- 2061 Okunma
- 26 Yorum
- 0 Beğeni
SU KABUSU
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
_Herkes aynı derecede üşümez her soğuğa. Bedeninde bile farklıdır refleksler…Elin üşür, için yanar. Niye? Soğuk hep aynı oysa.
_Bu mu geldi aklına? Etrafına bak Allah aşkına. Burası sahil, Temmuzdayız, güneş on ikisinde bir çocuk gibi tepemizde. Sen kalkmış soğuktan bahsediyorsun. Diyorum ki; şöyle biraz açsan gözlerini, solukların düzelse, yüzüne ışık gelse…
_Dostum, ben açık alanların adamı değilim. Duvarlarım var biliyorsun, Nuh devrinden kalmadır onlar ve sit alanıdır yüreğim. Yıkamazsın. Bari, taşlarımı titretip, duvarın üstündeki nebatatı, altındaki hayvanatı ürkütme.
_Buyur!
_Anlama zaten. Anlaşıldığım an, sizin gibi olduğumdan şüphe eder, gözlerimin bütün kırmızılığına rağmen duvarımdaki gizli deliği açar, gün ışığına bakarım. Bilirsin kırmızı gözlülerin intiharı ışığa bakmaktır. Her ne kadar duvarlar içinde yaşıyor olsa da, bir insanın iç dünyası, kabirden geniştir dostum. Ölmek istemiyorum. O yüzden anlama beni.
_?
_Haribo, yaslan arkana. Boş ver anlaşılmak istemeyeni moleküllerine ayırmayı. Tabağında kıl arayan mutlaka başka bir pisliğe rastlar. Bak Kuzey kutbunun buzulları eriyormuş. Yakında hepimiz boğulacağız. O zaman suyun yüzünde sadece hayal baloncuklarımız kalacak. Üzerlerinde adımız yazmayan, gerçekleşse de artık bize fayda sağlamayacak olan baloncuklar…Biz onca suyu yuttuktan sonra…Paslı birer demir parçası gibi, çoktan batık olmuş sokakların en kuytularına çöktükten sonra…Hepimiz gözlerimiz açık bir şekilde boğulacağız Haribo. Her şeyi göre göre. Kendi ölümümüzün acısı yetmezmiş gibi, başka can çekişmelerin gölgesi birikecek gözlerimize. Bir düşünsene, tam nefesinin son kırıntıları suya birkaç köpük olarak dağılacakken, dudağında kederli bir evet haliyle, gelinliğinin dantel etekleri ve ipekli duvağı uçuşan bir gelinin dibe doğru çöktüğünü. Ya da bir kötürüm kadının ellerini ve ayaklarını dahi çırpamadan mora dönmüş bir yüzle, alfabeden düşmüş bir “İ” harfi gibi suyun dibindeki balçığa sağlandığını…Su varsa hayat var, ama suda insana hayat yok dostum. Yunus da değiliz ki, melaikeler beslesin bizi balığın karnında.
_İyi değilsin sen. Bekle bir şemsiye ve kolonya alıp geleyim.
_Niye, konuşuyorum diye mi koyduğun bu teşhis? Susanlardan neden korkmuyorsun? Onlar daha tehlikeli Haribo. Bak şu adama, bir saattir bize bakıyor ama konuşmuyor. Bize baktığına göre mutlaka bir şeyler düşünüyor olmalı. Picasso tablosu değiliz ya, tonlamamıza baksın. Kaşları çatık. Dişlerini sıkıyor. Muhtemelen giyinik olduğumuz için küçümsüyor bizi. Etrafa bak, anormaliz biz. Şimdi o iyi, ben kötüyüm…
_Sayende anormaliz. Sana mayonu getir demiştim.
_Demiştin ama, bilmiyorsun ki yüzölçümümde ne kadar büyük bir hata var. Pek çok kadına hesaplattım, hiç birinin ölçümü aynı değil. Aldığım mayolar ya büyük geldi ya küçük. Simetride de bir sorun var ki, ne giysem buruşuk duruyor.
_!
_Sen onu bunu bırak da şu etraftaki çocuk fazlalığına bak. Kumu kürekleyip küçük kovalarına dolduruyorlar. Bu bir içgüdü. Dünyanın merkezini keşfe çıktılar. Oyun tezgahı altında bizden ne çok şey kürekleyip alıyorlar, görmüyor musun? Korkmuyor musun çocukları böyle toplu halde görünce?
