- 1353 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Birkaç Kelime
Birkaç kelime ile bana kendinizi anlatın. Hatta boş verin beni, birkaç kelime ile kendinizi kendinize anlatın. Yapabiliyor musunuz? Sevimliyim, dürüstüm, çalışkanım, yakışıklıyım, tarz sahibiyim, yaratıcıyım,konuşkanım, başarılıyım,…Bunlardan ve hatta daha fazlasından hangisisiniz? Ya da kaç tanesi? Ya da hepsi mi? Ya da hiç birisi mi? Söz konusu siz kendinizsiniz, kaç kelimeyle sınırlayabilirsiniz yine kendinizi? Siz, biz, hiç kimse “birkaç kelime”ye sığacak kadar sığ olamazsınız, ya da olamayız. Ama gelin görün ki, hayatımızın bir çok noktasında bu soruyla muhatap bırakılırız. Mesela iş görüşmesinde… Kendimizi “birkaç kelime” ile özetlememiz istenir. Bir romanın bile özeti sayfalar alırken, birkaç kelimede “siz” bir anda geleceğiniz oluverir. Asla hiç birimiz özetlenemeyecek kadar “çok” olduğumuzdan bahsedemeyiz. O an tek düşündüğümüz “o iş” için en uygun, içinde bizden sadece kırıntılar taşıyan “birkaç kelime”dir. Neyse iş görüşmesini geçelim. Durum ne de olsa “birkaç kelime” ile ortada…
Bir ilişkiye başlarsınız mesela. Eşiniz – partner kelimesinin dilimize çok yakıştığını düşünmediğimden kullanmak istemedim – olan ya da olacak olan zat-ı muhterem en romantik anda sorar: “ Kendini bana birkaç kelimeyle anlatır mısın?” ………Neden? Beni tanıyacak kadar ya da en azından buna yeltenecek kadar zamanın mı yok? Yoksa, benimle vakit geçirip, geçirmeme kararın o “birkaç kelime”ye mi bağlı? Aptal mıyım ben kendimi “birkaç kelime”ye sığdırayım? Ya da hadi sığdırmaya çalışmaya karar verdim, sözlüğümdeki “en iyi” birkaç kelimeyi seçeceğimi bilmiyor musun? Ben çok dürüstümdür ve akıllıyımdır ve….ve sen de inandın mı? Belki de ben, senin duymayı istemeyeceğin kelimelerimdir. Ama sen bunu anlamayacak kadar “birkaç kelime”sin diyebilir misiniz? Ya da diyebilir miyiz?
İlişkilerde madalyonun bir de diğer yüzü vardır. Yine en romantik anda – bu tarz diyalogların en kabul gördüğü zamanlardır ya “en romantik anlar” – “beni birkaç kelimeyle bana anlatır mısın?” diye sorar eş. Neden? Sen kendini mi bilmiyorsun, yoksa benim seni tanıma kapasitemi mi test ediyorsun? Diyelim ki kendini tanımıyorsun, bu zamana kadar bunu başaramadıysan, ben mi bunu sana “birkaç kelime” ile anlatabileceğim? En doğru “birkaç kelime” yi bulmaya çalışmaktansa senin için üzülmeyi tercih ederim. Ya da belki de bu bir test; ya sen gerçekten birkaç kelimeye sığacak kadar sığsın – ki o zaman yanında olmamalıyım – ya da kendini birkaç “güzel” kelime duyma ihtiyacı içerisinde hissedecek kadar vahim durumdasın - ne de olsa bu anlarda “kötü” birkaç kelime dile getirilmez - . Bu soruyu soran birisine vermek isteyeceğim tek cevabın “sen birkaç kelimeye sığamazsın” olmasını isterdim. Ama bu soruyu soran birisi asla bu cevabı hak etmez.
Sadece “birkaç kelime”, sadece “birkaç şeyi” anlatır…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.