- 635 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Tavla
Tavla
Kumarda hiç kaybetmedik, fakat hiç kazanmadık da… Oynamamaya yeminler içtik…
Harzem tavlada iyi hem de en iyisi, zarlara hükmü muhteşem. Avucunun içinde yoğuruyor, fırlatıyor. İstediği rakamlar geliyor. Fısıldıyor zara, sanki zarla arasında alfabe geliştirmiş… Büyücü gibi tuhaf şeyler söylüyor, anlamsız kelimeler zarda karşılığını buluyor. Zar emredileni yapıyor. Nerden bilsin uzak kahvenin delikanlısı…
İki ciddi kişi. Güldükleri az görülen iki adam belli ki racon keser, küfür eder, ya sabır çektirir. O nedenle iki kişilik arkadaşlıkları var. Mekanlarının cennet olmayacağından emin insan sayısı çevrelerinde oldukça fazla. Mekanları bu dünyada kahve. Kahveci ekmek derdinde yeter ki hır gür çıkmasın telaşında. Yeter ki akşam evine ekmek götürebilsin.
Harzem kaşlarına esrarengizlik imgesini taktı, herkesten uzak tavla oynayan adamlara yaklaştı:
-Yanlış oynuyorsunuz dedi.
İki adam birbirine baktı garson dışında başkalarının yanaşmasına alışkın değillerdi. Baktılar seksen santimlik esrarengiz cüce “yanlış oynuyorsunuz” demişti. Harbiden demiş, şeklini koymuştu yani. Bu cesaretinin karşılığı kısa bir uyarıyla geçiştirildi.
-Git cüce keserim dilini.
Harzem küstahlığa kızdı
-Var mısınız benle oynamaya? dedi.
Ardından,
-Yenilirsem yüz lira veririm, dedi.
Siyah giyinen adam hemen zıpladı
-Tamam dedi.
Sesinde renk vardı. Gülümsemesi yüzüne oturdu, gülümseme iki nefes alıp verme zamanını bile bekledi. Sonra delikanlılığa ters düşmesin diye gülüşü yüzünden kalktı gitti başka masalara. Harzem devam etti.
-Peki ben yenersem ne alacağım?
-100 Lira dedi. Siyah giyen adam.
Harzem
-Hayır, yenersem seni ve arkadaşını on dakika boyunca döveceğim, karşılık vermeyeceksiniz, sesinizi çıkarmayacaksınız sonra herkes yoluna gidecek.
Siyah giyinen adamın arkadaşı şaşırdı… İyi de kumarı siz oynayacaksınız benim çıkarım ne olacak bakışını fırlattı.
Harzem, “Yenilirsem 100 Lira da sana veririm” dedi. Konuşmayan adam güldü. Sözleşme imzalandı. İmzalar şeref ve namus…
Kayıtsız anlaşmayı kabul eden siyah giyimli adamla arkadaşı bugünkü ördek için kısmet dediler… Güç bilekteydi; iyi atan, iyi oynayan kazanacaktı. Harzem düşündü. “Ayağını ayakkabısına bile sokmayı başaramamış adamlara mı yenileceğim?” Güldü.
Zarlar atıldı pullar hareket etti. Zarın ve pulların dansı başladıkça siyah giyinen adam işlerin iyi gitmediğini gördü ve fincan dedi, fincan geldi. Allah dedi, ses yok. Kahvedekiler güldü, sessiz sessiz hep güldü kahvenin insanları. Birbirlerine çay ısmarladılar. Oh! Çektiler, şapırtata şapırtata çaylarını içtiler. Memleket iyi yönetiliyor bile dediler.
Harzem tavlada yine kaybetmedi. Allaha da bir sitem göndermeyi unutmadı “Tavlada vereceğin şansın yarısını yaratırken biraz boy verseydin ya!”
Harzem çattı kaşlarını “Siz tümden şanssızsınız oğlum n’apalım kaderiniz buymuş geçin bakalım karşıma” hareket olmadığını görünce “Geçin lan” diye bağırdı. Geçtiler. Garsona seslendi garson el pençe dikildi karşılarına “Oğlum arkadaşların karşısına bi tabure getir koy” Garson, siyah giyimli adama gözünün ucuyla baktı, getir işaretini alınca, uçtu bir tabureyle geldi, siyah giyinen adama “izninle abi” dedi. Harzem ağır adımlarla geldi tabureye çıkarken adamlarla boylarını eşitlemişti yüzündeki sırıtmasıyla ise adımlara bir üstünlük daha sağladı ve işine başladı. Bu köhne kahvenin insanları nerden geldiği belirsiz cücenin illallah çektiren zibidileri, ahlaksızları, hayvanları dövdüğüne pek memnun oldu. Tam on dakika Harzem Allah yarattı demedi, bunlar da insan, hiç demedi. Yanaştı yumrukla. Yorulmadı, durmadı. Hazır olda iki serseri ses çıkarmadı biri zaten baştan beri hiç konuşmadı. Yüzlerini eğmediler. Kahvenin diğer insanları bu anı torunlarına, eşlerine, dostlarına, düşmanlarına anlatacak tarihi doldurdular ceplerine.
Taşkın EROĞLU
Kahve sahibi bahşiş sahibi oldu
[email protected]