- 674 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kasımpatı, hüzün attı
Girişi ol cümlelerime. Diyeyim ki ezelim, başlangıç saymışım seni. Yolumda yürüyen adımların duruşu ol. Anlayayım ki kâbusların haykırışında, sesime değmişsin.
Ve baharlar, kışı yüklemişken çiçeklerinde tomurcuk hüzünlerle değdir şakağıma ağrıyan gözlerini. Mevsimleri gümraha çıkarmasın vecibelerim. Aklını kaybeden hercainin, ne zaman açtığı bilinmese de, şimdi aniden uyandır uykularımı. Düşlerinde uyumaya geldim. Ellerinin değdiği eşyada hapsolmaya. Kaybolmaya geldim bakıp durduğun yerde.
Ezgi yanım cümle istemez. Türkülerin çığlığında duy sesimi. Amansız feryatlar kaplamışken sevincimi: ‘’ kasımpatı, hüzün attı’’… Topalayamadım ağrısız, gün battı. Havalanamadı bir daha kuşlar, kuşlar kanatlarından yere battı.
…
Hüznüm olmasaydı şimdi; sana gülüşlerimi toplardım mektup zarfının içerisine. Kaldırıp havaya son mektubunu, yüreğime değdirip pullardım. Habis yalnızlığımın, sönmeyen ateşiyle. Közlenen kelimelerin gerçekliği bulaşırdı belki, içimdeki serzenişler, suskun çığlıklarım ayukka çıkan sesleri keserdi. Olmadı. Ama. Olmadı.
Ez cümleyim şimdi sana. Ben olan cümlede yargılama hemen beni. Dikil önce karşıma. Onca günün hesabından ağrılarımı dağlayan yalnızlığa dem vur. Sitemkâr kelimeleri dök önüme, saçlarında savrulsun once nöbet. Uzaktan temâşa et seyrimi.
Ketum duran bakışlarımı al yabana at. Sürgün vilayetin birinde yetim bir çocuğun bakışlarını giyerek bakarım sana. En çok da ağrıma giren saplantılarımla sev beni. Saçlarımdan izlediğin kar taneleri kırmadan avuçla, kederim puslu bir sabahta kaybolmakla anılmasın. Sessiz ölüm notlarında intihara kalkışan güvecinlerimi de bağışla.
…
Daha neler neler yazacağım sana. Zamana hapsolmuş tutarsız sevinmeleri, yasla perçinlenmiş anları, odama girmeye çalışan karanlıkları…. Doğduğum gün gibi çırılçıplak kalayım avuçlarında. Bağışla beni, bu yalnızlıkta futursuzluğun ipini tutarsız bir bağdaşla oturtum dağınıklığıma. Kaybolmayayım diye ellerine sığınmışsam, korkumdan değil, seni kaybetmekten…
Kasım gelip kapıma çattı. Günahlarımı ansızın yüzüme çarptı. Hattımdaki gidişler yüreğime battı.
Kaldır beni bu hüzünden, ‘’kasımpatı, hüznü yüreğime attı’’ güzden sefere ölümlerim kabirlere çattı. Korkunun nefesinde, yüreğim sana çarptı. Uyandır artık sabahlarımı. Kasım bitti, yapraklar soldu, hüzünler yüreklere hapsoldu. Sarı yaprakların intikamında aşklar, gönlün yangında daraağacı oldu.