- 1192 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Annemm !...
Mazi hep tekdüze belleğimde . Çocukluğum ‘’anne’’ , gençliğim ‘’anne’’ . ‘’Kendimi bildim bileli …’’ der ya hani insan . Benim tüm hatıralarım ‘’annemi bildim bileli ‘’ …
Henüz 3 yaşımdayken gelmişiz Kıbrıs’a . Babamın ailesine karşı bir anlık öfkesi ve inadıyla sürüklenmişiz peşinden. Ve annemde bitmek bilmeyen bir kin ve nefret başlamış babama karşı . ‘’Ne işimiz var bu gavur elinde !’’ diye diye …
‘’Miss gibi!’’ işini bırakmış babam. Gece bekçiliğine başlamış burada. Annemin kimsesizliği, yalnızlığı yetmezmiş gibi bir de geceleri ıssız mahallede sabaha kadar elinde keserle bekleme düşmüş O’na. Hayal meyal hatırlıyorum. Kocaman bahçeli, etrafı tellerle, çitle ya da duvarla çevrilmemiş. Çırılçıplak. Ipıssız bir sokak. Ön ve arka sokaktaki komşular Kıbrıslı. Bize ‘’pis Garasakallar !’’ diye endişeli ve nefret dolu gözlerle bakıyorlar . Bir ‘’Selam!’’ veren yok .
Ve hatırladığım parçalar hep aynı . Kimsesizliğinin ve yalnızlığının acısını çevreye kendini adamakla çıkarıyor annem. Öyle değer veriyor ki komşulara, tanıdıklara. İşitme engelli olan bir yaş küçüğümle ilgilenmenin dışında kalan zamanlarında herkesin neşesi ve meleği halinde. Kız kardeşim, özrünün verdiği algı eksikliğiyle hep yaramaz, hep sorunlu. Tüm suçlarının semeresini ben ödüyorum hep. Son derece sessiz, içine kapanık ve sorunsuz bir çocuk olmama rağmen, benden başka herkesi seviyor, herkesi haklı buluyor annem.
Mahallenin yeni evli gelinlerine annelik yapıyor. Kız kardeşime canından can veriyor. Ama bir kez olsun başımı okşamıyor. Bir kez olsun sarılmıyor . Ana kucağının sıcaklığını, anne elinin yumuşaklığını öğretmiyor hiç. Ama kız kardeşim suç işledikçe, elinin ne kadar sert olduğunu şiddetle ispatlıyor. Ya da süs biberinin ne kadar acı olduğunu. Bazen dövmekten öylesine bitap düşüyor, öylesine sinir krizleri geçiriyor ki, O yerde baygınlıklarla cebelleşirken, ben acılarımı, yaralarımı unutup kolonya yetiştiriyorum pür telaş.
Babam son derece ilgisiz. Vatandan sökülüp koparılışının acısını unutturacak ya anneme maddi yönden. İyi kazanıyor. Ama biz hep yoksuluz, yoksunuz her şeyden.
Anasınıf çağında evde kendi kendime okumayı söküyorum. Yapacak bişey yok ki zaten. Komşuların çocukları dışlıyor Türkiyeliyim diye. Televizyonumuz yok.Kardeşim yok. Babam yok. Annem yok. Annem yok …
Mahalle okulunun müdürü bir yıl önceden okula alıyor beni. Ve var gücümle sarılıyorum okula, sonraki 18 yıl boyunca.
Babamdan bir kalem bile görmedim hiç. Hep annem çırpındı beni okutmak için. Evlere temizliğe gitti önceleri. Hatta gittiği evlerden birinin kızı ortaokulda bizim sınıftaydı. Sürekli ‘’annen bize temizliğe ne gün gelecek?’’ diye çığlık çığlığa bağırmaları hala kulaklarımda . Sonra iktidar olan partinin hademeliğini yaptı uzun yıllar. En üst makama kadar bir çok siyasiyi tanırım. Ellerinde büyüdüm. Babamdan daha çok babalık yaptılar bana.
Akşamları işten dönerken tencereyle gelirdi annem. İşyerinin mutfağında pişirir, koku milletvekillerine ve bakanlar gitmesin diye de kapıları sıkı sıkı kapatırmış azarlamaları göze alarak. Sonradan öğrendiğime göre de o sebze yemeklerini, sabahın köründe işe giderken mahalle bakkalının atık kasalarından toplarmış. Ve aslında bu yüzden sabahın köründe düşermiş yola.