_Anlamadım…
_Çocuklar diyorum, ne kadar fazla. Ne kadar tuhaf…
_Ne var bunda?
_Bak! Ne kadar aç ve bencil bakıyorlar. Hep istiyorlar, sürekli yiyorlar ve bağırıyorlar. Bu korkunç bir şey. Yeryüzünde çocuklarınki kadar büyük nefretler kimsede yoktur Haribo. Masum birer agu gibi görünse de bu kinleri, ben biliyorum ki, onlar dünyayı kemirecekler. Önce emmeyi öğreniyorlar, annelerinin çeşmeleri kuruyunca, dünyanın bütün suyunu emecekler, sonra katı yiyecekler gelecek ardından. Bir önceki neslin intikamı için, dünyayı çöpü kalmış bir elmaya döndürene kadar kemirecekler. Patır patır döküleceğiz uzay boşluğuna.
_Çocuklara bile şüpheyle bakıyorsun. Allah aşkına, sen eskiden böyle değildin. Çocukları severdin. Ta ki…
_Eskidendi, ağzınla söyledin. Artık biliyorum gerçeği. Sonumuz dolaylı yollardan da olsa çocuklar yüzünden olacak. Kadınlara bak dostum. Hepsi kabir tahtalarımız için birkaç ağaç daha dikmeye hazır gizli tehlikeler. Sürekli doğuruyorlar. Sanki dünya gençleşiyor ve bereketi artıyormuş gibi. Bitti Haribo, bitti. Buraya kadarmış. Konya tahıl ambarı değil artık. Bize söylemiyorlar ama, yerli malı haftası müfredattan gizlice kaldırıldı. Çünkü ne yerli var artık, ne de malı. Bitti anlamıyor musun? Yakında aç kalacağız.
_Önce boğdun, sonra aç bıraktın. İyi ki Allah var. Yoksa dünya senin gibilerin elinde helak olurdu.
_Allah’ın elinde olmayacak mı?
_Hiç değilse adil bir helak olacak.
_...
_Çok şükür bir şeyde iddiasız kaldın.
_İnsanlar, insanlar!
_Ah ne saadet! Siz yeryüzüne lütfetmiş ulvi bir varlık olmalısınız, insandan büyük, melekten küçük.Belki de mehdi hazretleri…Az sonra şu bize doğru koşan dev pazulu cankurtaranı Deccal ilan ederseniz, ayaklarınıza kapanacağım, şefaatiniz için yalvaracağım.
_Güzel Haribo! Bana benziyorsun gittikçe. Hadi küçümse beni…
_Sen kimseyi sevmez misin?
_Sevmem. Ciğerim dediklerimi kediler yediğinden beridir, kimseyi sevmem. Hem sevsem ne olacak? İnsanlar, dostlar veliler bile kişiye müstakil değil ki! Sen seversin, gider kendilerini hiç sevmeyeceklerin peşine takılırlar, her yanı delik deşik bir iğnedenlik gibi sızılar içinde kalırsın ortada. İzlerini kapatayım diye ne yalanlar söylersin. Böyle iyi…Ciğersizim ben.
_Bak; hapisten çıktığından beri yanında kim var? Çoraplarını yıkayan, gömleklerini ütüleyen, o iğrenç kokulu çorbanı hazırlayan kim? Bütün bunları neden yapıyorum biliyor musun? Bilmiyorsun…Neden heba olacağını bile bile bütün günümü seninle geçiriyorum, bilmiyorsun. Bildiğin tek şey kendine anormal pozlar vermek. Asla okumayacağın kitaplar alıyorsun. Hiçbir zaman yazmayacağın halde yastığının altında koca bir defter ve ucu tetikte bir kalemle uyuyorsun. Hepsinden önemlisi; hiçbir zaman inanmadığın sözler söylüyorsun. Bilmediğin bir şey daha var dostum: geceleri seni izliyorum.
_Bunu yapıyor olamazsın!
_Evet, yapıyorum. Her gece musluğu açıp lavaboya karşı konuşmana şahit oluyorum. Anlattıkların öyle acı ki…Ama neden bunları bana değil de suya anlatıyorsun?
