- 498 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kurtuluşun Felsefesi 84
84] Cumhuriyetin daha başlarında, nitelikli birey elemanlarınız, yok denecek kadar azdı. Ve bunları kendi alanlarında kullanılıp, üretim istihdamı sağlayabilecek ekipmanlı donanım ilişkileşmeleriniz de yoktu.
Liberaller, temelde akla uygun olan; ekonomik liberal ilkeleri, sanayisi gelişmiş ülkelerde, koşullar girişmeleri ve uygulamaları olaraktan mümkün oluyordu. Sizin yeni yapılaşmamız içindeki, ilişkileri bile ortaya konup anlaşılamamış, oturmamış olan; şartlarını taşımayan ekonominizin, ortaya konulmamışlığına rağmen, boş söz ve laf ebeliği olarak mugalâtalarla, halkın kafası karıştırılıyordu. Söz gelimi liberaller, özelleştirmenin ekonomik mantığını ortaya koyamadıklarından,’tüccar devlet, bakkal devlet, manav devlet’ gibisinden, yapılan nazımları, saçmaya indirgeme yöntemi ile eleştiri olmayan, ama bilmez oluşların, kafa yamulmasını sağlayan, sözleri ortaya atıyorlardı!
Böylece olayların basitlikle sübjektivite edilmesiyle, kavramların asıl anlamları kayıyordu. Böylelikle de anlamları kaymış ulam sözcükler ortaya atılıyordu. Düşüncelerin anlamsal kavratılmasında, sizin memnuniyet sağlar oluşunuza uygun, anlamlarınızın; göçer olması sağlanıyordu. Bunları, adında prof olan, pek çok liberaller yapıyorlardı.
Söz gelimi siz bu mantıkla; ’devlet somun, cıvata sıkıştırma işi ile artık uğraşmasın’ diyerekten, bir toplumun, uçak üretme şevk veyücelmesini; alaycı bir küçültme ve önemsizleştirme, değerine indirirsiniz! Yine bir mimari, inşaat teknolojisini siz, ’bunlar, çimento, demir ticareti’ diyerekten basitlikle içinde tanımlayıp, değersizlik düzey ve düzlemine indirirsiniz! Yine, bir gen teknolojisini ya da bir ameliyatı ’et kesip et biçme işi’ denişle, devinmenin her türünün anlam değerlerini sıfır edersiniz!
Böylesi basite indirgemeci metodla, söz gelimi genetiğin asıl işlev anlamı gider, imgeleriniz birden eli satırlı, üstü başı kanlı, pis salata bıyık görünümlü, kimi kasap imaj görünüşüne dönüşü verir. Liboşların yaptıkları da bunlardı. Gen gibi indirgenen bir anlamla, kasap gibi üzerine indirgenilen anlam arasında hiç bir bağ yokken, siz bağ varmış gibi anlamaya başlarsınız. Kasaplığa indirgenmişin çağrıştırma anlamayla, genetik mühendislik ve uzmanlığını, kasap; anlamıyla ilişkilersiniz.
Aslı gen olan anlamın, itici olana, kasapçı anlaşılmaya doğru, anlam göçüdür bu. Yeni anlaşılma olan kasap anlamı sizde, ilk anlamlar olan genetiklik üzerinde, olumsuz meşum istifamlar yaratacaktır. Sizelere göre daha bilinir ve anlaşılır olan kasaplılık algısıyla, beyinlerin düşünme eksenini saptırırsınız. Böylelikle genel yurttaş kitlesi düşünememe kiplenmesine girerler. Ve insanlar size (aslında cahilliğinize, özürlü düşüncenize)tümen tümen hayranlık duyarlar!
Bu tür aldatıcı olguların özünü, bilme olmayan, boş laf ebeliğiyle doldururlar. Kendi konomik anlayışlarına boş lafları temel gerekçe; yaparlar. Sözün gelişi;’İğneyi kendinize, çuvaldızı başkasına batırın’ atalar sözündeki asıl anlamı görmezden gelirler. Böylesi bir asıl düşünmeyi önlemek için de: ’adam bu iğne iplik düşünmeli bir atasözüdür’ dediğiniz zaman, atasözündeki güçlü yüklem anlam, kayboluyor.
