- 1981 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Yazısız Mektup
Ilık bir bahar günü kara bir tasmayla getirmişti beni baban. Korkunçtum. Bu yüzden seçilmiştim ya zaten; Öyle yan gelip yatacak, fındık harmanınızı kollayacaktım.’Polis’ koymuştunuz adımı. Havlamamıştım, kuyruğumu sallamamıştım. Sen de dahil kimse okşamamıştı başımı. Soğuk, buz gibiydi bakışlarınız, bakışların… Sonra bağlanmıştım; zincire vurmuştunuz beni.
Yemeğimi önüme fırlatır gibi koydunuz! Ne konuştunuz ne de oynadınız benimle! Yüzüme bir canavara bakar gibi baktınız! Öyle sıkılıyordum ki birbaşıma… Koşmak, oynamak, okşanmak istiyordum. Ve birgün kopardım zincirimi. Beni değnekle dürten babaannenin kolunu ısırdım. Onu incitmek istemedim ki oysa…
Baban çok kızdı tabi. Yine güç bela zincire vuruldum. Annen sana” Al şu yemeği Polis’e götür.” dediğinde omuz silkiyordun, korkuyordun benden. Halbuki başımı bir kerecik okşasan sana bişey yapmazdım. Mutlu olurdum, mutlu olurdun sen de. Karabaş’ın acısını unuttururdum sana. Hani ben gelmeden önce annenle teyzenin fare zehriyle öldürdükleri yaşlı köpeğinin… Kardeşinle konuşurken duymuştum. Ağlıyordun.Öyle iyi yürekliydin, öyle saf bir ağlayışın vardı ki, o an söz vermiştim kendime, sen beni dövsen bile sana birşey yapmazdım…
Aylar sonra ipimi kopardım yine. Koşup zıplayacak, özgürlüğün tadını çıkaracaktım. O sırada yoldaydın, okuldan geliyordun. Beni görünce can havliyle “Anneee!” diye bağırdın. İşte o vakit umudumu kestim senden. Bana asla dokunamayacaktın. Biz köpektik!Köpeklerin canı yanmazdı, köpekler ağlamazdı öyle mi!O gece ormanın kuytu bir köşesinde saatlerce ağladım.Ertesi gün karnım acıkınca döndüm kapınıza.Kapınıza diyorum, çünkü orası hiçbir zaman benim kapım olmadı!Bana o sıcaklığı tattırmadınız.
Çimlere sereserpe uzanmış, kapıdan çıkcak birini bekliyordum. Abini gördüm sonra. Kırmızı eşofmanlar içinde bana doğru geliyordu. Bunca zamandır yanıma yaklaşmayan birinin benimle alay eder gibi şakalaşması ağırıma gitti.Parmağını ısırdım.
Haberi alan baban içkili geldi eve.Evet o gece sen koltukta uyuyakaldın..Baltayı kaptığı gibi yanıma koştu.Bağlıydım.Yalvaran gözlerle baktım, ağladım.Kimse durduramadı onu.Sırtımın tam ortasına indirdi baltayı.Sonra bidaha…bidaha…Sonra anneni gördüm bozbulanık…abini …ablanı…Aylarca başıma uzanacak sıcak bir el beklerken soğuk bir balta inmişti vücuduma.Can çekişiyordum.Sesimi duyan komşunuz tüfeğini kapıp geldi.Sonum gelmişti artık.Güçlükle aralık tuttuğum gözlerim seni aradı.Yoktun.Uyandığında ise çok geçti.Sabahtı…Fakirdiniz, fakirlerin tuvaletleri evin dışında olurdu.Sen de o yüzden kapıya çıktın.Sesim eksikti o sabah.Beni merak ederek kulübeme baktığında kırmızı bir paketle karşılaştın!Bendim o!Baban kurdelelerle süslemişti heryanımı; Kanlı kurdelelerle…Öylece kalakaldın…
Duyuyor musun annen ne diyor babana: “Çabuk, yaptığın işi pakla!” Kopmak üzere olan başımdan tutup ormana doğru sürüklüyor beni baban. İşte o vakit gözgöze geliyoruz seninle: Sonsuza açık kalmış gözlerimdeki yazısız mektup yüreğine akıyor biliyorum. Ve şimdi son bir duam var yaradanımdan; Tekrar yeryüzüne döneceksem eğer, köpek olarak doğmak istemiyorum…
YitikPeri