- 547 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Dilsiz
Hayat dilsizdir...
Ne anlatırsa konuşmadan anlatır gözünü üstünden ayırmadan gözlerinin içine bakacaksın... Tek bir harfini kaçırmadan takip edeceksin...
Ya hayatın dilinden anlamıyorsak o zaman işimiz daha da zorlaşıyor değil mi? Biz o lisanı çözene kadar zaten kısa olan yolumuz bitiyor... Ve bir bakıyoruz ansızın gelmişiz ineceğimiz durağa... Ve bu yolculuktan muhtemelen hiç bir şey anlamamış olarak...!
Hayatı anlamakta anlatmakta kolay değil, nedir ne değildir bilene rastlamadık... Dünyanın bütün filazofları bir araya gelseler yine bu işin içinden çıkamazlar... Bilim adamları araştırsalar hep bir kapalı kapı olarak duracak bilinmeyenler... Ve hiç bir din kitabında işin sırrı açık edilmez... Kolay değildir yaşamak, kolay anlatılmayacak...
Bir zerreden bir bedene gelene kadar ne çok evreden geçiyor insan, tıpkı toprağa düşen taneler gibiyiz... Binlerce, milyonlarca ve içlerimizden seçilmiş olanlar geri kalan mahsülün kalitesinin ölçütü olacaklar... Ve burada ki sırra erenede rastlanmadı...
Duyu organlarımızın algıladığı, görüp, duyup, tadıp, dokunup, kokladığımız bir yaşam gerçekte nedir? Ya duyularımızın ötesinde ki yaşam? Korkunç bir ihtişam...
Ağlayarak geliyoruz dünyaya bir çok kimse buna farklı anlamlar yüklüyor... Oysa çok açık değil mi, doğum yapan annenin canının yandığı gibi geçtiği tünelde canı yanan bebeğin ağlamasıda bu yüzden... İlk acı, ilk gözyaşı... Ve sıfır noktası... Sonra denemeler, yanılmalar, yanmalar, aldanmalar...
Bunada büyümek deniyor... Düşünüyorum da, bir kaç saatlik bebeğin vücudunda eğer doğum lekesi yoksa o pürüzsüz, o lekesiz, o yara beresiz ten, ölünceye kadar kaç kazadan, kaç beladan, nelerden yara alıyor... Ve her yaralandığımızda tenimizde onun izi kalıyor... Yaşamın bir kanıtıda bu olsa gerek...
Hani ruh bedeni terk edip gittiğinde adına ölüm dediğimiz şey vuku bulduğunda artık acı hissetmez oluyor ya bedenimiz öyle ise bütün bu yara izlerinin daha derini ruhumuzda mı demektir? Peki dünyaya gelip her türlü acıyı tadan ruha birde gideceği alemde başka acılar mı tattıracaklar?
Korkunç bir durum... Acıdan kaçış yok demek ki... Ruh olup benlik kazanmanın bedeli bu olsa gerek...
Yaşam ucuz değil kolay hiç değil... Bedenden ruha, ruhtan bedene seyahat ederken içinden geçtiğimiz her tünel bizi başka bir aydınlığa çıkartır... Ama çektiğimiz bütün acılar yanımıza kar kalır...
Ne demişti kraliçe... Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir...
YORUMLAR
Arabesk sever bir milletiz bu konuyada pek çok hurafe karıştıran var... Oysa bir bebeğin akciğerlerine dolan ilk oksijen nasıl canını yakıyor bilseler anlattıkları hikayeye kendileri gülecekler... İlk nefes ve ilk acı... Asıl felsefesi yapılması gereken bu...
teşekkür ediyorum...
Ağlayarak geliyoruz dünyaya bir çok kimse buna farklı anlamlar yüklüyor... Oysa çok açık değil mi, doğum yapan annenin canının yandığı gibi geçtiği tünelde canı yanan bebeğin ağlamasıda bu yüzden... İlk acı, ilk gözyaşı... Ve sıfır noktası... Sonra denemeler, yanılmalar, yanmalar, aldanmalar...
MAALESEF AĞLAYARAK DÜNYAYA GELİŞİMİZE ARABESK YORUMLARDA YAPILIYOR....FARKLI VE REALİST YAKLAŞMIŞSINIZ...
KUTLARIM..
SEVGİYLE..