İlkokulu bitirince babamın kükremelerini anımsadım şimdi. ‘’Kız kısmı okuyup da ne yapacak!!!’’’…Ve annemin cevabını: ‘’Ben okumadan böyleysem, benim kızım okuyunca ne olur kimbilir. Sizin gibi erkekler varken ….…’’
Komşu komşu gezdi annem. Üniforma, ayakkabı, çanta, kitap, kırtasiye… ne bulduysa topladı eski meski …kulağındaki ana yadigarı küpeyi de satıp okula yazdırdı beni. Bir yandan da giderek büyüyen kardeşimin giderek büyüyen sorunlarıyla cebelleşirken … Her ne kadar bana hissettirmemeye çalışsa da ben hep eridim inceden …
Kısacası annemin insan üstü fedakarlıkları ben üniversiteyi bitirinceye dek, hatta evleninceye dek, hatta ve hatta 3 ay öncesine dek sürdü … Ve bir gün ansızın vücudu ve beyni iflas etti ve felç oldu.
Şimdi yatağa bağlı, tıpkı bebekliğim gibi. Derdini tam olarak anlatamıyor, tıpkı çocukluğum gibi. Sevgi istiyor, ilgi istiyor, tıpkı yaşayamadığım gençliğim gibi.
Elini tutmamı istiyorsun ya annem. Uzanamıyorum sana. Anne eli nasıl tutulur öğretmedin ki hiç. Sarılmamı istiyorsun tekerlekli sandalyene oturturken. Sahi, ana kucağı nasıl bir şey anne ?
Bak … saçların dağılmış. Sen hiç okşadın mı saçlarımı anne ? … Acıtır mıyım acaba acemice tararken ?
Bak ben okudum anne. Öğretmen oldum senin sayende. Her istediğini alabiliyorum artık. Yatağını, tekerlekli sandalyeni, lazımlığını, bezlerini, ilaçlarını … Bunlar yetmez mi anne ? Kolayına kaçıyorum ben de senin gibi. Sevgimi saklayıp da her şeyimi vermeyi sen öğrettin bana anne.
Hatırlıyor musun … Hani babam ambulansla hastaneye götürülürken üzülmeyeyim diye yollamıştın beni evden. Sen ne yaptın be anne ? Bir daha babamı göremedim ben … O gün bi yarım ambulansla gitti ve bunu hiç söyleyemedim sana. Duygularımı nasıl saklayacağımı çok iyi öğrendim senden.
Şimdi sevgi, şefkat istiyorsun ya … Nereye sakladığımı unutmuşum annem . Bulamıyorum . Bazen yaşlı gözlerine dalıp dalıp gidiyorum. Çocuksu bakışlarına sarılasım geliyor. Titreyen dudaklarından, nasırlaşmış ellerinden öpesim geliyor. Başını yanağıma yaslayıp ‘’bu da geçecek!’’ diyesim geliyor. Ama duygularımı bulamıyorum . Biliyor musun … Herbiri yaramaz birer çocuk gibi, geldikleri gibi gidiyorlar saklandıkları yere annem !... Bitap düşünceye kadar dövüp, ağızlarına biber süresim geliyor arsızlara …
Kolonya verir misin annem ?...
...
YORUMLAR
Ne desem ki...
Anneyi mi düşünsem evladı mı...
Her şeye rağmen "kız kısmı okuyup da ne yapacak" dememiş bu anne...
Ve evlat şu an bu satırları yazabiliyorsa onun bu düşüncesiyle erişmiş bu günlere...
Bazen sevgi veremez anne ve babalar. Ama severler yavrularını, hem de çok...
Öptüm annenizin ellerinden ve sizin yüreğinizden...
Biraz kolonya da ben alsam!
Sevgimle...
Sevgili Gülkurusu, yazın hakkında tek kelime yorum yazamıyorum çünkü aynı duyguları yaşıyoruz. İçim dağlandı desem olur mu? Bu durumu anlatabilmek için bir şiirimde demiştim ki; "alamadığım sevgiyi, veremedim ben" Başka yoruma yer bırakmıyor yazın. Sadece bu iç dökümünü ta yüreğimde hissettiğimi söylemek istiyorum ve yazıya aynen döküşünü kutluyorum.
Sevgimlesin her zaman bunu biliyorsun. Sevgi kısırları birbirlerini yazılarından tanıyorlar nasıl olsa...
gülkurusu
hatırladım o şiirini...
yalnız olmadığını hissetmek tuhaf bi teselli veriyor insana ...
ne de güzel dedin ...
sevgi kısırları ...
anaç yürekler sarsın yüreğini bitanem ...
sevgimlesin hep ...
