Özgeçmişim
Sağır sultan ile kulaktan kulağa isimli oyunu oynadım. Duydu. Çok beğendi. Körebe ile arkadaşlık ettim. Köreldim. Bezirgânbaşının nazını fazla çekmedim. Kapılar da haliyle kapalı kaldı. Çilingirler ise her zaman meşgul.
Hiçbir kimseyi kıramadım. Şeytanında bacağı sağlam kaldı. Bir bilene sorular sordum. Birden çok bilenlerden yanıt aldım. Bir bilen küstü. Ona gücenmedim. Birçok köprüler geçtim. Dayılar ise her zaman dayı olarak kaldı.
Aynı yollara bilet almadım. En çok okumak zorunda olduğumda yılan hikâyeleri idi. Ezberime aldım. İki elin sesini duyamadım. Ama aynı zamanda da uydurmadım. Boşa kürek çektiğimi sananları, atları ile birlikte Sirkecide bıraktım.
Kapı önlerini temizlemelerini bekledim. Ermedim. Ayağıma bakanları ise seyretmekle yetindim. Üç vakte kadar saatimi ayarlamadım. Tutulması gerekenlerin yüzlerine neşe ile aynalar tuttum.
Devranın dönüp durmasını bekledim. Ama kendim dönmedim. Kaderin gülme krizine gireceği anları beklemekten yana oldum. Elime bıçak tutuşturdular. Umudumu kesme eylemine girişmedim.
Çat kapıları sever oldum. Çatlamadım. Gelenim de gidenim de ağam ve paşam olsun istedi. Oldurmadım. Üzülmedim. Olması gerekenler listesinin başında durduğunu ve olması gerektiğini ısrarla söyleyenlere karşılık, kimseye eyvallahım olmadı. Hoş geldin her zaman yan yana güzel durdu. İnandım.
- Özgeçmişiniz.
- Öyle mi sevindim.
Özümden geçmişim. Kimler kalmış, bilmem. Bilemem…
Burasıyım. Sen neresi olursan ol.
05 Haziran 2011 İstanbul.