- 615 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
JOHN BABA
John baba köksüz bir ağaç gibi kurudu
John baba ölüyor
John baba kürek çekti, tarla sürdü
Yeşil yapraklarla bir varlık yarattı topraktan
Kahve, şeker kamışı, pamuk yarattı
John baba PAES LEME’ den bile çok zümrüt çıkarttı
John babanın kızı o koca memeleriyle
Patronun oğullarını kızlarını emzirdi
Memeleri kuruyunca oda kurudu
Bir elinde ütü kurudu gitti
John babanın derisi kamçıda kaldı
John babanın gücü sabanda kaldı
John babanın karısını kaçırdı beyaz adam
Dadılık etsin diye çocuklarına
Seçkinlerin kanına karıştı John babanın kanı
Bir tas sütte şeker gibi eridi
John baba katırdı
Patronun çocukları binerdi sırtına
Öyle güzel öyküler bilirdi ki John baba
Dinleyenin ağlayası gelirdi
John baba ölüyor
John babanın derisi gibi gece
Gökte yıldız yok
John babanın büyüsü bu olacak
Brezilyalı ünlü şair Jorge De Lima şiirinde kara tenlilerin beyaz adamın elinden çektiklerini işte böyle anlatıyor.
17. ve 18. yüzyıllardan itibaren Afrika’dan kitle halinde getirilen ve köle edilen zenciler, beyaz efendilerine sadakatla hizmet ettiler, tarla sürdüler, pamuk ektiler, şeker kamışı yetiştirdiler, kısacası,en ilkel şartlarda boğaz tokluğuna çalıştılar. Beyaz adamı zengin ettiler ama bir türlü ona yaranamadılar.
Kara tenliler yüzyılımızın başında Amerika Birleşik Devletleri’ nde yine her türlü haklardan mahrum kalıyor, yolsulluk içinde yaşıyor ve ikinci sınıf vatandaş olmanın acısını çekiyorlardı. Takvimler 1950’li yılları göterirken bile Güney eyaletlerinde siyah-beyaz ayrımı olanca hızıyla sürmekteydi.
Kara tenliler güneyde beyazlarla aynı hastaneyi, aynı okulu , aynı lokantayı paylaşamazlardı. Ama 1955’ te Alabama’nın Montgomery şehrinde bir otobüste yaşananlar bazı şeyleri değiştirecekti. Rosa Parks ismindeki yorgun bir zenci kadının beyaz bir adama yer vermemesi ses getirecek bir ayaklanmanın başlamasına sebep olacaktı. Rosa Parks’ın tıtuklandığı gün koca şehir homurtularla çalkalanmaktaydı ve bir gece içinde bu iş çığırından çıkmıştı.
Genç ve karizmatik bir Rahip olan Martin Luther King’in önderliğindeki şehrin siyah nüfusu, barışçıl bir boykot organize ederek ötobüslere binmeyi red ettiler. Onun yerine yürüdüler.Beyaz polisler buna siyah şoförleri tutuklayarak karşılık vedi. Irkçı beyazlar ertsi günü King’in evini bombaladılar.
Martin Luther King, 1929 yılında Atlanta eyaletinde Babtist bir rahibin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Boston Üniversitesine girmeyi başarmış,ilahiyat doktorasını bu üniversitede yapmış ve rahip olmuştu. Zenci cemaat içerisinde sevilip sayılan biriydi.
Evinin bombalanması ve her gün tehditler alması onu yıldırmadı. O insanları hiçbir zaman karşı şiddete de teşvik etmedi. King önderliğini yaptığı boykot hakkında şöyle diyordu:
’ Biz bu boykotu belli bir düzen içinde yapmalıyız. Bu barışsever bir protestodur. Güç aldığımız her şey ahlaki ve ruhani güçlerdir.’
Kimse bu eylemin uzun süre devam edemeyeceğini düşünüyordu. Fakat zenciler otobüslere binmediler ve otobüsler bomboş gidip gelmeye devam ettiler. Hemde çok uzun bir süre, tam 381 gün.
13 Kasım 1956’da Yargıtay başkanlığı otobüslerdeki ırk ayrımına son verdi. Bu gelişme Martin Luther King’i siyah toplumun tartışılmaz lideri yapmıştı. Artık tünelin ucunda bir ışık vardı. Bu ışık,Arkansas’ta yaşayan 15 yaşındaki Melba Bils’ ide aydınlatmıştı.
Melba Bils kara tenlilerin alınmadığı Merkez Lisesi’ ne gidebilmek için yüksek mahkeme’de dava açtı ve kazandı. Ama Arkansas valisi Fobus’ un siyah öğrencilerin Merkez Lisesi’ ne girmelerine izin vermeye hiç niyeti yoktu ve eyalet askerlerine okulu kuşatmaları emrini verdi.
3 Eylül günü Melba ve beraberindeki 8 siyahi öğrenci Merkez Lisesi’ ne doğru yürüyüşe geçtiler. Federal hükümet eyalet yöneticilerinden yasanın uygulanmasını istedi. Fakat eyalet yönetimi bu isteği red etti. Little Break şehrine girdiler ve her yerde mevzilendiler. Şehir nerdeyse işgal edilmişti. Merkez Lisesi’ nden geri döndürülen 9 öğrenci
tam üç hafta sonra okula döndüler. Bu sefer onlara askeri birlikler eşlik ediyordu. Öğrenciler asker bier arabaya bindirilmişti. Öndeki ve arkadaki jeeplerde onları koruyan silahlı askerler vardı. Helikopterler ise havadan durumu kontrol ediyorlardı.
Onlar zorlanmış, teste tabi tutulmuş ve hayatta kalmışlardı. Siyahlar için Little Break’ te kazanılan eşsiz bir zaferdi bu. Melba Bils içinde...
YORUMLAR
Ne kadar meşakkatli ve ne uzun bir esarettir "demokrasi çığırtkanlarının" hazımsızlıklarından bir hürriyet doğurabilmek. Siz kendinize insanız diyorsanız, ben vazgeçerim insanlık davamdam... diye başlayan cümleler kurardım yerlerinde olsam. Alası içine saklı düzenbazlar memleketinden tarihi bir anekdot. Teşekkürler... Selamla...