DE’nin Acıları
Seansına iki yüz dolar ödediği, en yakınındaki iki insan; ne annesi nede sevgilisinin bildiği, onlara “Biraz yalnız kalmak istiyorum,” dediği zamanlarda gittiği, bir apartman dairesinin ikinci katındaki yaşam koçunun kliniğinden çıkarken De, yüzünde içini dökmenin rahatlığı ve biraz olsun dindirdiğine inandığı iç fırtınalarıyla sanki bir zaman kapısından geçiyordu şimdi. Önce iki elinin işaret parmaklarıyla kaşlarını kaldırıp, sonra sağ gözünden düşmesine engel olamadığı yaşını sildi. Aynı anda gülümsedi. Yaşam koçu o an çok sevimli buldu De’yi. Ama söylemedi. De: “Teşekkür ederim her şey için,” dedi çıkarken kapının önünde. “Rica ederim. Her zaman arayabileceğini biliyorsun,” dedi genç adam. Zaman veya saate bağlamadıkları anlaşmalarına göre De, koçunu her an arayabilirdi.
De’nin acılarının kaynağı bundan birkaç yıl öncesine dayanıyordu. Şimdilerde çoluk çocuğa karışmış, bir zamanlar delicesine sevdiği İ’nin kayıtsız davranmasına dayanamıyordu. İ’nin mutluluğu arttıkça, De bir o kadar mutsuzluk okyanusuna sürükleniyordu. Bir insanın diğer yarısını bulup kaybetmesi kolay değildi. Bu noktada De’ye hak verdiğimi belirtmek isterim. Bir insanı ancak diğer yarısı mutlu edebiliyordu. Diğerleri ise bir oyun sahnesinde sevgiliyi oynayan iki insan gibiydi sanki, oyun çıkışında her ikisini bekleyen gerçek sevgililerine sarılan.
Şimdilerde ülkenin önde gelen popçularından biri olan De, bana göre şöhretini İ’ye borçluydu. İ’nin kayıtsızlığı biraz da “Ununu elemiş, eleğini asmış olmak”tan geldiği için ona da bu noktada hak vermemiz gerekiyor sanırım. Ama bunu De’ye kabullendirmek çok zordu. İç dünyasını yansıttığı şarkılarında her zaman İ’ye özlemlerini veya sitemlerini ifade ediyordu. Eğer şarkı söyleyerek kendisini ifade edemeseydi ne yapardı De? Kaybolup giderdi her halde. Kimsenin adını hatırlamadığı biri olurdu. Günün birinde yeni yetme bir televizyon muhabirinin aklına geldiği, hazin bir öykü haber niteliğinde ekranlara taşınırdı. İzleyicilerin bir anda hatırlayıp aynı hızla unuttuğu biri olurdu.
De’nin şimdilerde bir ayrılıp bir barıştığı sevgilisi Ö, vücutlarının günahlarını paylaştığı biri gibiydi ilk başlarda. Ama zaman geçtikçe alışmıştı Ö’ye. De’yi biraz olsun anlamaya çalışan tek insandı.
İ, De’nin şarkılarına sitem ve özlem dolu sözler yükleyerek, ona büyük paralar ve şöhreti kazandırmıştı belki. Ama De, zamanı geri getirebilseydi eğer, sahip olduğu her şeyi uğrunda harcayabilirdi. Sırf bir şeylerden öcünü almak uğruna komik durumlara düşüyor, zaman zamanda vücudunun çıplaklığını sergilemekten geri kalmıyordu. Fakat ne yapsa İ’nin tepkisini çekemiyordu. Belki de sadece öyle görünüyordu! Hiçbir insan eski de olsa sevgiliye böyle bir durumda kayıtsız kalamazdı. De, yıllar önce ruhunu ona teslim ettiğinden, vücudunu artık bir elbise gibi üzerinde taşıyordu sanki.
Bir müzik kanalının ödül töreninden dönüşlerinde, De’nin durgunlaştığını gören Ö, hiç soru sormamıştı o gece. De, evine geldiklerinde odasına çıkmak istediğini söylemişti. Ünlü bir modacıya o akşama özel diktirdiği abiye kıyafetiyle kar beyaz çarşaf örtülü yatağına bırakıvermişti kendini. Ö’nün arkasından geldiğini duyduğu anda sırtını dönmüştü kapıya. Ö’de usulca yanına kıvrılmıştı. Ö’nün duymadığı bir tonda “Oradaydı,” diye mırıldanmıştı. Daha sonra “Sarıl bana lütfen!” diyebilmişti. İki sevgili, o gece sabahın ilk ışıklarına kadar hiç kıpırdamadan birbirlerine sarılıp uyumuşlardı.
Haziran2011
Mehmet Koçal
YORUMLAR
"Seansına iki yüz dolar ödediği, en yakınındaki iki insan; ne annesi nede sevgilisinin bildiği, onlara “Biraz yalnız kalmak istiyorum,” dediği zamanlarda gittiği, bir apartman dairesinin ikinci katındaki yaşam koçunun kliniğinden çıkarken De, yüzünde içini dökmenin rahatlığı ve biraz olsun dindirdiğine inandığı iç fırtınalarıyla sanki bir zaman kapısından geçiyordu şimdi. "
Yedi birleşik cümleden oluşan bu paragrafı okurken inanın nefesim kesildi. Değişik bir anlatım, farklı bir öykü. Cümleler genel olarak uzun ama anlam kayması ya da anlatım bozukluğu göremedim. Zor okudum ama beğendim. Keşke oaragraf aralarını biraz daha açsaydınız. Yazınız daha okunaklı olacak, okuyucu da zorlanmayacak böylelikle.
Kutluyorum. Saygılar.
Aynur Engindeniz tarafından 6/11/2011 8:06:35 PM zamanında düzenlenmiştir.