- 698 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEKLEYİŞİN BAŞ HARFİ
Tükendim… O kadar yakıcı bir tükeniş ki bu… Yetmiyor sözcüklerim, bitmesi istenen bir ömrün son cümlesini tamamlamaya. İnsan birini beklerken bu denli çalabilir mi ömründen? Sanki tüm dünyayı turlasam, Everest’e tırmansam, ummanları aşsam ya da çilekeş bir ömrü sil baştan bir daha yaşasam, yüreğimin yorduğu kadar etkin olmayacak bende. İnsan bekleyişlerinde ne kadar bitkin düşebilir? Durduğu yerde, hiç kımıldamadan, çarpmadan hiçbir yere nasıl kırabilir en körpe dallarını?
Beklemek gelmeyeni… Beklemek bir ömür vuslatın pençesinde… Ne kadar tuhaftır ki, olabildiğim her yerde bekledim ben. Hiç gelmeyecek bir otobüsü beklemek gibiydi benimki. Hep umut ettim, her durakta usanmadan bekledim. Her geçen otobüsü sen sandım. Durmadıklarında içimi kaplayan korkuyu olduğu yere sıkıştırdım. Seni kaçırdığımı düşünmek bile istemedim. Sanırım cesaret edemedim.
Yanlış otobüsler yanaştı önüme bazen. Kimine bindim sen sandığımdan. Kimineyse kışa en benzeyen suratımı gösterdim. Korktular, kaçtılar benden. Bindiğim otobüslerse beni en ıssız duraklarda bıraktı, terk edilmiş şehirlerde. Yalnızlık daha da sardı bedenimi. Korktum, hem de çok. Sebebi karanlık ya da sessizlik değildi bunun. Sensizlikten korktum, her nefesimde bende artan özleminden. Sen en işlek caddelerden bile geçmezken, bu kaderine bırakılmış, belli belirsiz yoldan geçme ihtimalinin silikliğinden korktum.
Her şey sessizdi bu kentte. Rüzgâr bile sessizdi. Fark ettirmeden esip tüm ilkelliğiyle, kentin tozunu dumanını üzerime kusuyordu. Üstüme bulaşıp beni daha da gizliyordu bulunmadığım yerde, kayıp düştüğüm bu bilinmez kentte. Dilim kupkuru, soluklaşıyordu tenim gitgide. Dudaklarım çatlamıştı bu hain esintiden. Bir damla su bile yoktu çatlaklarımı doldurmaya. Güneş en tepemde, kavuruyordu tenimi cayır cayır. Kendi gölgem bile çare değildi terimi soğutmaya. Bense öyle açtım ki sana. Tek bir kırıntını bulsam ayağımın değdiği yerde, koskoca bir ömür tokluğum olurdu. İşte böyle bir kentte bulunmayı bekledim ben. Tek ortak yanımın kimsesizlik olduğu bu viran yerde.
Kimse kurtaramazdı beni bu terk edilmişlikten. Bu perişanlıktan, susuzluktan, açlıktan, yalnız kalışlarımdan, hiç kimse kurtaramazdı. Bilirdim, tek senin elinde olduğunu mucize kurtuluşumun. Lakin yine bilirdim, senin bu terk edilmiş kenti hiçbir haritada bulamayacağını. Her şeye rağmen, farkında olup yok oluşlarının, hayatıma hiç uğramayacak oluşunun, yine de beklerdim seni. Son çarelerimi, sana adadığım ömrü düşleyerek bitirirdim.
Bilmiyorum, hangi bekleyişime umut vaat edilebilir ki? Beni bu kadar düşman etmişken hayat kendine, hangi özrü uğrunda kaybettiğim taze ömrü geri getirebilir? Ben bilemedim cevabını. Tek bildiğim, yüreğime değmeyen bir yüreği sımsıkı sarmaktı içimde, en derinimde.
10.06.11
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.