_Büyükannem ‘kabuslarını suya anlat, akıp gitsinler’ derdi. O anlattıklarım kabustan başka hiçbir şey değil. Kendince yorumlama. Kimsenin tabiri, kimsenin rüyasına uymaz Haribo. Senin düşündeki kara, benimkindekiyle aynı anlama gelmez. Bir düş gördün diyelim. Karanlık bir odanın içinde yemşeşil bir filiz. Hadi söyle, ne olur tabirin?
_Zor zamanlarımın ferah bir kapıya çıkacağı yönünde olur.
_Haribo, benim türbedar bakışlı dostum…Ben öyle düşünmem işte. Derim ki; kapkaranlık bir ömür içinde daima, temiz kalacağım…Neyse, bunları boş ver. Dinlediklerini de unut. Aklın çekebileceği bir okkada değil benim kabuslarım.
_O çocuğu sen öldürmedin!
_...
_Hepsini duydum. Her gece usanmadan anlattığın hikayeyi ezbere biliyorum. Anlatırken ağlıyordun. Titreyişini gördüm. Secdede tövbe eder gibi içtendi halin. O çocuğu sen öldürmedin.
_Birazdan maskem düşecek Haribo, ne olur sus. Yüz kenarlarım sızlıyor. Gün ışığında açtırma bana gözlerimi. Bildiklerinin insanlık namına açığa çıkartılması gereken bir yanı yoksa sus! Öznel heyulalarıyla kirletmemeli atmosferi insanoğlu. Bir düşün; her insan bir ‘ah’ dese sessizce, dudaklardan dökülen her ah büyük bir çığın parçası olur. Yankılanır, dağları sarsacak kadar büyük bir fısıltı kaplar gökyüzünü. Gökyüzü sessizliği seviyor Haribo. Bazıları susmalı o yüzden. Bazılarının feryadı suya karışıp dünyanın rahmine akmalı. Akmalı ki, bereketli diye tabir edilen kara toprak oluşsun. Bazılarınınki havaya karışmalı, karışmalı ki, kara bulutlar oluşsun. Kara bulutlar, kara toprağı sulasın. Sulasın ki; dünyanın gamsızları daha çok yaşasın…Görüyorsun ya, dostum, dünya bir öküzün boynuzunda dönmüyor sahiden. Dünya öküzler için dönüyor…Biz feryat mesulleri de rövanşı bekliyoruz. Çocuklar elmayı kemirecek, elmanın çöpü sular altında kalacak. Ne dersin, mahşer vakti, huriler öküzlere araba koşup, bize zemzem dağıtacaklar mı sahiden? Ben huri istemem yalnız. Annem versin zemzemimi. Bir şey söyleyecektim ona, vakitsiz gitti. Dilimde kaldı bir şeyim. Belki bana zemzem uzatırken söylerim. Ona diyeceğim ki, arpa gerdanlığını ben çalmadım. Çalıp uyuşturucu almadım. Beni boş yere dövdürdü. O öldükten sonra evi yıktı amcam. Gerdanlık, aralıklı tahtalardan oluşan döşemenin altından çıktı. Takma kancası yeşillenmişti. Ama geri kalan her yanı annem kadar güzeldi Haribo. Dereye attım onu. Dere uyuşturucu aldıysa karışmam. Ama ben almadım.
_Yine titriyorsun. Yapma bunu kendine. Konuyu ne kadar uzağa atarsan at, o çocuğu sen öldürmedin. Kazaydı.
_Ama ona ben vurdum. Ben vurdum Haribo, hem de son gücümle. O kadar güçlü olduğumu bilmiyordum. Silindir geçmişti üzerimden. Sandım ki bittim ben. Ama bitmemişim. Onu öldürdüm.
