şair hukukçu 21 Haziran 2011 Salı 22:36:15
as. ben edebiyat defteri olmadığına dair bir kanı ortaya attığımı hatırlamıyorum.edebiyat dediğiniz insanın içinden gelen sesle kalemin ucununu kıvrak hareketleri sonucu kağıdın boşluğunu cümle dediğimiz kelimelerden hecelerden harflerden oluşan kurgular halinde dökülen duygu ve düşünceden ibaret.kapını açık olması sevindirdi beni ben kapının kolunu kırıp da içeri girmedim ki bileti karaborsadan da almadım.bilakis ben de sizler gibi bir mahlukum.belli ki yüreğin sen de çok yankı uyandırmış.yelpaze şeklinde gelen cambaz kelimelerinizden sırıtıyor da.yine söylüyorum saygısızlık yapmadığımı düşünüyorum. zira bu yazdıklarım çok da abes kaçmadığını düşünüyorum abes kaçsaydı ilk prof.dr. ismini vermek istemem söylemiş olurdu.unutmayın ki ben birseyi yazarken kafadan savma yazmam zamanla tanıyayacaz birbirimizi zaten.aynı çatı altındayız aynı şiirleri okuyup aynı yazılarla kafamızı rahatlatıyoruz görme aracı gözlerimiz sayesinde...rica ediyorum böyle pasif eleştiriler yapmayın.eleştiri hm olumlu hem olumsuz olur ama kaliteli olursa kendimden taviz verip anlayıp algılarımı değiştirmeme sebebiyet veriyorsa bir anlam kazanır eleştiriniz.

uzun yazmamı istiyor sunuz herhalde? biliyorsunuz ki az ve öz olan şey her zaman için uzun ve boş sözlerden iyidir.yüreğine gelen ışık bazen kısa yazmanı isitiyorsa ona göre yazarsın.dengeli birkaç sözden oluşsa bile...nesir demek uzun olacak zorunluluğunu öngörmez.yoksa öykü de vardır romanda ama öykünün bir cümlesi romanın 3 sayfasına sığdırılıp da yazılır.sırf yazmak için yazanlardan mısınız yoksa siz?.ben savunduğunuz düşünceye saygı duyarım o size özeldir; ancak ben sadece tanıştım evlenmeye gerek duymuyorum.iktibaslamadım iktisablamaya da hacet duymuyorum.her insan özgürdür ve içinde birikmiş duyguları istediği sekil ve düzende anlatmaya gereksinim duyduğu için yazmak ister.ben edebiyatın neferiyle hayatını şekillendirenlere saygısızlık yapmadığımı düşünüyorum.zaman dediğiniz sey nedir ki beyninde uyuşup kalan parcacıktır.boncuk boncuğa ilerleyip kendini akışına bırakan saat oklarıdır.o duygularımı aksam bir 5 6 sayfa yazmamı mi bekliyorsunuz sayet yazarım ama aynı düşüncenin etrafında gidip geleğim için hacet duymuyorum zaman dediğiniz şey işte budur hanımefendi.kendi zamanını bir cümlelik düşüncenin arkasından sırf bir kitap yazmak için gidip gelmek gasp olur bence...

pes...

as. ben edebiyat defteri olmadığına dair bir kanı ortaya attığımı hatırlamıyorum.edebiyat dediğiniz insanın içinden gelen sesle kalemin ucununu kıvrak hareketleri sonucu kağıdın boşluğunu cümle dediğimiz kelimelerden hecelerden harflerden oluşan kurgular halinde dökülen duygu ve düşünceden ibaret.kapını açık olması sevindirdi beni ben kapının kolunu kırıp da içeri girmedim ki bileti karaborsadan da almadım.bilakis ben de sizler gibi bir mahlukum.belli ki yüreğin sen de çok yankı uyandırmış.yelpaze şeklinde gelen cambaz kelimelerinizden sırıtıyor da.yine söylüyorum saygısızlık yapmadığımı düşünüyorum. zira bu yazdıklarım çok da abes kaçmadığını düşünüyorum abes kaçsaydı ilk prof.dr. ismini vermek istemem söylemiş olurdu.unutmayın ki ben birseyi yazarken kafadan savma yazmam zamanla tanıyayacaz birbirimizi zaten.aynı çatı altındayız aynı şiirleri okuyup aynı yazılarla kafamızı rahatlatıyoruz görme aracı gözlerimiz sayesinde...rica ediyorum böyle pasif eleştiriler yapmayın.eleştiri hm olumlu hem olumsuz olur ama kaliteli olursa kendimden taviz verip anlayıp algılarımı değiştirmeme sebebiyet veriyorsa bir anlam kazanır eleştiriniz..