- 1040 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Doğum Sancısı...!
Çocuk eğitimi dünyadaki en zor işlerden biridir. Çocuk; bir ülkeyi idare etmek gibidir. Bu yüzden merhamet ile çocuklara yaklaşılmalı ve onları eğitmek gerekir. Çocuk eğitimin eksik kaldığı ülkemizde kaliteli insanların yetimesi için pedagog tavsiyeleri iyi dinlenmeli ve uygulanmalıdır.
-Hissettin mi canım?
-Tekme mi attı yine bizim Metin?
-Ya ne Metini canım ya, daha oğlumuz doğmadan futbolcu yaptın ya onu, helal sana yani!
-Ne olacak sanki Buketim, ama çok iyi atıyor tekmeyi, dur kulağımla bir daha dinleyeyim.
-Canım ya, babası gibi futbolcu olacak bu gidişle o zaman. Sen şimdiden hazırlıklara koyuldun yani.
-Dalga geçme yine ya!
-Sakatlanmasaydın belki de 10 numara oyuncu olurdun canımın içi.
-Belki de! Ama oğlum inşallah çok büyük bir futbolcu olacak, buna inanıyorum.
-Ah bir doğsunda, büyüyecek daha hayatım, yaşarsak her güne yeni bir macera
bulacağımız kesin ama.
-İnşallah canım.
-Eee, attı mı yine tekme?
-Dur dur...
-Duydun mı gol sesini?
-Dur canım ya!
-Turgay?
-Attı, attı Buket, attı balım, attı oğlumuz. Oleyy be!
-Alemsin canımın içi, ya gel yanıma.
-Dur dur, bir tane daha canım.
-Ya bırak oğlumuzu, o çok goller atacak. Metin olacak, Metin Oktay olacak. Sen elimi tutar mısın canım?
-Uff, bir tekme daha be canım. Neyse canımın içi.
-Yine öpmeye başladın bakalım oğlumuzu.
-Dur geliyorum meleğimin yanına.
Turgay, eşi Buket ile beraber doğacak çocukları için yine hayaller kuruyordu. Çocuklarının erkek olacağını duyduktan sonra, içinde ki Metin Oktay sevgisini oğlu ile yaşatmak için, oğluna Metin ismini vermeyi düşünüyordu. Buket de, eşinin bu çocuksu sevinci karşısında mutlu oluyordu.
Buket, çocuğunu doğurmak için günleri saymaya başlamıştı. O hafta içerisinde doktorunun tahmini üzere çocuğunu doğurabilirdi. Bu yüzden heyecanlı ve garip suni sancılar ile başbaşaydı. Turgay’ın da oğlunu doğmadan futbolcu yapma sevdası, doğurma öncesi döneminin telaşını iyiden iyiye hissetmesine sebep olmuştu. Kendisi Sınıf Öğretmeniydi. Aldığı izin ile beraber iki aydır evinde bulunuyordu. Turgay’ın neşeli halini her görüşünde, doğacak çocuklarının ne kadar büyük bir mucize olduğuna dair düşünceleri yenileniyordu. Taptaze hislerle her sabah gökyüzüne bakıp, doğacak oğlunu kucağına alacağı günün heyecanı ile saniyelerin hızla akıp geçmesini istiyordu. Artık bir nevi, vücudunda dokuz aydır ona türlü türlü sıkıntılar veren canın dışarı çıkmasını ve onu kucağında hissetmek istiyordu.
Haftabaşından itibaren Turgay’da izinliydi. Buket bu izni mantıklı bir şekilde değerlendirmek istiyordu. Doğumuna birkaç gün kala, ünlü bir pedagog ile görüşmek üzere randevu almıştı. Turgay’ın haberi yoktu, ama gece yatmadan kendisini öpücüklere boğan Turgay’a pedagoga gideceklerini söyleyip, Metin Oktay hayalleri içerisindeki kocasını o anda ikna edebilmişti.
Sabah uyandığında sancısının olmadını farketmiş, bugün içinde rahat olmasının daha iyi olacağını düşündüğü için mutlu olmuştu. Kahvaltıda zor bela bir bardak süt içtikten sonra, Turgay ile beraber pedagog’un yanına gitmek üzere yola çıkmışlardı.
Rahat bir araba yolculuğu sonrası, pedagog’un ofisine gelebilmişlerdi. Karısına yardım etmek üzere Turgay hemen arka kapıyı açıp, eşini sarsmadan dışarı çıkarmış ve kolunun altına girerek pedagog’un yanına kadar çıkmışlardı. Buket bu durumdan rahatsız olmuştu, ama Turgay’ın davranışları karşısında müsamaha gösteriyordu. Hamileliği boyunca dinlediği klasik müzikler, asabi bir hamilelik süreci geçirmesini engellemişti. Zaman buldukça hiç adeti olmadığı üzere resimler çizmiş ve Turgay ile beraber uzun mesire gezmelerine çıkmışlardı.