_Hastaydı. Rüzgardan düşse ölecek kadar hasta…
_Dostum, filmi sansürleme. Ana kayıtlar bende. Ona sırf bilmediğim ve sevmediğim bir dilde şarkı söylüyor diye vurdum. Nasıl kaza dersin. Şarkı havada, kendi sıranın dibinde uzayıp gitti. Bak! Bu gece sabah olmayacak. Bana durgun suyun karşısında kabusumu anlattırdın. Şimdi akıp gitmeyecek, kabarıp duracak gözümün önünde. Haribo, sen boşuna çoraplarımı yıkayıp, gömleklerimi ütüledin. Çorbamın kokusuna boşuna katlandın. Üç vakte kadar her yan çatlayıp kuruyacak. Kara toprak olması gereken kabusumu zehir miğferli bir ordu yaptın. Çocukların dişlerine bak…Sivrildiler, arka dişleri ön dişlerinden daha uzun. Ben eve gideyim. Lavaboya, musluğun başına…Kabusumun geri kalanını anlatayım. Gün aydınlık ama, kararması yakındır. Sen yüksek bir yere kaç. Dağa…Dağlar en son kurur Haribo. Bir taşın dibine çök. Bacaklarını karnına çek. Yapabiliyorsan gözlerini kapat. Görmek istemeyeceğin birileri gelecek yanına. Beni haklı bulduğunu onlara sakın söyleme.
Bir de dostum…O bize doğru koşan ’cankurtaran’ değil, öldürdüğüm çocuğun babası! ‘Can alan’ olacak birazdan. Git buradan! Ama dur, bir şey daha söyleyeceğim. Annemle olduğu gibi olmasın sonumuz. Büyük ihtimal zemzem ikramında karşılaşmayız seninle. O yüzden şimdi söyleyeyim. Saatlerdir kendinle konuşuyorsun. Aylardır kendinle yaşadığın gibi. Bu iyi bir şey değil. Deli derler sana….
Kaç şimdi…
...ENGİNDENİZ...
YORUMLAR
Farklıydı bu kez, heyecanlı, iç ürpertici ve yine etkileyici ve yine okunası.
Kutlarım verdiğiniz emeği ve gösterdiğiniz özeni.
Selam ve sevgimle.
Aynur Engindeniz
Teşekkür ederim değerli şairim.
Saygılar.
Kurgu ve hesaplaşma oldukça güzel bir yazı çıkmış ortaya. sizin ve esmize hanımefendinin kısmen de olsa benzer yanları olan iki yazının, daha doğrusu dolu dolu dersler alınabilecek iki yazının aynı güne denk gelmesi okuma adına oldukça keyif verici oldu. bildiklerimizin tekrarından öte bilmediklerimizi ya da yüzleşmekten korktuklarımızı da sizlerin sayesinde yaşadık.
Saygılarımla..
Aynur Engindeniz
Saygılar.
çok güzeldi, gözlerimi dört açıp can kulaklarımı kabarttım, dilimden düşen hiç bir kelimeyi kaçırmadan. Tebrik ederim, yerini hakkeden, ama benim geç okuduğum için kendime kızdığım yazın için:))))))))))))))
reyya tarafından 6/22/2011 2:10:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aynur Engindeniz
Açtığın gözlerine kabarttığın kulaklarına sevgiler sevgili yazarım...
Sevmem. Ciğerim dediklerimi kediler yediğinden beridir, kimseyi sevmem. Hem sevsem ne olacak? İnsanlar, dostlar veliler bile kişiye müstakil değil ki! Sen seversin, gider kendilerini hiç sevmeyeceklerin peşine takılırlar, her yanı delik deşik bir iğnedenlik gibi sızılar içinde kalırsın ortada. İzlerini kapatayım diye ne yalanlar söylersin. Böyle iyi…Ciğersizim ben.
muhteşemsin yüreği bereketlim ! ...
gece gözkapaklarımla hınca hınç savaşarak okumaya çalıştım ... ama yenildim ... şimdi daha bir derin, daha bir etkileyici geldi ...
yürekten kutluyorum engin denizler gibi derin kalemini ...
çok sevgimle ..
Aynur Engindeniz
Yüreği bereketliler, dostluğu bereket olanları sever:)
O halde muşteşemiz...
Sevgiler benden sana...
Tebrikler Aynur kardeşim, değişik bir tarz denemişsin.Anlatım başarılı, çocuk bilimkurguları gibi.
Bilimkurgu filmde de, romanda da olsa sevmem ve genellikle okumam.
Sizinkini anlamak için okudum, düşündürdü beni, demek ki başarılı, sevgiler.
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum katkın için. Sevgiler güzel dostum.
