- 442 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir yerde- ardahan öyküleri 200
Bir yerde konuşuluyordu kulak misafiri oldum.
Eset Bey Çıldırlı değil mi? Vallahi bilemeyeceğim köyünü ama Çıldırlı olduğunu biliyorum. Nereden bildiğimi soruşacaksan: İnternette bir araştırma yaparken bir yazıda Çıldırlı olduğunu okumuştum.
Ardahan o zamanlar Rus işgalinde, Esat Bey İstanbul’a gidemediğinden. Moskova Tıp Fakültesine kaydoldu. Arpaçaydan trene bindi mi beş gün de Moskova tren garına iniyordu.
Tren garı nasıl bişey bilmiyorum. Tarif etmek isterdim. Moskavaya hiç gitmedim.
Trene bindiğinin ikinci günüydü Esat Beyin. Rus trenleri rayları dardır. Tren sallanarak yol alıyor.
Ray uzunu kompartıman furgun gibi titredi, yol boyu yol alıyordu.
Uruset steplerindeyiz ne cesaret benimki, Rusyayı bilmem etmem.
Step, zemindir topraktır kayadır. Bunlardan hangisidir.
Jeolojide: Ufalanıyorsa materyal zemindir. Çekiçle kırılıyorsa kayadır. Ekim-biçim ziraat yapılıyorsa topraktır. Bozkır nedir o zaman?
Bozkırda zemindir. Bişeye yaramaz şor peyner gibi kaldır at oyan!
Yazmazsak memleket narazı olur. Elleri yakamızda olur.
Ekmeğin yedik suyun içtik ey Ardahan...
Yarım kalsa aklım.
Kırıksalda kanadım.
Elim küt olsa kat- lanmasa da.
Yetişdiğime yetişirim yetişmediğime dalından taş atarım, yinede anlatırım.
Esat Bey kompartımanda Rus Knezlerine benzeyen adamların ikram ettikleri votkayı nazikçe kabul etmedi. Sarı saldat gibi gadana adam:
- Müselman sen içmiyor votka?
- Da. dedi Esat Bey. Spasi dıkım!
Ruslar efendi adamlardı. Israr etmedi. Çikolata sundu. Esat Bey teşekkür ederek çikoatalarından aldı, yedi.
Celloluk parayla mı? Derbent Demirkapıdan bir Tat:
- Saki atayın goruna... getiginen arağı çakırı.
Arak aparak, çakır çakak!
Pul mu saymışam tohumuna.
Hiç ağlamayak!
Votkayı vurdukça vurdu Ruslar. Başladılar konuşmaya sohbet koyulaştı. Kıvama geldi. Kuymak gibi oldu. Ben bu canımla orda olmaya nece can atardım. Ne sohbetti. Ne şadlıktı ne ülfetti, alemdi bilhassa. İnan ediniz: HARAŞO tren seyahatıydı.
HARAŞO DEMİRYOLLARI TRANS KAFKASYA HATTI...
Affınıza mağruren Türkçede yanlış kullanılan iki kavramın linguistİk doğrusu kendimizden menkul öznel doğrusunu yazmak istiyorum.
Eski lisanımızda keyfiyet kemiyet vardı.
Yenisinde bunlara şu karşılık yanlış verildi.
Nicelik, nitelik dendi.
Nicelik kemiyeti karşılamakla, nitelik ismi keyfiyeti karşılıyamıyor.
Nicelik necelik demek doğru.
Nitelik necelik ile bir olamıyor ve yerine keyfiyetin olamamakta kalıyor.
Çerkez biri Vladikafkasdandı hikaye anlattı herkese, herkes nasıl dinlediyse ben de kulağım kirişte dinledim.
Trenin penceresine, camına Rusça yazı yazmışlar. Ben Rusça bilmiyorum. Kınamayın! Tahmin ediyorum ama yazıyı:
Camdan sarkmayınız! yazsa yazsa buncağızı karalamıştır. Kim karalamışsa. Bu da bir fikir. Ne güzel demiş elin adamı EFKARI UMUMİYE.
Genel fikirler demektir; efkarı umumiye.
Fikirler; fikrin çoğulu denceğinde ise:
Efkar demekmiş eskiden öyle denirmiş.
Tren meşe boyunca sağa kıvrılınca: Derbentli Tat Söyün Ağa patladı bir defa:
- Efkarlıyım efkarlı elini ver! Nerde elin.
Nazım daha doğmamıştı belki, olsun Tat Söyün içinin köpünü bir döksün!
Döktü karnının gurdunu:
Karlı kayın ormanındayım geziyorum geceleyin.
Ben oradan geçerken biri dese amca gir içeri.
Girip yerden selamlasam hane içindekileri.
- Selamün aleyküm ağalar! dedi kompartmanın kapıyı açan Posoflu Hüşeng Dayı.
Selamı Ruslar anlamadığından alamadılar.
Oooo Hüseyin Ağa sende mi burdasın. dedi.
- Ruslar aptallaştı. Söyün demek Hüseyin demek miymiş? biri dedi.
- Neyse halin o çıksın falin, Ruslar bizim adetleri çözmesede çözecekler.
- Daha kaç gün sürecekti yolculuk? Yorulduk! İtimat et hemşerim çok yorucuymuş tren yolculuğu. Kim dediyse göremedim!
Ay kişi biri demiştir, niniyecen deyeni?
Yalçıner Yılmaz
17-06-2011 gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.