Kaç Kezdin, Keza Ben Biliyorum Bennara
hayrettin taylan
-Öpücüklerimin çetelesini tutsaydım kaç kez yeniden yaşardım seni.
Sol yanımda yatışlarının haritasını çizmedim.Kalbim senin için atarken pafta pafta hesaplamadım senli kentimi.
-Saymadım kaç kez ağlattığımı.Damlaların kadar eridim durdum özlem Gölecinde.Islak bir padişah gibi bahtının tahtında kaldım. Sultanımdın, ikimiz için devletimizi büyütmek için ilgi seferlerindeydim.
-Sarılışının her demine demli anılar yazıldı.Şimdileri büyütecek aşk geleceğimizin sayfası hiç kapanmadı.
-Çentik atmaya bile tenezzül etmedim sen dünyamın her şeyiyken.
Sayılamayan, anlatılamayan, kitaplara sığmayan, sözsüz romanların can ve aşk kahramanıydık.Uyanmış bir sevdanın salındaydık.Sen salına salına yüreğimi de sallıyordun.Hatıralara da sığsın diye, gitmelere gölge olsun diye sevmedim ki seni.
-Bir yaşam elçisiydim, kaderimin otlakçısıydım, aç bir bülbüldüm.Geçiyordu zaman.Kızıllaşan gülünü görüp meftun oldum.
-Ay yüzün şem oldu sevi atlasımda. En yeşile boyadım, en egzotik hayallere aldım, en enlerine çaldım seni.Yaşadım en dibine kadar senli hayatı.
-Sevmiştik.İşte dünyamızı özetleyen volkanik cümle buydu. Burda kalmanın bulmacısıyım. Şimdi sensizliğin sorularını yazıyorum. Bulmacanın ,seni almacanın ortasındaki güzel kim?
En önemlisi, bu güzelin yüreği neden delik, neden süzgecinden beni eledi, gözyaşlarıyla neden yıkadı bahtımı…
-Milyonlarca hissi özetleyen gözleri neden hep ben söz konusu olunca nemlenir.
-Gözlerinin nemli bulutun anası mı?
-Bu yıl , çok yağmur yağmasının nedeni sensin sevgili.
Gözlerin nemli, hislerin buhurlu ve ben nadasta bırakılmış aşk fidesi… Bu yüzden bunca yağış.
- Ah bir de arada göz yaşı s’elin alıp beni sürüklemese başka mecralara.Vicdani kayalara çarpa çarpa kendime buluşların sahiline giderim belki.Ama bin yıl geçmiş özleyişlerimin sesine beste olacak gelecek yok.
-Seni sevmeye başladığım gün asıl doğmuştum.Bebekliğim o zaman başlamıştı.Ağzımda seni seviyorum emziğiyle büyüdüm.
-Göğsüne yaslanışların sıcağıyla doyurdu beni huzur ve kader.
-Güzel sözlerin katığımdı. Yazmaya çok önceden başladıysam asıl yazmalarım senle başladı. Dedim ya sendin beni ilklere doğuran.
-Yanında hiç büyümeyen afacan bir çocuktum. Uçurtmalarım vardı sanki gözbebeklerin benimle büyürken. Bir yakalanış, bir yalpalanış, bir arayış senfonisiydi.
-Yine aylardan sen …yine günlerden sen… yine gecelerden sen tekriri “ Tekir “ olup mırnaşıyordu dünyamda.
-Hiç bitmeyecek duanın ortasındaydım. Edebi bir vechesi bol olan ve
dünüm, bugünüm, yarınımın hafızası olan hafızlığının son tilavetindeydim.
-Bütün tazelerin en yenisiydin.Bilinmeyenlerini bilmeye gelmiştim. Denklem çözümcüsüydüm. Çözülmemiş b’ağların vardı.
-Var olmaya var olan varların vardı. Vavına kadar deşifre olmak.
Elifsi duruşunda ağlayan hangi harfin “mimi” olayım bilemedim.
-Lam dedim …Başladım yeniden senin baş harfinde okumaya.
Öylesine içtendi her şey. Berraklarını yüreğinde saklayan bütün güzellerin yaşanır aynasıydım. Tarandım durdum aşk saçlarımla.
-Öylesine değil şah damarından daha yakındım sana.Ya da ben öyle sevdim,öyle yaşadım.
-Bilinmeyenlerine imler ekleyip ömür çürütme eleğinden çoktan geçtim.Sen şiirlerimin, yazılarımın, yazgılarımın aşk cevheriydin.Petrolüm sendin.Tükenmez bir yaranın cevheriydi.K’anıyordum eskimezlerine. Öyle sözle anlatılmayacak kadardın işte.Susup suskunlarımı kesen giyotinlerinin can ağzı oldum.
-Yine yoksun, yine keskin özlemlerin kesti beni.Yine damarım kanadı yar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.