Bu sözdeki asıl yüklem anlam olan; ’bir özveriyi önce kendimiz sağlar olmalısınız ki, bundan sonrasında da benzer özveriyi siz başkalarından, bekler olasınız’. Gibi anlaşılır olacak bir anlam da artık, sizin iğne iplik demeyle basite indirgediğiniz, söylemim içinde yoktur.
İşte bunlar, anlamı çarpıtma ve anlamı yamultmadır. İlk yüklem anlam, buradaki ’iğne iplik’ denişteki yüklem anlamla yer değiştirmiştir. İkincideki salt iğne ve iplikteki anlam, birincideki yüklem anlamın yerine geçmiştir. Asıl anlam, iğne iplik söylemindeki somut yüklem anlatımın altında kalmıştır. Anlamı sağlayan öğelerin ilk atasözündeki ilişkileri tamamen kırılıp, yeni söylenen ’iğne, iplikçi ilişkilerle’ telaffuz edilerek, bu iğne ipliğe ilişkin anlam sanki o atasözünün taşıdığı anlammış gibi beynimize oturu verir. Bu, eperiyalistçe ve burjuva yanlılıklı demagoglarının, işbirlikçi şaşırtma cümle oyunudur.
O günün toplumsal koşullarında, ne yatırımcı girişimleriniz vardı, ne de bunun finans sektörü ortada vardı. Ama sanki bunlar, yatırımsal girişiminiz olmuş ve finans sektörü varmış gibi sermayeniz hepten serpilmiş gibi davranışların ana ilkeleri, isteniyordu. Liberal ilkeler adında; sırf dünyada, liberalizmin boy gösteriyor olması adına; gelişip serpilmek isteyen, güya partilileşme ve demokratikleşmelerimiz; vardı! Yer altı maden ocaklarını yabancı işletmelere açmayı, payı malcı mantıklarla ’bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar’ denecekti. Ne aptalca bir söylemdi. Toplumca toplumsal güçle üretiyordunuz, ama tüm üretiminizin sahiplenilişi kişinin olacaktı! bırakacaktık geçecektiler, bırakacaktık yapacaklarını yapacaklardı!
O günkü koşullar da, böyle bir partilileşme de, toplumsal ve ekonomik yapılaşma ile ortaya çıkılacaktı! Bu tür bir sosyal ve ekonomik yapının olamayışı da, böyle bir ekonomik tabanın olmayışı da, bu türden olacak partilileşme sürecini, elbette ki akim kılacaktı. Yeni parti ne yapabilecekti? Yapılacaklarını zaten, ağır aksak da olsa, mevcut statükocu parti yapmaktaydı. Hükümet, sermayeyi oluşturmak için ve onun gerekli teşebbüsünü de, yaratıyordu. Halkın, demokrasi içinde yönetime katılabilmelerinin olası zeminini sağlamaya çalışıyordu. Hem de, halkın aydınlanmasının önündeki engelleri kaldırmak için, uğraşıyordu.
Eğer yeni partiler kurulacaksa, mevcut alan ve ortam, partileşmelerin çoklaşmasına uygun zemin olmayıp, olmayan, kıt alandaki yatırımlarla hangi projeyi uygulayacaktınız? Neyin kavgasını verebilecektiniz? Daha ümmetçi yapıdan yeni çıkmış anlayışlar, durumu yeni sindirir ve anlar olmakta iken, birden fıkracı çatışma içinde olmak da, neyin nesi idi? Yeni olan siyasetleri, kim ne için tercih edilecekti ki! Ve elbette zemin, mevcudun üzerindeki maddi yapı ve ideolojik üst yapılar üstüne olacaktır! Bu mevcut ve en hassas yan da halkın inançlarıydı! Yeni partiler, yağma Hasanın böreği olan ’dinin’ üzerinden kotarılacaktı! Bu da hoş olamazdı.
Yani süreç, zamanı gelmemiş çiçeğin açışına benzemekte idi. Ya da feodalizmden kapitalizme geçişin yeterli şart dönüşmeleri, yoktu. Tam bir feodalizm de yaşanmamıştı. Asgari miktarda sermaye, birikiminin oluşmaması gibisinden ve kapitalistçe rekabetçi nicelenmelerin olmaması gibi nedenler yüzünden, tam bir demokratik hayat içinde ve serbestçe, her türlü çeşitli girişimlerin oluşmasına izin vermiyordu.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.