Kapının zilini çaldıktan sonra beklemeye koyulmuşlardı. Kapıyı 25 yaşlarında genç bir kız açmıştı. Sekreter olan genç kız, ‘Buyrun, şu koltukta oturabilirsiniz’ dedikten sonra, ‘Pedagog Erkan Yalçın’ yazan kapıyı çalıp, ‘ Erkan Bey, çiftimiz geldi, içeri gelsinler mi?’ dedi. Buket heyecanlıydı. Turgay ise sabırsız bir şekilde, aklı fikri oğlundaydı. Arada sırada elini Buket’in karnına götürüp, oğlunun yeni bir tekme atıp atmadığını kontrol ediyordu. Buket sadece gülümsüyordu. Turgay’ın yaptıkları karşısında sinirlenmek istiyor, engellemek istiyordu, ama bir türlü asabileşemiyordu. Bu durum, hem onun için hem de oğulları için daha sağlıklıydı.
İçeri girmişlerdi. Turgay, Buket’i koltuğa oturması için yardımcı olmuştu. Kendiside koltuğa oturduktan sonra, pedagog ile artık seansa başlayabileceklerdi.
Tanışma faslı geçtikten sonra, pedagog sorularını sormaya başlamıştı.
-Evet Turgay Bey, bakıyorumda çok heyecanlısınız. Doğacak oğlunuz sizin içine ifade ediyor? Yani hayatta size neler katacak? Birazcık anlatır mısınız?
Buket dayanamayıp lafa girmişti.
-Ah Erkan Bey! Eşim oğlumuz için şimdiden hayallerini kurdu bile. Futbolcu olacak da adını illa Metin koyacağız diyorda başka bir şey demiyor. Sizce normal mi bu?
-Tabiki normal Buket Hanım. Eşinizin en doğal haklarından biri de, çocuğu için hayaller kurması. Tabi illa Metin değilde, Lefter ya da Selçuk gibi isimlerde koyabilirsiniz adını...
Turgay dayanamayıp söze girmişti hemen.
-Ne Lefteri ya, ne Selçuğu Erkan Bey. Oğlum has Galatasaraylı olacak. Başka bir yoluda yok, olamaz.
-Aman efendim, latife ettim sadece. İnşallah Rabbin analı babalı büyütür çocuğunuzu. Nice mutlulukları beraber yaşarsınız.
Karı koca da aynı anda ‘ Teşekkür ederiz’ demişlerdi. Pedagog Erkan Bey, tavsiyelerini sorular üzerinden devam ettirmek istiyordu.
-Evet efendim. Şimdi çocuğunuz birkaç güne inşallah gözlerini dünyaya açıverecek. Evet Buket Hanım, buraya gelirken ne tür bilgiler alma isteğindeydiniz?
-Erkan Bey, bazı konularda kafam çok karışık. Mesela kundak konusunda. Diyorlar ki, kundak içinde çocuğun hareketlerini kısıtlamayın. Bu tür sorular çok kafamı karıştırıyor. Bir de afedersiniz emzirme meselesi var. O konudada herkes bir şey söylüyor. Siz acaba tavsiyelerini bize söylebilir misiniz?
-Hay hay efendim. Şimdi kundak meselesi tamamen geleneksel bir davranış şekli. İçinizden nasıl geliyorsa, nasıl rahat hissediyorsanız, çocuğunuz o şekilde ilk günlerde sarılabilir. Ama kundak ile beraber, yeni doğan çocukların sarsılmaları engellenmiş oluyor. Tabi yine bu size kalmış bir şey. Bundan önce asıl demek istediğim, doğum sırası olacak. Bu nokta çok önemli çünkü. Nasıl bir doğum düşünüyorsunuz?
Turgay bir anda söze girmişti: ‘Tabiki normal doğum Erkan Bey. Karımda bunu istiyor.’
Odanın içinde gülme sesleri yükselmeye başlamıştı. Turgay’da kendi dediklerine gülüyordu. Buket cevap vermek üzere hafifçe öksürmüştü. O anda odanın içerisindeki damacanadan su getirmek üzere Turgay su almaya gitmişti. Buket Erkan Bey’in sorusuna cevap veriyordu.
