- 595 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR GARİP DÜŞMAN, BİR GARİP ELVAN
İlkokul 5. sınıftaydık. Daha çocuk, daha masum, daha hayat doluyduk o zaman.
Elvan’la o zaman tanıştık. Belki de zamansız girmişti aramıza. Belki de babası çok acele etmişti. Kalabalık ailesini toplayıp şehre getirmişti babası. Daha çok çalışmalı, çocukların hepsini okutmalıydı. En çok da Elvan’ı okutmalıydı.
Çok çalışkandı Elvan. Hırslıydı, azimliydi. "Okuyup doktor olacağım, hem de acil doktoru" derdi hep. Birkaç ay önce, çok sevdiği anneannesini hastane koridorlarında doktor beklerken kaybetmişti. O gün düşmüştü aklına doktor olmak. Güzel miydi, hatırlamıyorum. Yüzü bile silinmiş gözlerimden. Ama o sıkı duruşu hep aklımdadır. Omuzları dik, başı dikti Elvan’ın. Bütün öğretmenlerimiz ve tanıyanlar onun çok iyi bir gelecek vaad ettiğini söylerdi hep. Hatta gelecek için ondan randevu alanlar bile oluyordu. Eee, o doktor olduğunda büyüklerimiz yaşlanmış olacaktı,çünkü.
Çok sevmiştim Elvan’ı. Bana benziyordu huyu, suyu. O da çalışmayı seviyordu, benim gibi. Kısa sürede sevmiştik birbirimizi, birlikte çalışacaktık. Birlikte büyüyecek, belki de birlikte üniversite okuyacaktık. Kim bilebilirdi ki? Kelimelere dökülmemiş ama hep hissettiğimiz çok sözler vermiştik Elvan ile birbirimize. Tutmayı ne çok isterdik.
"Keşke hiç yaşanmasaydı" dediğim ilk gündü o gün. Ders sırasında kulakları sağır eden bir gürültüyle irkildik, hepimiz. Yüreklerin buz kestiği andı o anlar... Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, dudaklardan sadece duaların döküldüğü anlar. Korkuyla birbirimize bakarken öğetmenimiz pencereye doğru yürüyüp dışarı baktı. Bizim görmemizi istemediği belli oluyordu ama ısrarla koştuk pencereye. Sesler bitmişti şehirde. Tüm yürekler durmuş, beklemekte... Yangının sıcak yüzü kaplamıştı dörtbir yanı. Büyük bir çığlık geziyordu etrafta, kulakları sağır eden. Belki de azrail yakınlarda pusu kurmuştu. Yeni canlar almaya gelmişti, habersiz kendilerinden. Herkesin çığlıkları arasında bir tek Elvan’ın haykırışlarını duyduğumu hatırlıyorum. İçimizden sadece o görmüştü belki de beklenmeyen meleği. "Babam... Babam" diye çınladı cılız sesi sınıfın beyaz boyalı duvarlarında. Kan kokusu yayıldı sanki... Apansız, sorgusuz ve sualsiz...
Çığlık çığlığa bağırıyordu Elvan. İsyanı, babasının binbir zorlukla iş bulduğu benzin istasyonundan arşa yükselen kara bulutlara karışıyordu. Sonra kimse tutamadı Elvan’ı. Gözleri yaşlı, yüreği binbir korkuyla dolu fırladı sınıftan.
Günün erken saatlerinde içip içip arabasıyla benzin istasyonuna dalmıştı densiz adamın biri. Taş üstünde taş kalmamıştı istasyonda. Şehrin en ücra köşelerinden bile görünmüştü arşa yükselen kan kırmızı alevler. Dört can daha ( yanlış hatırlıyor olabilirim) yitip gitti o alevlerin arasında, Elvan’ın babasıyla birlikte. Belki daha fazlası da kayboldu bu korku filminin içinde.
O günden sonra Elvan’ı hiç görmedim. Elvan her şeyini kaybetti o kazayla. Babasını kaybetti Elvan. Ardından sayesinde başı dik gezebileceği hayallerini kaybetti Elvan. En iyisi olacaktı acil doktorlarının belki de. Anneannesi gibi başka hastalar ölmeyecekti belki. Birini bile kurtarsa az şey miydi? Belki de başka bir doktoru sevecek, daha iyi ve daha sağlıklı nesiller yetiştirecekti Elvan.
Elvan’ın hayalleri yitip gitti o kazada. Annesi bütün çocuklarını alıp köye geri döndü. Kimler istedi de kimlere yar oldu Elvan? Belki de cahil bir adamın ya da bir çiftçinin karısı oldu Elvan on beşine gelmeden. Belki de kadın oldu Elvan, daha genç kız olamadan. Kaç çocuk doğurdu çocuk yaşında, kim bilir? Belki de çoktan unuttu o büyük hayallerini Elvan.
O günden sonra Elvan’ı hiç görmedim. Ona onu sevdiğimi bile söyleyemedim.
Birlikte hayallerimiz vardı. O doktor olacaktı, ben de onu ziyarete gidecektim. Gitmişken bir de kan tahlili isteyecektim. Sonuçları beklerken bana aşkından bahsedecekti belki de. Belki de nice hastalara hayat verecekti Elvan. Ümit olacaktı hastaların yarınlarına, belki de.
Yüzü yok hatırımda Elvan’ın. Soy ismini bile hatırlamıyorum. Bir tek o gururla titreyen kelimeleri var: "acil doktoru olacağım."
Bu korku filminin içinde güzel bir kare var mı, "budur" diyebileceğimiz?
Bu vaka, alkolün ilk kazası değil, son da olmayacak. Ama düşünmek lazım. Belki de alkol değildir hatalı olan.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.