4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
7310
Okunma
Efsaneler diyarında yaşayan Kantura Oğulları, okuyabildiğim kadarıyla (Tarih öncesi çağlarda da var olabilir, çok net bilgim yok) tarihin her devresinde yeryüzünde var olmuş ve çok büyük ve köklü medeniyetlerin kuruluşuna imza atmışlardır. Varlıkları insanlık tarihi kadar da eskidir. Bu ülkenin insanları nice zorluklardan geçmiş, savaşmış, medeniyetin en üst düzeylerine çıkmış, dünyaya hükmetmiş, doğrudan şaşmamış, tarihinde kara bir lekesi dahi olmayan insanlardan oluşmuştur.
Ara ara kıskançlıklar nedeniyle, kara çalmak isteyenlerce bir takım soykırım iddiaları ile ismi lekelenmek istemişse de, bu halk kendini bilir ki; tarihinde bu tür olaylar yoktur, olmamıştır. Zaten söyleyenlerde söylemlerini her ne hikmetse bir türlü kanıtlayamamışlardır. Kantura Oğulları gittiği her yere huzuru, hoşgörüyü ve barışı da götürmüşlerdir. Buna dair kanıt hala dünya üzerinde pek çoktur.
Neyse konumuz bu değil. Çeşmelerden çok sular akmış, köprülerden çok ayaklar geçmiş..Devir bu vakit denilen bir vakte gelmiş, dayanmış…Kantura oğullarında bir takım değişimler başlamış. Zamanla, dünya ile, çevre ile bakınca bu değişimler kaçınılmaz; elbette ki olacak!..Ama olmaması gerekenlerde olmuş bu arada örneğin Kantura oğulları soyuna çok bağlı şanlı bir geçmişi olmalarına rağmen; bir kısım Kantura Oğlu gidip kendilerine örnek alacağı bir yüce şahsiyet aramış…Masal bu ya, devasa tarihinden örnek alacağı tek bir şahsiyet dahi bulamamış… Çaresiz gitmiş, taaa Arjantin yaylalarından yakışıklı bir abi bulmuş ve kendilerine önder etmişler. Tarihleri bu kadar mı büyük şahsiyetten yoksunmuş yoksa bu evlatlarda mı görme sorunu varmış bilemedim, bilemediğim gibi bu işin içinden de bir türlü çıkamadım ben… Çıkan varsa anlatsın bir zahmet…
Bir kısmı ise bir başka dil konuşalım o dilde okuyup yazalım ancak böyle ihya oluruz demiş..Demiş demesine de; ben de bilirim o dili, bu güne kadar ama ne konuşma diyen ne de konuşanın tavuğuna kış diyen olmadı… Bilirim ki onlara da kimse bir şey demedi… Eee niye kavga eder bu kardeşler..? Bu yaşıma geldim onu da anlamış değilim.
Kantura oğullarının memleketi cennetin ta kendisi. Yemin etsem inanın başım ağrımaz. Halkı kökten bağlı birbirine, sevgi ile saygıyla birbirine sarılmasını da, ne zaman darda kalsa tek yumruk olmasını da bilmiş ve kanıtlamış. Ama ne olmuş, ne olmamış bilemem; birileri çıkmış demiş ki ben ekmeğimin peşindeyim. Diğeri ben emekçi, diğer birilerine de akıllarına gelen ne ad varsa takmışlar; sağcı, solcu, dinci, ırkçı, kafatasçı, cumhuriyetçi, Kürtçü Türkçü, ümmetçi, popçu, topçu…
Latin alfabesine sözüm yok ama gördüğüm kadarıyla sorun yapım eklerinde özellikle de bu “cı,ci,cu,cü’ eklerinde gel de Fesuphanallah deme… Ne çok girmiş literatüre. Ben de yazarken fark ettim ve ne çok bölmüş Kantura oğullarını pek çok cepheye… Ne olur kanmayın yazık edersiniz bize, bir de kendinize… Vakit el ele verme vakti… Kim yürüyecek en önde bu dert olmasın içinize. Seçimle gelene eyvallah, baş üstüne. Kamplaşmak, bölünmek, kavgalar ne haddimize bu ancak zarar verir milletimize.
Kantura oğullarında son zamanlarda gördüğüm bir takım değişiklikler ve değişmezliklerde yine aklıma geliyor, dökülüyor kâğıda yazdıkça, birbiri ardınca…
Geçen bir güreş vardı üç oğlan kispetlerini giyinip çıktılar er meydanına..Galip olan tüm ülkenin başına geçecekti.Bu üç oğlan seyircileri bin bir türlü vaatlerle çağırdılar gel tezahürat yap, destek ol, diğerinin sırtını yerine getireyim, güreşi ben alayım diye..Baştan beri derim ya Kantura oğullarının köylüsü, kentlisi, genci, ihtiyarı… Her biri ayrı cevherdir bu toprağın insanı..Gelmişler tayin edilen günde yarışmayı izlemeye, gönlünün dilediğine destek olmaya. Her biri kendi gönlüne yakıştırdığına başlamış “evet evet” diye tezahürat yapmaya… Kemaliye teyzenin oğlu çıkmış seviyorum hepinizi bütün ülkeyi pembeye boyayacağım demiş, ardından Tayyibe teyzenin oğlu benzer vaatlerle gelmiş, ardından Devlet ananın oğlu vaatlerini sıralamış. Bu arada vaat ederken birbirlerine de verip veriştirmişler. Biri diğerine yalancı demiş, diğeri bu gelsin parsel parsel bu ülkeyi de satar bizi de satar demiş. Bir diğeri ben geleyim “bayrak en yukarıda, vatan en kutsal kimse ben kadar bunu bilemez “ demiş. Neyse diğerine kızıp ümmetçi demişler İsrailci, Amerikancı diye suçlayıcı pek çok yapım eki devreye girmiş… Olan olmuş, maç bitmiş. Halk üstüne düşeni yapmış..Buraya kadar her şey tamam er meydanıydı ; denilen denildi, söylenen söylendi. Maçı alan da aldı. Evet diyen tüm ülkenin yarısı..
İşte burada Kantura oğullarına bir çift laf edesim geldi..Artık sizi beğenmedi halk diye halka hakaret etmekten vazgeçin. Tam seksen yıldır bu halk sizlere niye güvenmedi bir de onu düşünün. İncitmeyin, yıkmayın, yapın. El verin, destek olun, bölünmeyin, küçülmeyin, lokma haline gelmeyin, Sevgi ile büyüyün. En büyük olmaktır size yakışan. Çabuk geçer bu dört yıl aptal ya da koyun dediğiniz halkın kapısını bir daha çalmak zorunda kalırsınız. Akıllanmıştır sanırsınız aptal ya da koyunlar… Bu hep böyle oldu..Bir taraf kırılır, öbür taraf hakaretine isyan eder bu da sadece seni bölmek isteyenleri mutlu eder sakın unutmayın.
Ben hepinizi seviyorum… Sizleri de, tüm Kantura oğullarını da. Şimdi eskiden olduğu gibi sizleri; barışa, kardeşliğe, zorluklar karşısında tek yumruk olmaya davet ediyorum… Vakit kardeşin kardeşe sarılma vakti. Beni aforoz edenleriniz de olacak biliyorum. Yine de ben doğru bildiğimi söylemekten, yazmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Çünkü ben Kantura Oğullarını ve bu toprakları canımdan çok seviyorum…
Perihan TUNÇOK KILIÇ
ESMİZE İZMİR
15 Haziran 2011