-Eşiminde dediği gibi, normal doğum düşünüyorum efendim. Çocuğum ile daha yakın bir bağlantı ve his duymak istiyorum. Yoksa anneler çocuklarına karşı yeteri yakınlık hissedemiyormuş.
-Evvet! Çok doğru söylediniz Buket Hanım. Esasında siz, ikinizin buraya gelmesine hiç gerek yokmuş. Biliyorsunuz çoğu şeyi, ama ben devam edeyim yinede. Dediğiniz gibi normal doğumlarda çocuğunuza olan yakınlığınız artıyor. Ama bunu sadece bu şekilde kısıtlamamak lazım. Aylardır sancılar çeken ve basınç altında kalan vücudunuz, leğen kemiklerinizin kasılma hareketleri ile beraber çocuğunuzu normal bir şekilde dünayay göz açmasını sağladıktan sonra, sizin için fevkalede rahatlama ve de huzur verecek. O kadar sancı ardınca, böyle bir rahatlığı hissettiğiniz için el açıp Allah’a dua edeceksiniz. Gerçekten güzel bir an olacak sizin için.
Turgay dayanamayıp söze girmişti yine.
-Erkan Bey, yaşamış gibi anlatıyorsunuz. Allah aşkına nedir bunun hikmeti?
Odanın içinde kahkaha şeklinde gülme sesleri yeniden yükselirken, Erkan Bey konuşmasına devam ediyordu.
-Bu anı yaşama anı zannımca hayatınız boyunca şen bir anı olarak kalacak. Tabi ki, herhangi bir olağandışı durumda sezaryen işlemi ile doğum yapmak zorundada kalabilirsiniz. Ama sıhhatiniz için en iyisi hangisi olursa, o an inşallah o haliyle doğumunuzu gerçekleştirirsiniz. Emzirme konusuna gelelim isterseniz. Emzirme başlı başına açılacak ve incelenmesi gereken bir konu. Ama doğum anı içinde geçerli birkaç sorum olacak yeniden. Turgay Bey, eşinizi seviyor musunuz?
-Nasıl bir soru bu Erkan Bey, tabi ki seviyorum. O benim meleğim.
-Peki siz Buket Hanım, eşiniz Turgay Bey’i seviyor musunuz?
-Evet Erkan Bey, onsuz hayatım ve onunla yaşadığım hayat. Çok belirgin şekilde farklı kutuplarda. O olmasaydı, ben kendimi tanıyamazdım.
-Çok güzel, birbirinizi çok seviyorsunuz. Zaten buraya anlaşarak gelmeniz bile sevginizden kaynaklanıyor. Demek istediğim şu ki; mutsuz eşler, doğum sırasında birbirlerinden tamamen kopuk olurlar. Kadınlar, doğum sırasında çektikleri acının eşlerininde çekmesini isteyip ve bu ıstıraplı anlarda kendilerini sancılardan kurtaran doktora karşı farklı bir sevgi beslemeye başlarlar. Bu, tamamen mutsuz evliliklerden kaynaklanan, sevgisiz çocuk yapma aşamasından kaynaklanan ve eşler arasındaki iletişimsizlikten kaynaklanan bir durumdur. Ama mutlu eşler, ki sizi de bu kategoride sayıyorum; birbirlerini anlamak için uğraşırlar. Siz Buket Hanım, doğum yapma aşamanızda yan odada sizi bekleyen eşinizin olduğunu bileceksiniz ve ıstırap dolu feryatlarınızı dindiren en büyük etmenlerden biride bu olacak. Doğum biter bitmez, ebe kadının göğsünüze bir gül gibi yatırıverdiği bebeğinizi ilk göstermek için eşinizi çağıracaksınız. Bunlar mutlu evliliklerde yapılmaktadır. Tabi doğum anında eşinizin yanınızda bulunma psikolojisi ve hatta elinizden tutup acınıza ortak olma durumu tamamen şahsi istekleriniz doğrultusunda belirlenecektir. Turgay Bey, siz böyle bir şey düşünüyor musunuz?
-Böyle bir şey derken Erkan Bey, anlamadım pardon?
-Yani eşiniz çocuğunuzu doğarken, o anda yanında bulunmak ister miydiniz?
-Vallahi benim için sorun yok. Buket ile bu konuyu hiç konuşmamıştık. Buket, canım sen ne dersin? İster misin böyle bir şey?
Buket gülümsemeye başlamıştı. Turgay ile beraber doğumhanede o dakikaları yaşamanın çok farklı bir deneyim olacağını düşünüyordu. Bu yüzden tebessüm ederek kafasını evet mahiyetinde sallamıştı. Erkan Bey devam ediyordu.
