- 687 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
SEÇİM Mİ,GEÇİM Mİ?
Bu sefer oyumu kullanmaya karar vermiştim.Vatandaşlık görevimi yapacaktım ya.
Herkes istediğine oyun versin!...Hiç umurumda değildi,kimin kime vereceği.Zaten bu zamana dek ne eşime ne de çocuklarıma baskı yapmışımdır; “Şu partiye oy verin “diye.Bana ne ya,herkesin aklı var, fikri var. Zaten en saf gördüğüm birisine bile azıcık akıl verecek olmuş olsam,ardımdan;
“ Ha s.ktir lan!” dediğini adım gibi duyumsuyorum.Bir kaç kez başıma geldiği için kimsenin gözünün üzerinde kaşın var dememişimdir.Çünkü her insanın kendine göre ayrı bir dünyası var.”Ben kendi dünyamı değiştiremedim ki;başkalarının dünyalarından bana ne.” Diye düşünmeye başladım.
Sabah erkenden tıraş oldum.Üstüme biraz düzgün libaslardan geçirdim.Bir günlük de olsa pazar elbiselerinden kurtulduğum için kendimi şanslı sayıyordum.Neden mi? Pazarcı arkadaşlarımdan biriyle şakalaşıyorum;bir gün bana dedi ki;”senden ne şair olur,ne de romancı.” Niye?,” dedim Bir günden bir güne boynunda kravat görmedim. Şöyle gerçek bir yazar gibi kendini beğenerek,havalara girmedin.Seni gören valla sadaka veresi gelir,”demez mi..
Neyse;bu gün seçim vardı ya;beni gören,gerçek bir adam sansın diye kola kravat giyindim.Redingotumu sırtıma taktım,gözlüklerimi de...Sırtımda;içinde okumakta olduğum roman olan siyah çantam da var.Aheste adımlarla seçim sandığımın bulunduğu okula doğru erkenden yollandım.
Okulun bahçesine ilk giren ben oldum. O esnada yol kenarlarına atılmış birkaç boş biraz şişesi görmüştüm.Almak için içim “cız “ etti ama redingotumun ve boynumdaki kravatımın asaletini yerler altına sermemek için göz ucuyla bakıp geçtim. Boş bahçede birkaç tur attıktan sonra bboş bir banka oturup,çantamdan romanımı çıkardım başladım okumaya…Ohhh be sabah erken saatler,kuşların serenatları ne güzel…Okuduğum her kelime aynen hafızama kayıt oluyor.
Neyse;seçmenler yaprak gibi dökülmeye başladılar okulun bahçesine…Kümelenip fiskos konuşanlar,alele acele hareket edenler.Süslenip püslenip gelen hanımefendiler. Yaşlı bayanlar,kötürüm ve ama olan insanlar.Herkes de bir istek ve heyecan var…
Yanıma benim gibi saçları dökülmüş,dazlak kafalı,ilk görünüşte tır şoförünü andıran bir vatandaş,selam verip oturdu.Hafifçe yana çekilip yer gösterdim.Doğrusu ya,benim gibi tıntın biri sanarak pek önemsemedim.Adam elimdeki kitabı merak edip ilk sorusunu yöneltti.
-Bilimsel bir kitap mı okuyorsunuz?
-Hayır.Edebi;roman.
Adam:
-Hımmm! yaptı. Zaten bilimsel olmayan akıl dışı mantık yürüten özelliği olan bir toplumuz diyerek söze başladı ki;sorma gitsin. Onun konuşmasını dinlemek için bırak oy atmayı,sağa sola bile bakmadım.Tam sandıkların kapanmasına bir saat kala yağan yağmurla kendimize geldik.
Yaşam öyküsü,başımı döndürdü;
“ Kırk beş gün hücre hapsi, yoksulluğun en acılısı,hastalıkların en berbatı daha bir sürü başından geçenleri olduğu gibi aktardı.
-Sahi ya siz ne iş yapıyorsunuz?dedim
-Ressamım dedi. Doğanın hastasıyım…Sınırsız hayal gücüm vardır.Tuvale yağlı boyayı nakış gibi işlerken kendimden geçerim…
- Çıldırarak ölen bir İtalyan ressamı vardı,neydi adı?
Bir çırpıda söyledi.
Beraber oy kullanmaya okula yöneldik. Neredeyse yerlere sürüklenen redingotumu görünce dayanamayıp sordu:
-Siz ne iş yapıyorsunuz,efendim?
-Roman yazarıyım,dedim.
-İkiyüz yıl önceki Fransız yazarlarına benziyorsunuz,diye ince bir ironi ile ağzımın payını verdi.
Oyumu kullandım. Seçim mi, geçim mi? Bana ne ya? Altta kalanın canı çıksın…Ben Robinhoot’ muyum…
YORUMLAR
Yani Ayhan Bey, helal olsun sana. Her yerde malzeme buluyorsun. Seçimde bile bulduyğuna göre. Yazarlık bu işte , kimsenin göremediğini görmek ve onu kelimelerle dans ettirmek. Yine eğlenceliydi. Bu pozitif enerjiyi nereden buluyorsunuz ? Yaşama sevincini,ze hayranım doğrusu. Saygılar, selamlar
Anılarını anlatıştaki rahatlığın diğerler yazılardan daha çok hissettiriyor kendini. Doğal, samimi ama düzenli. Yalnız "dönerdi" diye bir kelime yok Ayhan Abi:) "Döndürdü" dersen sanki daha mı iyi olacak ne?
Adamla ne konuştun Allah'nı seversen. Ta sabahın nurundan akşamın beşine kadar sürdü ve sen okurlarına sadece bir cümlesini aktardın.
Şaka bir yana sahiden eğlenerek okudum yazını. Ama bir daha kendini küçümsediğini okumak ister miyim? Sanırım hayır.
Saygılar, selamlar..