:)
Tebrikler ,yürekten.
Daimi olsun başarıların.Hep beraber görelim güzelim...
:):).Bahçemin kırmızı gülleri bu sabah senin için açtı.Eşikten almayı unutma!
Aynur Engindeniz
Ülviye Yaldızlıı
Taa içine çek ve bırak orda kalsın:)emi balım...
Aynur Engindeniz
Masama koydum, gidip gelip bakacağım onlara...
Uğurum...
Güzel ötesi yazının güne gelişine hiç şaşırmadım. Tebrik ederim canım. Emeğine, yüreğine sağlık. Sevgilerimle.
Aynur Engindeniz
Karşılıklı konuşmalardan oluşan yazılar genellikle zor okutur kendini. Yazı , bu genellemeyi aşmış.
Neden acaba, gücünü nereden alıyor bu yazı?
Bence dilin yalınlığından, anlatımdaki içtenlikten, doğallıktan, "Güzel olsun,beğenilsin" kaygısını taşımadan yazılmasından...
İçeriğe gelince...Baş yatağa konulduğunda yapılması gereken hesaplaşmaların giderek unutulduğunu anımsatmasından... İçimizdeki çocuğa, çocukluğa, çocuklara yaptığımız yapılan eziyetle yüzleştirmesinden galiba...
Sevgiyle kutlarım.
Nice yüzleşmelere...
Aynur Engindeniz
vildansevil
Sevgiler...
ah bu bir kabus olmalı
ah yine mi ((:
ah bu Aynur kaptı gidiyor
ah yollarını açık et Allahım
ahhh nasıl tebrikler ettim bilsen nasıl sevindim nasıl
hak ediyıosun güzel bayan
fecre andolsun
bu kadın emek ürünü yazıyor
hatyırlı olsun can
dua ile....
Aynur Engindeniz
Senle fecre merhaba dedik, ilk şahitiisin öykümün.
Dua et yeter bana...Ama esas akıbetim için. Edebiyatım için değil.
Benim duaya ihtiyacım var...
Sevgiler...
Mehtap Yıldız
diliyorum bu seneki kutlu misafir tutup yüreğinden seni bir daha asla bırakmasın inş..
müteffikin Allah olsun yeterki" Ay Nurum"...,kainat üzerine devrilsede korkma o vakit
sen Rabbini seviyosun ve inanıyorum oda seni çok sevmekte ve sabırsızlıkla beklemekte..
öptüm kalbiciğinden emi
çok hemde...
Aynur Engindeniz
İşte bu çok iyi geldi.
Dua kardeşliği:) Benim dualarımda hep varsın.
...Ben bunları yazarken aniden pencere ardına kadar açıldı...
Korktum mu ne...
Sevgiler, teşekkürler...Kaçıyorum ben.
Mehtap Yıldız
kaç bakalım hadi de
nereye ama onu anlamadım işte sevgili Ayurum...
hayırlı gecelerin olsun...
Aynur Engindeniz
“…….Dikkatimi çekti yazılarınızda kullandığınız kelime ortalamanız binlerin (1000) üzerinde. Mesela bu yazınızda 1176 adet kelime kullanmışsınız. Sanki hakkında kanun varmış gibi, bu ortalamanın altına düşmemeye dikkat ediyorsunuz. Üstelik dikkat ettiğiniz yetmiyormuş gibi bir de kendinizi buna zorluyorsunuz.
-Hımm dur bakayım kaç kelime olmuş..1,2,3,4,5……..695,696,697. Ulen yaz, yaz hala 697 kelime mi? Ooo daha 1000 olmaya 303 kelime var. Uğraş dur şimdi.
Tevekkeli değil gece yarısı 03:43 de postaya verilmiş yazı.
Bir de sayın “esmize” hanımın yorumunda dikkatimi çekti, “haribo” dediğimiz yazınızın karakteri, harbiden popüler bir karaktermiş. Kültür noksanlığımıza sayın nolur, inanın bilmiyordum. Bu yüzden yazı içerisnde birçok şey askıda kalıyor, yahu ne demek istemiş bu kız burada şimdi diye, diye çizik plak gibi ha bire başa dönüyordum.(Alacağın olsun)……….”