-Şimdi gelelim o çok merak ettiğiniz konuya. Emzirme konusuna. Bu konu özellikle irdelenmesi lazım. Doğumdan sonra sağlık ocaklarında size yardım edecekler, ama burada konuştuklarımız gibi kimse size yardım edemeyecek. Mesela Buket Hanım, siz bebeğinizi emzirme konusunda ne düşünüyorsunuz?
-Sütüm olursa neden olmasın. Yoksa...
-Yoksa ne? Başka bir anne mi, ya da doğal olmayan besinler ile mi bebeğinizi doyuracaksınız?
-Olmaz mı yoksa Erkan Bey?
-Olmaz Buket Hanım, olmaması gerekir. Gerçek bir anne, çocuğununda süt annesidir. Çocuğunuzu yabancı bir kadın yanında büyütmek ya da farklı besinle ile beslemek ne kadar mantıklıdır ki! Bir çok kadın b,zelere farklı farklı sorunlarının olduğunu söylerek geliyor. Kimi meme başlarının olmadığını, kimi sütsüz olduğunu ve kimi de emzirme sonucu sinirlenip, zayıflacağını düşünüp özürlü bir yanlarının olduğu hakkında dert yanıyorlar. Bunlar ekseriya kendini aldatmaktan başka bir şey değildir. Anne olmak isteyen, çocuğunu da emzirebilir. Annelik sevgisi, sel gibi su getirir. Bu tamamen ‘istemekle’ olan bir şeydir. Eğer anne istemiyorsa ve bunun için bu emzirme hadisesinden kaçıyorsa, doğal olarak sütü kesilecektir. İstenmeyen bir hadise zorla gerçekleşmeyecektir. Buket Hanım, hala korkularınız var mı?
-Ne desem yalan olur Erkan Bey. Düşünüyorum da, biz kadınlar yapmak istediğimiz her şeyi yapmaya muktedir varlıklarız. Bununda üstesinden gelebilmek, yine bizim elimizde. Bu emzirme meselesini ‘isteme’ bakımından düşünemiyordum. Bu yüzden çok teşekkür ederim size. İnsanın kendi kendini motive etmesi şart.
-Aynen Buket Hanım. İsterseniz doğum sonrası evde ne yapacaklarınız hakkında konuşalım. Turgay Bey, çocuğunuz için beşik aldınız mı?
-Evet aldık Erkan Bey. Yatağımızın hemen yanına monte ettik. Bize çok yakın oldu. Bir şey olduğunda, ağladığında hemen yanında olup, müdahele edebileceğiz. İçim çok rahat olacak.
-Turgay Bey, sizce bu çocuğunuz için yararlı bir şey mi olacak?
-Bilmem, hep böyle gördük biz. Çocuk ne kadar yakın olursa ebeveynlerine, o kadar iyi büyürler diye düşünüyorum. Yanlış mı bu doktor bey?
-Evet, yanlış bu Turgay Bey. Çocuğunuzun eğiitimi ilk günden itibaren başlar. Bebektir, bir şey anlamaz gibi düşünceler zararlı olacaktır. Çocuğunuz, hissettiği ve gördüğü her şeyi hafızasına kazıyacaktır. Bu noktada iyi veya kötü olma durumu size kalmış bir şey. Eğer ki bebeğinize eğitim konusunda ciddi ve disiplinli davranmak istiyorsanız, genel yapılan yanlışlardan vazgeçebilmelisiniz. Buket Hanım, bu konuda en çok da size görev düşüyor.
-Nasıl yani Erkan Bey?
