki birlikte güneşe giden bir yol buluruz, sevdaya açılan bin pencere… Bu kadar böbürlenme, bu kadar yükseltme kendini. Bakarsın bir muhalif rüzgar eser, senide savurur harman gibi…
Bu akşam yeni bir yıl. Her telaffuzda sana açıldı dudaklarım. Bu yeni yılda seni diledim sevgili. Sen ne diledin yeni yılda, sende beni diledin mi sevgili? Gözlerindeki sürme olsam dedim, gözlerindeki sürme kadar sana yakın olsam dedim. Herkes gülüyor, eğleniyor bu akşam, herkesin keyfi yerinde; bir benim boynu bükük kalan. Bir benim sanki sevdiğinden ayrı olan. Memleketindeyim, memleketinde hüzünlü. Memleketini kokluyorum, içime çekiyorum. Sende hüzünlü müsün? Sende memleket kokuyor musun sevgili…?
Aşkın içimde sema ediyor sevgili, gökler açılıyor. Göklerin en koyu deminde zühal, düşen her katre seni anıyor sevgili. En sevdiğin yerden hicret edebilmekmiş aşk, en sevdiklerinden ayrılırken gözyaşı dökebilmekmiş aşk. Sensiz hicretteyim sevgili, hicretin hüznünde…
Adını bir şiir yazmak istiyorum. Hani şu akrostiş dedikleri türden ama daha adını soyadını bilmiyorum sevgili. Daha seni bilmiyorum. Artık çıksan Lâl makamından, sen de yazsan bana. Kaleminle dokunsan tüm hücrelerime, açsan bunca zaman kapalı odacıklarını. Damarlarıma yürüsen kızıl bir nehir gibi.
Hayalden gerçeğe döndürsen, beni gerçek yapsan sevgili…
Doğan ORMANKIRAN.
YORUMLAR
Çok etkileyici bir yazı. Hatta bugün okuduğum en güzel yazı diyebilirim.
KUTLUYORUM.
_Chieftain_
Aşk; İnsanı zirvesi, insanın kemal hali. AşkKoşmak, kanatlanmak hatta. Bile isteye hemde...
Yeni kelimelerde buluşak dileğiyle... Aşkla kaln, sevgiyle kalın.
şehirler
yeminler ve beklentiler
andıolsun Aşka
varlığın ta kendisidir o
saygılar çok
dua ile...
_Chieftain_
Aşk; Kimi zaman sade bir inilti. Sade bir ah!Kimi zaman feryad eden vicdanın çığlığı... Dualırınızı ve guzel sözlerıninizi eksik etmeyiniz.
Yeni kelimelerde buluşmak dileğiyle