Sevgisiz Kentin Dervişiyim
Sevgisiz kentin dervişiyim. Kıl çarıklarımla dolaşıyorum kaldırımları.
Hazan mevsimini yaşıyor artık tüm kaldırımlar. Her birinde boynunu bükmüş solgun sevgi kırıntıları duruyor. Gördükçe hüzünleniyo,r gördükçe boynumu büküyorum tıpkı onlar gibi. Tek tek topluyorum yerden. Tıpkı kutsal ekmek kırıntılarını toplar gibi. Üç kez öpüp alnıma dayıyorum. Sonra göz yaşlarımla ateşe atıyorum, tıpkı sevgi gibi kutsal olan ateşe. Orada eski sıcaklığına kavuşsunlar diye..
Sevgisiz kentin dervişiyim, kutsanmış nimetlerin peşinden gidiyorum sonsuzluğa…
Ekmek kırıntılarını toplardık sonrada kuşlara savururduk yesinler diye. Ayaklarımızın altında çiğnenmesine razı gelmezdik. Ne de olsa emeğimizle yaratmıştık ve o bize kendisini çıkarsızca, yalın çıplak bir şekilde sunmuştu . Nimetti ; ondan dolayı Kutsadık ve değer biçtik...
Sevgide nimettir, sevgide kutsaldır. Çünkü emeklerimizle büyür, yüreğimizi ayazlara karşı hep sıcak tutardı. Ama artık çıkarsız ve karşılıksız sevgiler yok. Ondan dolayı, asi sevgiler kendilerini intihar edercesine kaldırımlara vuruyorlar. Göz bebeklerimizin içine bakarak ölümü bekliyorlar. Çıkarlar dünyasında yalın çıplak solup yok oluyorlar bir bir.
Sevgisiz kentin dervişiyim, yüreğimde geçmişin masalları ,dağıtıyorum çocuklara..
Ne de çok bahsederdi annelerimiz bize sevgiden. Çıkarsız ve sade olanından. Uyurken ninnilere katık eder bize sunarlardı. Leyları, mecnunları Ferhatları anlatırlardı. Ne kadarda kocamandı gözümüzde sevgi. Bir an önce ona kavuşmak isterdik. Leyla yoktu aslında mecnunda. Asıl olan kutsal olan sevgiydi. Şimdi kaldırımlara vurmuş olan, ayaklarımız altında çiğnediğimiz sevgi.
Sevgisiz kentin dervişiyim, yüreğimde çocukça tınılar dolaştırıyorum.
Özlem asılı kaldı dudaklarımda. Karşılıksız sevgileri, özlemleri büyütüp, türküler çığırıyorum artık. yardıma çağırıyorum Leylaları mecnunları, mem u zinleri. Gelsinler de bir daha göstersinler sevgisiz kente sevgiyi. Toplasınlar gözbebeklerini kaldırımlardan.
Sevgisiz kentin dervişiyim. Düşlerimde büyüttüğüm renkli hikayeleri anlatıyorum geçtiğim yollara. Belki tekrardan gökkuşağına dönüşür yaşam.
Yaşam gri bir renge çalmaya başladı, Sevgiler yok olmaya yüz tuttuğundan beri. Özlemler, hasretler soldu. Duygularımız birer birer yaşamın kıyılarına vurmaya başladı. Renkler solmaya ateşler sönmeye başladı.
Hızla topluyorum yerdeki sevgileri, usulca okşayıp biriktiriyorum avuçlarımda. Ağır geliyor taşıyamıyorum, yardıma çağırıyorum insanları. Ama insanlar umarsız ama insanlar sevgisiz…
Sevgisiz kentin dervişiyim elimde asam bir peygamber sabrıyla dolaşıyorum dökülen sevgilere basmasınlar diye insanlar
Nice peygamberler geldi geçti yaşamımızdan. Hepside tek bir şey için geldiler ve anlatmaya çalıştılar bize. Biz ise sevgisiz yüreklerimizde hep kin ve nefret ektik.. ondan dolayı ilk biz vurduk onları çarmıha. Yani korktuk biz çıkarsız sevgilerden. Biz karşılıksız paylaşımı bilmiyorduk ki çıkarsız sevelim. Ondan dolayı bize çıkarsız sevin diyenleri tek tek çarmıha gerip sokaklarda dolaştırdık.
Sevgisiz kentin dervişiyim. Sırtımda umut torbam savruluyorum kentin dört bir yanına. Sevgilerin tekrardan yeşermesi için. Umuttur sevgileri büyüten, yeşerten.
Umut tohumlarını savuruyorum dört bir yana ; umutlar büyüsün diye. Umutlar büyüsünde sevgiler çoğalsın diye
Bir umuttur bekliyorum, yüreğimizde sevgi çiçeklerinin açmasını
ASME
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.