-Gecikmemelisiniz! Çocuğunuzu yatak odasına almamalısınız. İlk günlerden sonra, bebeğiniz ile olan terbiye meselesini atlatmadan musibetli hatalardan çekinmelisiniz. Çocuğunuz ayrı odada olmalı ve yemek konusunda intizamlı davranmalısınız. Bebeğiniz için emzirme konusunda mesela, eğer ki emzirme işleminizi çocuğunuz bir oyun haline getiriyorsa, kesinlikle emzirme sürenizi uzatmayın. Eğer emmeyip, sizin ile oyun oynuyorsa 10 dakika içerisinde emzirme işlemini kesin. Bebeğiniz ağlayacaktır, ama ağladıkça artık emzirme işleminin gerçekleşmediğini anlayacaktır. Sizi ağlamak ile tehdit edemeyecektir. Bu çok önemlidir ve Türkiye’de bu konuda ebeveynler çok hataya düşmektedirler. Ağlayan çocuğa hemen meme vermek demek, çocuğun hayatta kaliteli bir insan olmasını engellemek demektir. Çünkü çocuğunuz küçükken her talebi kabul edildiği halde, büyüdüğü zaman isteklerinin yerine gelmediği anda yalnızlaşacak ve kendi başına bir şey yapamayacak hale gelecektir. Eğer altı ıslak olmadığı için ağlıyorsa, bırakın ağlasın ve ağlayıp da bir şeyleri yaptırma isteğinin olmayacağını anlasın. Çok gaddarca gelebilir bu size, ama bu çocuk eğitimi için çok önemlidir. Bebeğiniz için ‘Nasıl olsa unutur bunları’ diye düşüncelere girmeyin. Kesinlikle böyle düşüncelere dalmayın. Eğer çocuğunuz ağlıyorsa onu hemen kucağa almanız, onu kucağınızda ve beşikte sallamanız, kucaktan kucağa gezdirip şarkılar söylemeniz, oda içinde onunla dans etmeniz gerçekten gülünç bir durumdur. Çocuğunuzu huysuz olarak yetiştirirseniz, o da sizin uykunuzu ve rahatınızı o kadar çok taciz eder. Eğer çocuğunuzun altı kuru ise, bırakın rahatça bağırsın. Ve büyüklerimizin yaptığı gibi kundak alışkanlığından vazgeçin. Çocuğunuz sıcak bir odada, ince bir yorgan ile uyusun. Yeni doğan bir çocuğun bağırması kadar normal bir şey yoktur. Ağlayacaktır, huysuzlanacaktır. Ama onun bağırması ve ağlayışları kan dolaşımı üzerinde faydalı bir tesir yapacaktır. Ciğerlerinin büyümesinde ve temiz kalmasında faydalı olacaktır. Bir büyük baba gelinine şöyle nasihat vermiştir: ‘ Çocuklar ağladıkları zaman onlara baş eğmeyeniz, ağlamaya bırakınız!’ Anlıyorsunuz beni değil mi Buket Hanım, Turgay Bey?
Buket ile Turgay derin düşüncelere dalmışlardı. İkisi birden aynı anda ‘Evet’ demişlerdi. Erkan Bey çok değişik şeylerden bahsediyordu. Resmen, tabuların yıkılması olacaktı dedikleri. İkiside birbirine bakıp, şaşkın şaşkın gülümsüyorlardı. Çok farklı bilgiler öğrenmişlerdi. İyi ki geldiklerini düşünüyorlardı. Çünkü ikiside, çocuklarının en bilinçli bir şekilde büyümesini istiyorlardı. Buket ve Turgay sessiz bir şekilde gülümserken, içeri aniden sekreter kız gimişti. Telaşlı bir hali vardı. Erkan Bey’e bakıp, kelimelerini toparlamaya çalışıyordu.
-Erkan Bey, eşiniz Sevilay Hanım doğum yapmak üzere hastahaneye kaldırılmış. Sizi bekliyor Hanım anneniz.
-Tamam Sabah, hemen çıkıyorum. Ahh, afedersiniz. Gitmem lazım, eşim doğacakmış. Çok ilginç bir durum, özür dilerim gerçekten.
Buket ile Turgay şaşkınlardı. Bir şey diyememişlerdi. Turgay şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışırken, ceketini almak için ayağa kalkan Erkan Bey’in arkasından konuşuyordu.
-Hay hay efendim. Ne özrü, ne güzel bir haber. Bu kadar süredir sizinle görüşürken, nereden bilebilirdik ki! Çok şaşırdık gerçekteni Buket bir değişik oldu. Canım, iyi misin?
-Turgay, turgay yardım et canım. Sancılarım arttı. Dayanamıyorum. Yardım et, lütfen...
Erkan Bey’de Turgayın peşi sıra Buket’e yardım olmak için yanına gelmişti. Buket’in sancıları artmıştı. Erkan Bey kendi eşinin doğumu sırasında böyle bir olay ile karşılaşacağını tahmin edemezdi. Güç bela arabaya kadar inebilmişlerdi.
Hastanaye geldiklerinde Erkan Bey koşarak eşinin yanına gitmişti. Turgay’da Buket’İn yanından ayrılmıyor, sancıların arttığı anlarda elinden tutup, Buket’in rahatlamasını sağlamaya çalışıyordu.
Yarım saat sonra Erkan Bey’in kızı dünyaya gözlerini açmıştı. Birkaç saat sonrada Metin dünyaya gelmişti. İki çift içinde yeni bir hayat başlıyordu.
Doğum Sancısı...! Yazısına Yorum Yap
"Doğum Sancısı...!" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.