Düşünüyorum da, “ bütün bunları yazsam acaba çok kızar mı ” diyorum içimden. Kızmaz mıııı, hem de ne biçim. Hem de satır aralarında şu cümleni gördükten sonra “Tabağında kıl arayan mutlaka başka bir pisliğe rastlar”
Ve korkumdan vazgeçiyorum yazmaktan… Neyse bütün bunları bir mesajla bildirim artıkın, kimseler görmeden :- )
Bilim-kurgu bir öykü, hani derler ya “aman bakmiiim, gece rüyalarıma girer sonra”… İşte öyle bir şeydi.
Bir hayli de karışık geldi bana, nebiliim-kurgu misali :- )
Engiiiiiiiin hoşgörülerine sığınarak, tebrikler
Saygılar, selamlar
Aynur Engindeniz
Hiç bir zaman yazıyı önceden kurgulamam. Oturur yazar çıkarım. herşey o anda olur. Haribo kahraman bir yolculuk sırasında aklıma geldi. Bu şekerlemeyi severim:)
Geç saatte neden postaya veriildi biliyor musun, yazarken elektrik kesildi. Ah ne bölümler silindi gitti. Çaresiz gidip yattım. Sonra 3 lerden sonra elektrik geldi ve anında uyandım. Emek vermişim. Yazmasam aklımdakiler uçup gidecek. Ki gitti ya. Bu öykünün yarıdan çoğu rüyada yazılmıştır desem yalan olmaz:)
Karışık gelmiş olabilir. Karışıktır da. Elimden geldiğince sade anlatmaya çalıştım. Ama bu kadarmış demek ki değerli abim. Allah ne kadar izin verirse, o kadardır bir insanın nasibi. Yazmak işinde de öyle biliyorsun. Fazlasına ne zaman gücümüz yeter, bekleyip, yazıp çizip, biraz daha kafanı ütüleyip öyle göreceğiz.
Bir sonraki öyküm bir seri katil ile ilgili olacak. Söz onda hiç kulağımı tersten tutmayacağım:)
Emeğin, zamanın, ve katkın için için hakkını helal et. Sen de herkes de...
Mesajı aldım. Bu öykü bir kez daha gözden geçirilecek.
İyi ki varsın İsmet abi.
Sevgiler.
Ağyar
Aman ha “karışık” dediysem hemen üzerine alınma yahu, ben karıştırmışımdır been, sen gönlünü ferah tut :- )
Hapsi şaka, valayi bak. Başarıların daim olsun
Selamlar
Not: Evet worde saydırdım ;-)
Aynur Engindeniz
Niye üzerime alınmayacakmışım, benim öyküme yaptığın yoruma Sultan alınacak değil ya:) Ben alınacağım ki, bir şey alacağım...Şaka deyip, yolumdan döndürme, bu öyküyü beşbin kelimeye çıkartmazsam:) Şu ev işlerini bir halledeyim:)
Nasıl birldim word işini ama:)) Desene daha işim yoktu, senin kelimelerini sayacaktım.
Bir de valayi, valla, vallah gibi bir yemin türü yok:))
Sevgiyle saygıyla hürmetle kal.
Ağyar
Orada bir "L" harfi karombolde kaynamış. Doğrudur, dediğin gibi öyle bir yemin yoktur belki de. Daha iyi ya, yemin ettim diye başım ağrımaz o zaman :-)
Tekrar tebrikler, başarılar...
Hani İngilizler böyle çok yapar...
Tek bir adam genel de çıkar seyirci karşısına, stand-up tarzıyla insanlara öğreti sunar...
Son yıllarda Amerika'dan sonra ülkemizdede bu tür seminerler çok yapılmaya başlandı...
Fakat normal bir seminer değil bu, yani bir tür çılgınlıkla, bohemlik ile belki de..
İŞTE..!
Yazı da böyle bir şeydi..
Ne öykü ne de tam deneme...Denenmemiş bir öyküydü belki de..
Hürmetle...
Aynur Engindeniz
Teşekkür ederim kardeş. Sözüne ettiğin gösterileri duymadım, fikrim yok. Ama incelemekte fayda var değil mi:)
Sevgiler, saygılar.
bir paranoyanın ortasındayım..kendi çocukluğumu acımadan katlettim
İçimdeki çocuğa hayat hakkı tanımadım O'nu bataklara sürükledim
Söyle Haribo çocukluğun küçük ayıcıklı şekeri
Bir daha o tat bulur mu beni....
