“ Seyreyle bu alem-i cihanı kim bu aşıka neylemiş”
İçinde seninde olduğun hayaller kurduğum vakitler, dünyanın en mesut insanı oluyorum. Yanımdan salınarak geçerken yüzünü yüzümden kaçırışın bir kürek mahkumunun susuz kalışıdır. Mahkumu olduğum o gözlerini bir kez olsun ruhumla seyredememek, ne garip belki de tatlıdır ölüm bundan. Gözlerini gözlerimden çalışların ölüme gel-gitlerim. Ben ölüm nedir hiç bilmedim senden öncesi. Ve gülmek yüzüme yabancı, anımsayamıyorum buda senden sonrası. Görmeyen kainatta gören insanı var eden kudret göreyim diye sana ahu gözler vermiş. Dolaşıp durdukça gözlerinin önünde ateşe koşan pervaneler gibiyim, sonum sende yanmak. Kavrulayım teninde, sonum olsun seninle, kelebeğinim avuçlarında ister tut yaşat beni, istersen öldür. Ama olsun sonum seninle. Yatarken kimsesizler kabristanında okusun kalanlar taşımda “ Seyreyle bu alem-i cihanı kim bu aşıka neylemiş”