- 673 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Güneşin Saçları
Çocuk direnir, yatmak İstemez. Anne alttan alarak sesini tatlılaştırır:
«Hadi yat yavrum.»
«Yatmak istemiyorum.»
«Olmaz yavrum. Hiç yatmamış olur mu? Sonra minnacık kalır, büyüyemezsin. Değil mi yavrum? Haydi güzelim, hadi balım, şimdilik bizim yatakta yat, ben sonra seni alır buradaki yatağına yatırırım.»
«Sen de yat...»
«Anneler şimdi yatmaz.»
Çocuk üsteler:
«Sen de yat...»
Anne Ciddileşir:
«Hayır!...»
«Sen de yat.»
«Yatsana bee! Ömrüm seninle uğraşmakla mı gedecek? Ne gecen var, ne gündüzün. Ye derim yemezsin, yat derim yatmazsın, belâ mısın başıma? Yat da zıbar canını yakmayım ha!...»
Annenin sesi perde perde yükselince çocuk siner. Anne, yorganı yavaşça çocuğun üzerine çekerek örter. Galiba bu kez kavga bitmiştir. Ayaklarının ucuna basarak yatak odasından çıkar, salona geçer. Erol Bey, salonun köşesindeki masaya oturmuş bîr şeyler yazmak uğraşındaydı. Salona giren karısına gülümseyerek baktı:
«Ne o hanım kavgayı erken bitirdiniz.»
Canı burnundaydı ;
«Amaan Erol, çocuk değil bu, Azrail. Hiç üç yaşındaki çocuk böyle olur mu? Dur durak yok herifte. Yarı ömrümü yedi bitirdi.»
«Eeee, ne yaparsın erkek kerata ! Zorla köpek bile ava gitmezken benim oğlum uykuya yatar mı?»
«Tamam tamam... Zaten dedesi bir, sen iki. Yüz vere vere başımıza çıkardınız. Yatmasın da görsün...»
Odanın kapısı yavaşça açılır. Önce kafasını uzatır, gülümser. Ellerini yumruk yaparak gözlerini oğuşturur. Badi badi adımlarla yürüyerek gelir. Yüzüne şirince bir ifade verir.
Anne can sıkıntısıyla :
«Oğlum!...»
«Anne seni öpecektim.»
«İstemem.»
Çocuk ısrar eder.
«İstemem dedim ya. Çekil git artık benim oğlum değilsin. Ben de senin annen değilim.»
«Barışalım.»
«İstemem.»
«Hadi barışalım.»
«Çekil git!...»
«Barışalım.»
«Allah’ım, Allah’ım sen bana sabır ver.»
«Ben de senden küstüm.»
«Küsersen küs bee ! Küs, küs, küs !...»
Çocuk yelkenleri indirir. Annesini yumuşatamamanın şaşkınlığıyla yeni bir liman arar. Babasına döner.
«Baba beni kucağına aal !»
Baba da kararlıdır, yüz vermez.
«Olmaz, git yatağına yat.»
«Sen de yat.»
«Şimdi biraz işim var, daha sonra gelirim. Hadi git bakayım. Sabahleyin de yanımıza gelip bizimle yatarsın. Hadi yavrum, hadi canım.»
«Karanlıklar bitince...»
«Evet...»
«Güneşin saçları kıvır kıvır olunca.»
Baba memnundur, tatlı bir sevecenlikle :
«Evet yavrum.»
Çocuk konuyu değiştirir, Yatmaya niyeti yoktur.
«Reklâmları seyredeyim de.»
«Reklâmlar bitti yavrum.»
«Hayır bitmedi.»
«inanmazsan sen de bak televizyona.»
Çocuk kendinden emin bir alışkanlıkla gidip televizyonu açar. Yabancı film vardır. Heyecanla:
«Pilim baba, pilim!»
«Evet, bak film değil mi? Reklâmlar bitti demedim mi sana? Televizyonu kapat da yat.»
«Ben pilim seyredicem.»
«Olmaz.»
«Seyredicem...»
Baba da çileden çıkar. Yerinden kalkıp çocuğun kıçına kıçına birkaç tokat vurur. Çocuk aldırmaz. Yanaklarını sıkar, kulaklarını çeker. Gecenin sessizliği tiz bir çocuk sesiyle bozulur. Sanki etinden et koparırlar. Bağırıp çağırmayla elde edemediğini edepsizlikle elde etmeye kararlıdır... Âma bu kez baba da kararlıdır...
«Sus!...» der.
Sesin dozu artar.
«Sus lan, el alemi rahatsız ettik.»
Umursamaz. Ağzı burnu sümüğe bulanmış çocuğa bu defa gerçekten iki tokat atar. Elinden sürüyerek banyoya götürür, yüzünü, gözünü yıkar. Çocuğun sesi yavaş yavaş azalır. Susar. Yenilgiyi kabullenmiştir. Babasıyla yatak odasına doğru yürürken, umursamaz bir tavırla gazete okuyan annesine küskünce bakar. Babasının elini iterek kurtulur, yatağa kendisi gider. Ardından bakakalırlar.
Anne şaşkındır. Oğlunun küskün bakışı bıçak gibi yüreğine saplanmıştır. Kocasıyla göz göze gelirler.Susarlar..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.