Hani der ya şarkı "sen en güzel duyguların katilisin"
Suların aydınlığında içimdeki çocuğa bir gönül ferahlığı borcum var
gitmeliyim Haribo
nefisti çelişkiler iç çalkantıları med cezirler selam olsun usta kalem yine çok güzeldi
Aynur Engindeniz
Teşekkür ederim kaleminden dost sohbeti sızan kalem. Sevgiler.
Degisik güzeldi yine, seni okumayan birini düsünemiyorum bu sitede.
Yüregine saglik sevgili Aynur
Sevgilerimle
Aynur Engindeniz
Teşekkür ederim. Sevgiler.
Yok yok, Aynur Hanım,
siz bize bu mükkemmel öyküleri, yazıları yazmak yerine, bir kerecik olsun, sadece bir kerecik
nerden
kimden
hangi ruhlardan
hangi delilerden
hengi fileyzoflardan
hangi çıkmazlardan
hangi labirentlerden
ya da
hangi güneşten beslendiğinizi yazın.
Olmaz ki
ama olmaz ki
böyle de yazılmaz ki:)
Tebriklerim, saygılarım, teşekkürlerim hepsi kocamannnnnnn!
Aynur Engindeniz
Kimden besleniyorum, siz biz onlardan.
Hangi ruhlardan, gizli veya aşikar içinde herhangi bir duygu geçen bütünruhlardan.
Hangi delilerden, ilk evvela kendi deliliklerimden, sonra gittikçe deliren ama bunu ustaca kamufle edebilen toplumumuzdan,
Hangi filozoflar, asla kayıtlara geçmeyecek olan ama aslında felsefenin temel taşı olan sokak aralarındaki profillerden. En ünlü düşünürler Türk kadınlarıdır. Zira hergün bu milleti nasıl doyuracağım diye düşünen, olmazlardan -Allah'ın izniyle- olurlar üreten onlar)
Hangi çıkmazlar, insan çıkmazı
Hangi labirent, insan labirenti...
Güneş, bildiğimiz güneş...
Görüyorsunuz ya değerli yazarım, hiç bir çalımı yok beslendiğim kaynakların, altı üstü İNSAN :)
Bugün sayfamda her zamanki gibi latifeşınas dostlar var. Ne güzel, kendi yazdıklarınızı görmezmiş gibi, bir başkasının yazdıklarına hayret etmek erdemi...
Saygılar, selamlar size...
suya konuşmak
.
su üzerine söz yazanlara
güneş vurur ya buharlaşır
su akıp gider
söz yazıldığı yerde durmaz ama
söz suya yazılmaz
o halde yalancısınız
suya kelime akıtanlar.
.
Aynur Engindeniz
Belki de insana kelime akıtmak gaflettir. Akmaz gitmez, saklar kelimelerini. gün gelir sana çevirir onları. Kendi dudağından çıkanlarca öldürülmek kadar hazin ne var?
Suya konuşmak iyidir. Arkada şahit bırakmadığın sürece.
:))
İğnedenliğim, düşüncen ve katkın için teşekkürler.
lacivertiğnedenlik
Aynur Engindeniz
Biliyor musun, buharlaşma kendi içine doğru olursa, vücudun saydam yerleri buğulanır. Pencereden süzülen çay buharı gibi, dökülüverir ince sular. Buna ağlamak diyorlar...
Sevgiler...
lacivertiğnedenlik
Aynur Engindeniz
Roman büyük zaman, büyük emek, büyük yetenek işi. Birgün inşallah...
Sevgiler Davidoff.
Aynur Engindeniz
Ama ne güzel birinin insana inanması...
Teşekkürler.
Aynur Engindeniz
Siz kimsiniz aslında ?
Çok merak ediyorum.
Nasıl düşünüyorsunuz ?
Bu kadar elimizi kesen cam kırığı gibi tiz ve başımızı zonklatacak kadar ağır kelimeleri nasıl bulursunuz?
Olmuyo ama !
Bak demedi demeyin sonra !
Nazarım değerse bi daha bi kelime yazamazsın.
Hatta değsin diye "maşallah" demiycem.
