CANIM BABAM;
Ne sen ağa çocuğuydun, ne de biz ağa torunu, Ne sen bir efsaneydin, ne de bizler efsane bir babanın evlatları ama sen ikinci dünya savaşında askerlik yaptığı bilinen ve bir daha geriye dönemeyen bir askerin iki evladından küçük olanıydın.
Ve babanı hiç tanımamıştın ve sıradan bir insandın işte ben gibi, bizler gibi.
Sen sadece baba’ydın, aynı zamanda dürüst ve aydın bir yurttaş, sorumluluklarının bilincinde olan sıradan bir insan…
Onca yokluk içerisinde “Eğitmen Okulunu” okumuş ve kendin
gibi aydın insanlar yetiştirmeye adamıştın ömrünü…
Nereden bilebilirdin ki devlete on yıl hizmet ettikten sonra, liyakata bakılmadan, siyasetin cilvelerinin hışmına uğrayacağını. Sen bilginle yarışırken, bilgini yarıştırırken bunun pek bir ehemmiyeti olmadığını nereden bilebilirdin ki. Onca hizmetine karşılık, hiç bir sosyal hak tanınmadan onları bir yana bırak, öğrencilerinden ayrılacağını nereden bilebilirdin ki..
Size çevremizde (yani benim aklım ermeye başladığında ilk duyduğum ve ondan sonra da kanıksadığım hitap cümlesi.) “Hocam” derlerdi. Önceleri üstünde durmamıştım neden diye ama ailemizin bütün bireylerini okutma gibi bir gayret içerisinde olduğunu da merakla izlerdim.
İlkokuldan başarıyla mezun olduğumda, Ortaokula yazdırmaktan biraz kaçınmıştın, önce sebebini anlayamamıştım ama sonra ailenin en küçük ve çelimsiz bir ferdi olduğumdan belli ki kanatlarının altında kalmamı istemiştin hep.
Kâr etmemişti elbette itirazların, hiç okul görmemiş olmasına karşın, kendi kendine okuma-yazmayı öğrenen bir annemiz vardı. Annemden Onay çıktıktan sonra sana evet demek kalmıştı. İlk kez sizden ayrı kalmanın huzursuzluğuyla belki, belki de köy gibi bir yerden ilçeye gitmiş olmanın şaşkınlığından mı bilemem matematikten bütünlemeye kalmıştım da yaz boyunca iş-güçten artan zamanında da beni, bütünleme sınavına hazırlamıştın. O zaman anlamıştım sana neden herkesin “Hocam” diye hitap ettiğini.
Sen benim hem babam, hem de en iyi matematik öğretmenimdin baba.
İyi ki sen benim babamdın ve iyi ki ben senin kızın olmuşum.
Seni 22 Şubat 1993 tarihinde kaybettik ama hala aramızdasın, sert üslubunla, şefkatli kollarınla bizi hep saran sarmalayan yanınla bizimlesin, sana gülünç gelecek biliyorum, işin aslı bana da pek ciddi bir şeymiş gibi görünmese de, Her Haziran ayının üçüncü Pazar günü dünya babalar günü olarak kutlanıyor.
Ben de hem seninle dertleşeyim hem de adettendir diye gününü kutlayayım istedim…
Babalar günün kutlu olsun babam…
Mekânın Cennet, Ruhun Şad olsun....
Hatice AK/19.06.2011
YORUMLAR
ÇOK DEĞERLİ İNSAN MERHABALAR;
şairin dediği gibi " .. geç anlıyor insan taşın sert olduğunu...." sizi tenzih ediyorum ama biz sağlığında "karlı dağ " olduğunun pek farkına varamadık ,tüm babalar gibi bizim babamızın da..ama şimdi ne kar kaldı ne dağ artık..yazıdaki en belirgin ortak yan sert mizaçları ve okumaya verdikleri inanılmaz önem..o kuşağın sanki ortak paydası..güzel vede anlamlıydı ,hüzünlü ve buruk olduğu kadar..geç kalınmışlık özürüyle kutluyorum kalemi..
Bir baba olarak, bugün okuduğum en güzel yazıydı diyebilirim.
Başarı dileklerimle saygılar.
Veysel Başer tarafından 6/19/2011 3:56:42 PM zamanında düzenlenmiştir.