- 1019 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
DEĞİRMEN...(2)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Düşlerinden sıyrıldı. Fabrikanın servis arabası da gitmiş,güvenlikçiden başka kimse kalmamıştı…Oturduğu koltukta sağa sola dönmeye başladı. Döndükçe koltuktan “gıcırt” diye ses çıkıyordu. Kaç kez bu sesi kesmek için birazcık yağ sürmeyi hatta hizmetliye bile emir vermeyi düşünmüş olsa da her seferinde; ya bir iş çıkıyor ya da kafasında bin bir tilki geziniyordu. “Gıcırt” sesini böylece unutup gidiyordu. Şimdi döner koltuktan çıkan bu ses, biraz olsun kafasındaki düşüncelerini alıp götürdü uzaklara.
Son zamanlarda tarifi imkansız sıkıntılar içerisindeydi. Ruhsal durumu oldukça bozuktu.Belki de travmalar geçirdiğini sanıyordu. Doktora gitmedi.Yine de direniyordu gitmemek için. “Röntgen,kan tahlilleri,emar;bir sürü kalıplaşmış kurallar.Bunlar bana göre değil.Kendimi prese verilip suyu çıkarılmaya çalışılan meyve gibi hissederim. Düştüğüm,tökezlendiğim anda ölmem gerek,yoksa kolay kolay hastaneye gitmem.” Diye düşünürdü.Bu zamana dek aspirin bile almışlığı yoktu.Ufak tefek baş ağrılarını hastalıktan saymazdı.Bir sigara yaktı.Dumanını ciğerlerine dek çekip kendinden geçti.Dumanın bir kısmını da ağzından büronun tavanına doğru ince bir çizgi halinde nefesi yettiğince aheste aheste üfledi.Duman bir süre sonra büronun havasına karıştı ve ince bir kara bulut gibi içeriye çöreklendi.
-Anasını satmışım,bu dünyanın.Bütün sıkıntıları,dertleri ben mi göğüsleyeceğim.Şimdi pavyona gitmeli,şöyle gönlümce eğlenmeliyim.
Büroyu kilitledi.Dışarı çıktı. Yan gözle büroyu takip eden güvenlikçi, patronu Ayhan Bey’e şirin gözükmek için yerinden hemen fırladı aradaki mesafeyi on beş yirmi adımda kapattı.
- İyi akşamlar efendim.Bir emriniz var mı?
Ayhan Bey,güvenlikçinin gözlerine baktı.Simsiyah olmasına rağmen;gözbebeğinden sanki bir ışık süzülüyordu ileriye doğru.Umut yansıtan bir ışık.Geleceğine dört elle sarılan bir canlılık vardı dünyasında. Üç ay öncesi güvenlik şirketinden on kişinin arasından seçmişti bu yağız delikanlıyı. Üniversite mezunu olmasına rağmen bir ay boyunca asgari ücrete talim etmek zorunda kaldığı için de içten içe üzülüyordu bu delikanlı için…Yine de duygusal görünmemeye dikkat ederdi.Hele de fabrikasında çalışan işçilere karşı demirden bir yumruktu adeta…Böyle görünmesine rağmen de özlük haklarından asla kısmazdı.Sigortaları tamdı.Yıllık iki çuval da parasız un veriyordu.Yıllık izinlerinde bile ücretlerini kesmezdi.Bunların olması,işçiler için bir ayrıcalıktı adeta. Bazen kendi aralarında öğlen paydoslarında dedikodu şeklinde konuşup duruyorlardı.
-Ayhan patronun da yüzü hapishane gardiyanı gibi mübarek…
-Yüzüne konan sinek bin parça olur valla.
-Bu adamın bir kez güldüğünü görsem bütün arkadaşlara bira ısmarlayacağım,dinime imanıma.
Bu dedikodular,çok geçmeden Ayhan patronun kulağına gammazlandı.Gammazlayan ödül almak,okşanmak yerine;bin bir azar işitip doğduğuna pişman oldu adeta.
-Usta başı! Bir daha arkadaşlarının arasında olup bitenleri, bana orospu avratlar gibi gammazlama.Yoksa…
- Peki efendim…
Usta başı Selami,ketum olmamanın bedelini çok acı ödemek zorunda kalacaktı neredeyse…
Ayhan Bey,usta başıya bir saat boyunca nasihat vermişti.Patronunun sözlerini hazır olda dinlemiş,istifini bozmamıştı. Sağa sola kımıldamadan gözlerini gözlerinden ayırmamış,burnuna konduğu sineği bile kovalayamamıştı.Sinek de inadına burnunun ucunda dönüp durmuş,en sonunda dayanamayıp hapşırınca;bu sefer de sinek,patronunun burnuna konmuştu.