Tüüü ...dedim bak !
Aynur Engindeniz
Diyorum bazen neden kolum ağrıyor, yazarken kal geliyor. Demek sizmişsiniz sorumlusu:)
Latife yapıyorsunuz ama, iyi geliyor.
Yorumlarınız da anılarınız da...
Saygıyla.
erolabi
Değdi bu sefer valla mı yaaaa.
Ya bizim burda bi müdür arkadaş yardımcısına bi şaka yapmış.
Nisan bir şakası diye adama resmi zarf ile yazı gndermiş.yazıda müdürün görevden alındığını yerine yardımcısının atandığı yazılıymış.
müdür arkadaşın odasında yazı verilince yardımcıya ..ayağa fırlamış ve " hah işte ben aylardır uğraştım sonunda oldu diyerek bi kol hareketi çekmiş.
Nisan Mayıs Haziran ...
hala konuşmuyorlar.
biz onları her gördüğümüzde kıs kıs gülüyoruz.
:))))))&&&&%%%%% hattta..
Selam ve saygı ile
Aynur Engindeniz
Ama böyle geçiştiremezsiniz yazı bekliyoruz sizden...
Maşallahı peşin derim ben merak etmeyin. Güzel de bir karikatür olsun:))
Saygılar selamlar benden...
insanı kendiyle yaşatacak kadar insan olamayanlar mı ki bazı öykülerin başkahramanlarını büyütenler....
hayal gücüne hayranım biliyorum daha çok şey var nesirin büyüsünde paylaşılacak...
sevgimle...
Aynur Engindeniz
Evet, daha paylaşılacak çok şey var...
Hep beraber güzel paylaşımlara o halde...
İyi ki varsın...
Dolu dolu ...
Çok şey öğreniyorum senden...Sen yazdıkça bende öğrenmenin daha bir hazzına varıyorum...
Sen hep yaz! Hiç durma sakın!
Düşünen ,yazan yüreğine sağlık...
Sevgimle biriciğim...
Aynur Engindeniz
Hepimiz ama iyi ama kötü bir garip öğrenme sürecindeyiz canım. Ben burada bulunduğum beş yıl süresince asla hiç bir kitaptan öğrenemeyeceğim şeyleri öğrendim. Hem yazım olarak, hem düşünce olarak, hem insaniyet olarak.
Bir de senin gibi sevgili dostlar edindiğim için şanslıyım.
Sevgiler...
Aynur Engindeniz
Gözlerinize yüreğinize sağlık.
Sevgiler.
AYSE 09
sevgimlesin seni seviyorum
Aynur'cuğum sen gerçekten mükemmel yazıyorsun. Sözcüklere güzel yön veriyorsun. Su gibi akıyor. Kutlarım. Sevgilerimle.
Aynur Engindeniz
Yazdıklarınızdan haz duyduğum bir yazarsınız. Kelimelerin akıcılığında bir solukta bitirdim,bu güzel öykünüzü...
Her yazıya tam puan vermek adetim değil ama sana helal olsun.Fazla olsa fazla verecektim...
İfadeler yalın,verilmek istenilen mesaj çok belirgin...
Tebrikler Aynur kızım!..
Selamlar...
Aynur Engindeniz
Dediğim gibi, gereklisin.
Çok teşekkür ederim güzel sözlerin için. Sevgiler.
Aynur Engindeniz
sevgili Aynur,yazıyorsun ve yazdıkça daha çok çoğalıyorsun.
hayranım senin azmine,hayal ve iradene.
sevgilerimi yollayıp kaçıyorum ben
ve ilk yorumö ve puanı düşerek elbet..
günaydın(: ııımmm...
Aynur Engindeniz
Teşekkür ediyorum.
Sana da gün aydınlık olsun sevgili dostum.
Mehtap Yıldız
ama uğrayamıyorum artık çok nadir kısa bir girip hemen çıkıyorum.
uyumalıyım kıss uyumalıyım artık sende git uyu hadi...
ah sevgili Aynur,bu günde fecri yırttık gördün mü?
gökler bizim şimdi
bizdemi kabus olduk şimdi(:
sevgimlesin güzel bayan.dualar üzerine olsun inş....
Aynur Engindeniz
Senin de güzel kalpli, senin de...