- 894 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çıkıp dünyaya bağırmak
Bir şeyleri aşamıyorum sanki. Kendini gizleyen, ses çıkarmayan, kurnazlıkla saklanan bir şey var beni engelleyen. Sanki çok uzun zamandır aynı nokta da takılı kalmışım gibi. Bu noktadan, diğer bir noktaya atlasam, daha dar dilimli bir kalabalığa karışacakmışım gibi.
Bir şey var işte, set gibi bir şey. Daha derine, daha aşağıya, daha yükseğe gitmemi engelleyen. Yazılanlar aynı kelimeler, hep aynı şeyler. Aynı tarz, aynı tatsızlık, aynı eksiklik. Oysa beni bekleyen, ortaya çıkmayı isteyen, tut artık yakamı diyen kaç cümle vardır, kim bilir.
Aynı hayatla , yaşamı ezberlemek gibi bir şey bu.. (çember bir yolda, aynı devinimle, aynı yeri tepmek ) Hep aynı çemberde, aynı yol üzerinde gidip geliyorum, ve dışarıdan birilerin beni izleyip; “hey hadi kır şu direksiyonu, çık artık sürekli tekrarladığın bu yoldan” diyor sanki.. (Bizim; film repliklerinin arasında yaptığımız gibi)
Alışkanlığın, korkaklığın belki de kendine güvenin ile kısıldığın bu çemberden çıkamazsan küçük bir dünyada ölmüş olacaksın diye de fısıldıyor beni takip eden izleyenler.
Bir şeyler var sanki, yani daha iyi yapabileceğim bir şey. Belki de herkesin kendine sorduğu “benim bu dünyaya gelme amacım ne?” sorusuna tekamül edecek bir şey. Bir amacı olmalı her şeyin.
Aslına bakarsan, geçmişte bu amaca daha çok inanıyordum. Karamsar tavra bürünse de , soğukkanlılığını koruyarak, bir futbol maçının 90. dakikasında gelecek golü içten bir inançla bekleyen bir taraftar gibi. Artık böyle değil.
Birisine bu ne diye sorduğumda, “yetişkinlik” diyecekmiş gibi sanki. ( kaybedenler)
Kimisi de; “işte beklediğin daha iyisi bu” , “biz insanoğlu uyum sağlıyoruz ve alışıyoruz” diyecek sanki (genç ölüler) Sonra devam edecek;“Hepimizin değişik ruh halleri var ve bu ruh halleriyle yaşıyoruz.” Al işte, senin yaşadığın bu.” “Sen bunu hep yaşıyorsun ve bence bunun adın renkli hissedişler diyecek. Bende kaşlarımı kaldıracağım, hak verir gibi olacağım, mantıklı gelecek ve uyumun bir anlık kanıma girip çıktığını hissedeceğim. (Belki bende genç ölülerden olacağım o zaman) Artık benim de kanım saf olmayacak böylece. Kanıma anlatılması güç bir zehir, beni dairede tutan bir uyuşturucu sinecek, bu haklı ve mantıklı gelen bir anlık sebeplerle.
İşte ben o yüzden yaşama amacıma ilişkin noktaları, zehirli kanımla ve müthiş bir öznellikle eskisi gibi gözü kapalı, bir umut ve amaçlılıkla değil, yok edilmemesini düşündüğüm kendi öz dünyamı koruyarak sağlamaya çalışıyorum..
Renklerin içinde, renkleri bilerek daha zordur yaşamak, girdin mi renksiz bir griliğe aklın bildiklerinde kalır. Nefes alamazken, rahat durur bedenin sorumluluk yükleriyle.
Bildin mi renkleri, zordur yaşamak.Özellikle çok şeyin değiştiği, ismine yetişkinlik adı verilen zaman geldiğinde..
ve
Çıkıp dünyaya bağırmak istiyordum ; "aranızda hiç bir şeye emek vermemek" isteyen birileri yok mu? {mecburi uğraşlar esnası}
KırmızıKurbağa
YORUMLAR
Her rengin anlamını bildiğin bir dünyada, insanın kendi özünü koruyarak yaşamaya çalışması biraz zordur diye düşünüyorum. Korumak istediğimiz ve her daim çığlıklarına şahitlik ettiğimz diğer "BEN", her defasında bir kez daha gözyaşlarına mahkum olur malesef. Korumak zordur, tanıklık ettikçe sevgi adı verilen yaşam türlerine. Ama biliriz ve onunla beraber büyütürüz umutlarımızı, başka bir yürek vardır mutlaka, olmalı... Yalın düşler, sevgiler, değerler düşlerimizde saklı artık.
Kanadın kırılır uçamazsın, çukura gelir ayağın çıkamazsın, emek verirsin ama ağlarsın ve tüm bunlara sonunda "hayat tecrübesi" adını takarsın. Tüm rennklerin anlamını bilerek naralar atmak zordur sevgili şair, ama içimdeki "BEN"'e sorarsan, evet, avazım çıktığı kadar bağırmak istiyor; "ben, gerçek bir dünyada yaşamak istiyorum....."