Diyecek kelime bulamıyorum.Herşey vardı bu iç döküşte.Çocukluk,mazi,hüzün,sitem,sevgi,özlem,acı ve sayamacağım bir çok şey.Çok zorluklardan gelmişsin be annem şimdi daha net gördüm hayatının filmini.Bu yazıyı kutlayacağım diyeceğim ama nesini kutlayayım ki zorluklarla geçmiş,hüzünlerle bezenmiş,sevgi nedir bilmeden yılları sıraya dizmiş bir yüreğinin hayatını nasıl kutlamayalıyım bilmiyorum.
Hüzünlendirdin beni be annem.
Tutunamadım şu hayatın dalına
Sığınamadım senin sıcak koynuna
Geride kalan ne varsa uzağımda
Beni yine yüreğinde saklasan annem
Kalsam orada
Ağlama ana benle
Gülsen de gül yüzüne doysam
Başkası yalan annem
Herkesten çok sana muhtacım
Kutluyorum yine de bizlerle paylaştığın,bizlere açtığın için annem.Ceren'ime kocaman sevgiler
gülkurusu
iyi ki tanımışım be çok bilmişş ... iyi ki tanımışım seni ...
Bir_Kucuk_Ask
Kiymetli gulkurusu ogretmenim,
Seni ve yazdiklarina saygiyla selamliyorum ve dualarim bundan boyle eksik olmayacaktir .
Hayat hikayemiz annelerimizin cekmis oldugu acilar asagi yukari yakin sana bir buyuk abla nasihati
olsun canim benim soyliyemiyen dilini zorla ellerindeki kaslari calistir anacigini op oksa .Simdi zaman degisik
bizler cocuklarimizla daha bir baska diyolok halideyiz gecmise cek men gerekiyor bir kalem.Sende benim gibi allah gecinden versin kaybettigin vakit birde buna vicdan azabi eklenmesin.Ben kaybedeli onbir sene oluyor hala icim yaniyor keske daha cok
opseydim diyorum.Evlendikten sonra annemin yuzune anne seni cok seviyorum diyemedim diye cok kiziyorum kendime .Dunya aleme soyledim bir tek anneme diyemedim,Hastayken cok dedim ama ne fayda .
Bu icten yazini agliyarak okudum cok duygulandim.Lutfen bana kizma gucenmeni istemem her zaman tecrube on planda yer alir.Seni iyice tanimaya basladigim gunden beri vakit buldukca yazdiklarini okuyorum guzel hece siirlerinden cok seyler ogreniyorum.Gul yureklim iyi kalpli ogretmenim sana allah kuvvet versin anneciginede acil sifalar diliyorum duamlasin.Kalben kucak dolusu sevgilerimi iletiyorum.
NILGUN tarafından 6/18/2011 5:36:45 AM zamanında düzenlenmiştir.
gülkurusu
sağolun, var olun Nilgün öğretmenim. içtenliğiniz için, dostluğunuz için, gülümseyen yüreğiniz için.
hep gülsün gözleriniz... hiç ağlamayın e mi ...
TEK KELİMEYLE DAĞILDIM... Annem zaten kanayan yaram,boğazımda hıçkırık, zor zaptettiğim gözyaşım... hem anne hem evlat olarak okudum...
Kaleminiz var olsun...
sultan mihr-i şah tarafından 6/18/2011 12:41:37 AM zamanında düzenlenmiştir.
gülkurusu
sadece eşlik edin ama. dilerim ki yüreğinize oturmasın hiç...
Bugün aklıma takılan bir sürü şeyi yazınızda buldum. Duygularımızı yönetmeyi gerçekten de bilmiyoruz. Öğrenmedik çünkü. Çok güzel dile getirmişsiniz. Dokunaklı ama hepsi doğru. Kaleminiz daim olsun.
gülkurusu
dostlukla, sevgimle ...
Ne desem sana ben? Beni de yanımda yazıyı benimle okuyan arkadaşımı da duygulandırdın. Ne güzel kaleme almışsın acıyı. Acı güzel yazılır mı deme? Yazılıyor işte...
Bugün okuduğum en güzel yazı. Hatta bir kaç gündür okuduğum en güzel yazı...
Kutluyorum tekrar...
Sevgiler.
gülkurusu
içimde biriken kurumları silkeledim ... senin sayende ...
gerçek bir dost bile yapamaz senin yaptığından ötesini ...
her daim sevgim ve duamlasın ...
Aynur Engindeniz
Estağfurullah ben ne yaptım ki...İçindeki güç seni yönlendirdi...Ben sadece baktım sana...Bir de dua ettim kabul görürse...
Sen de benim sevgimlesin...