-Yaltaklanmana ne gerek var.Sana madalya takacak değilim ya da ücretine zam yapacak da…İnsanoğlunun ağzına sünger çekecek değiliz ya.Sen bana özel meseleler için gelmeyeceksin.Ancak;fabrikanın işlerinde bir aksama görürsem işte o zaman gerekli müdahaleyi yaparsın.Seni dinlemeyen,savsaklayan çıkan olursa bana gelip durumu bildirirsin. Senin görevin bu,Selami efendi!..
Bu nasihat,yalakalığın önüne set çekmişti sanki.Ayakları,yere çivilenmiş gibiydi.Bir daha da böyle gammazlama işlerine girmeyeceğine kendi kendine söz verdi.Patronundan boşu boşuna azar işitmenin alemi yoktu.Niye ağırmayan başını belaya soksundu…
Güvenlikçiye:
- Aman dikkat et!..Son zamanlarda hırsızlık olayları arttı.Baştakiler, “Her şey yolunda gidiyor derken,millet,geçinmekte zorlanıyor,kimselerin umurunda değil. Fabrikayı soymaya gelen falan olursa korkma,çek silahını. Seni kolay kolay savcının damına sokturmam.Hem köpekler de var.Birazdan köpeklerin zincirlerini çöz,fabrikanın etrafında dolaşsınlar…
-Peki efendim.Başüsütüne…
-Silahlarda tutukluluk yok değil mi?
-Yok efendim.Hepsi de öldürmek için sabırsızlanıyorlar…
-İyi nöbetler!..
Ayhan Bey,saatine baktı.Eve gitmek için daha çok erken diye düşündü.Şimdi eve gitse ne olacaktı sanki.Çol yok çocuk yok.Hanımla baş başa oturacaklar,birbirlerinin suratlarına kuru kuruya bakıp duracaklardı.On yıllık evlilerdi.Bütün uğraşlarına rağmen çocuk sahibi olamamışlar, bütün umutları tükenmişti.Bir süre sonra birbirlerine düşman gibi bakmakla kalmamışlar,”suçlu,kusurlu” sensin diye saldırıya bile geçmişlerdi.Çocukları gördükçe içi “cızz” ediyordu.Çocuk sevgisini tatmak en büyük arzusuydu.Ama olmuyordu işte.Eşinin inatçı hali, yurtlardan evlat edinmesini bile engelliyordu.
- Anası babası belirsiz piçleri bağrıma basamam!..
Eşinin bu çıkışları yüreğine hançer gibi saplanıyordu.
- Anası fahişe ise,ne suçu var çocuğun?Ya da babası terk edip gittiyse…
Arabasına atladı.Kontağı çevirdi.Direksiyonu sağa kırdı. Mercedesin yönü Çocuk Esirgeme Kurumuna doğru yöneldi.
-İçimdeki özlemi giderdikten sonra da pavyonda kafayı bulmalıyım!..
DEVAM EDECEK…
YORUMLAR
Tavana doğru üflenen sigara ince bir çizgi halinde olur mu Ayhan Abi:) Sigara içmediğin nasıl da belli...
Değirmenin ilk bölümünü okuyamadım. Ama bu bölüm de oldukça dolu. Konuların gerçekten halktan ve canlı. Anlatımdan ziyade olaylara ağırlık veriyorsun genel olarak. Üçüncü bölümden sonra öykünün daha hareketli olacağına inanıyorum. Şimdi tanışma faslı diyelim.
Tebrik ediyorum. Saygılar selamlar...
Pavyonlu hikayeleri güzel anlatıyorsun Ayhan Bey; hayatın kıyısı köşesi mutlaka bir pavyondan geçiyor yani. Bakalım nerelere varacak hikayenin sonu. Anlatım çok canlı tebrik ederim.
Selam ve saygımla.
ayhansarıkaya
Saygılar Emine.
Pavyoncular Ayhan beyden daha kurnazdırlar.Yağ çıkacak sineği bilirler. Bir asgari ücret bırakıp çıkar pavyondan...
Hadi hayırlısı...
ayhansarıkaya
Saygılar ...
Bedri Tokul
ayhansarıkaya
Ellerinden öperim.
Selamlar.
Aman dikkat, çocuğum yok derken, bir de birilerine kapılıp, evdeki hanımdan olmasın öykümüzün kahramanı Ayhan bey, bekleyelim, görelim, selamlar.
ayhansarıkaya
Selamlar...
harikasın ayhancığım.....hadi bakalım pavyondayız...çemşir gibi türkücüye abayı yakmasa....sermayeyi kediye yüklemekte var....bekliyoruz can merakla....saygılar
ayhansarıkaya
Saygılar,selamlar sevgiler gomutanım...
Hah tamam yine bir Ayhan Sarıkaya klasiği. Mutlaka satırlar arasında pavyon olmalı. İmza gibi bir şey bu galiba. Neyse yazarın işine karışmamak lazım tabii ki :)))) Kalem sizde valla. Tebrikler Ayhan Bey. Yine güzel bir anlatımdı. Saygılar, selamlar
ayhansarıkaya
Selamlar,saygılar,sevgiler...