- 1527 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KAYSERİ HALK OZANLARI DERNEĞİ BŞK.I ALİ BAŞ (OZAN SEZİNİ) VEFAT ETTİ...
KERİM ÖZBEKLER
GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR
İlk defa nerede karşılaştığımızı tam hatırlayamıyorum ama muhtemelen yıllar önce Nevşehir’in Avanos İlçesi’nde sanıyorum 4 yıldızlı büyük otel’de karşı karşıya geldik, Ayşe Paslanmaz’ın organize ettiği ’Kapadokya Şairler Şöleni’ için Kayseri’li şairler 6-7 kişi gelmişlerdi. Bana kimisi yeni yazdığı kitabı takdim ediyor, kimisi beni internetten takip ettiğini söylüyor. Kimisi de Kayseri’ye çıkıp gelmemi istiyordu, en son yaşlı olanı;Ali Baş, cebinden çıkardığı kartviziti uzattı. Kendisine e maillerimin geldiğini söyledi, şaşırdım. İsminin Ali Baş olduğunu, Kayseri Halk Ozanları Kurucu Üyesi olduğunu ve ozan sezini mahlası ile tanındığını söyledi. O ana kadar tanımadığım Ali Baş’ı, ozan sezini mahlası’nın sahibi olduğunu öğrenince tanıdım. Yüzünde yılların yorgunluğu vardı, üzerinde birazda bana benziyen hantal eski ceketi ile onu pek sevmiştim. Kayseri şivesi ile konuşurken sık sık gülümser, sigaranın birisini yakıp birisini söndürürdü. Çoğu zaman şairler şölenine iştirak eder ama bir köşeye oturur sigarasını içer. Konuşmaları uzaktan izlerdi, canı ne zaman isterse topluluk içine katılırdı. Sevimli bir yüzü vardı, daha sonraları Muğla’nın Bodrum Şairler Şöleninde. Çanakkale Şairler Şöleni’nde, Nevşehir’in Avanos İlçesi Şairler Şöleninde bir arada olduk. Hafızamda güçlü olarak kalan bazı şairlerin olmadığı şiir şölenlerinde onu hep görürdüm, ilk başlarda onun bunca iyi şair varken niye çağrıldığını kendisini iyi tanımadığım için yadırgıyordum. Şiir şölenlerinde cebinden çıkardığı müsvette kağıtlardan şiirini okurken bazen dinler, bazen dinlemez vakit geçirirken bir şölende iyice dinleyeceğim tuttu. İyi ki dinlemişim, meğerse iyi bir şiir yazarı imiş. Davet edilmesindeki sır, dizelerinde yatıyormuş.
Bundan 1-2 yıl önce Sivas Şairler Şöleni’nden sonra Kayseri’ye gidip 4 gün kalacağım tuttu, Sivas’tan Kayseri’de Hunat Oteli’ni işleten Mustafa Ferit Yıldız’a telefon ederek her an Kayseri’ye gelebileceğimi ve 1-2 odayı boş tutmasını istedim. Mustafa Ferit Yıldız, o an Sivas’ta bulunan şairlereden birisine telefon ederek beni Kayseri’ye getirmelerini söylemiş. Aradan 5 dakika geçti, geçmedi. Kayseri’li şairlerden Deniz Dengiz Şimşek koluma yapıştı, ’Abi, yürü. Kayseri’ye gidiyoruz..’ dedi. Şaşırdım, o sıra bütün otobüsler dolu, yer yok. Neyle gideceğimizi sordum, özel araba ile gidecekmişiz. Uzatmayalım, alel acele gördüğüm herkese ’Allahaısmarladık..’ diyerek yola çıktık. Özel otoda Deniz Dengiz Şimşek direksiyonda olmak üzere, Kayseri Sanatçılar Derneği Başkanı ve Çıngı Dergisi Sahibi Süleyman Karacabey. Bursa’lı şair Süreyya Kaya ve kızı Yasemin Nurbanu Kaya ve ben son sürat uzaktan Sivas’tan görünen Erciyes Dağı’na doğru hızla yol alıyorduk, birden sağnak bir yağmura yakalandık. Buna rağmen hız kesmeden gidiyorduk, eğer arabanın içinde olmasak o sağnak yağmurda saklanacak en küçük bir ağaç veya sığınak yok. 2 veya 2.5 saat süren bir yolculuk sonrası beni bir yerde indirdiler, Hunat Oteli’ni de gösterdiler. Kayseri’ye ilk kez gelişim, akşam olmak üzere. Eşyalarımı yavaş yavaş otele taşıdım, şehrin neresindeyim bilmiyorum. Daha doğrusu şehrin bu güne kadar hep yanından geçip gittim, ertesi sabah sırrını çözmeye çalışacağım. Resepsiyondaki beye Mustafa Ferit Yıldız’ı sorunca eve gittiğini, sabahleyin geleceğini ve odamın ayrıldığını söyledi. Anahtarı alıp odama çıktım, 3.katta bir yerdi. Hemen pencereyi açtım, bu sırada şaşkınlıklarım başladı. Uzaktan hayal meyal karlı bir dağ görünüyordu, onun Erciyes Dağı olabileceğini tahmin ettim. 10 metre ötemde kale surları görünüyordu, 300 metre kadar ötede ise Kayseri Hilton. Böyle bir oda beklemiyordum, hemen 10 metre ötede ise Hunat Camii, ertesi gün bulunduğum yerin Kayseri’nin merkezi olduğunu öğrendim.
Sabahleyin çay içmek için aşağıya indim, otelin altında çayevi vardı. Delikanlıya bir çay söyledim, otelin müşterisi olduğumu. Otel sahibi Mustafa Ferit Yıldız’ın arkadaşım olduğunu söyleyerek birazda kahveciye hava atmak istedim, delikanlı bana ’Mustafa Ferit Yıldız benim babam olur.’ demez mi ? Çayı içtikten sonra Kayseri’de şairlerin nerede takıldığını sordum, 4-5 metre ön tarafı göstererek ’Akşam üzeri hepsi buraya gelir, 1-2 saat otururlar. Sonra herkes evinin yolunu tutar.’ dedi. Hakikaten o akşam Kayseri’li şairler orada toplandı, fazlası bile geldi. Niye ? Benim geldiğimi duyanlar olmuş, apar topar çıkıp gelenlerle uzun uzun sohbet ettik. Kayseri Halk Ozanları Derneği Başkanı Ali Baş’ta gelenler arasındaydı, bir ara kendisine fırsat bulabilirsem Erciyes Dağı’nın yanına gideceğimi söyledim. Ali Baş, beni götürebileceğini ve Erciyes Dağı’nın eteğinde oturduğunu söyledi. Akşam saatleri idi, hemen gidelim deyince yolun minibüsle yarım saat tuttuğunu söyledi. Vazgeçtim, o sıra nasılsın cevabıma ’Ben iyi olsam ne olacak, sabaha akşama yolcuyum..’ dedi. Nedenini sorduğumda kanser olduğunu söyledi, bunu kendisine kimin söylediğini sordum. Doktoru söylemiş, elindeki sigarayı göstererek ’Sigara içmen gerekmiyor mu ?’ diye sordum. Önemli olmadığını söyledi, umudu kalmamıştı.
1-2-3 Nisan 2011 tarihleri arasında Tokat’ın Reşadiye İlçesi 1.Uluslararası şairler Şöleni’nde birlikte idik, 3 gün 3 gece beraberdik. Yedik, içtik. Eğlendik, güldük. Evet, şimdi hatırladım. İlk karşılaştığımız yer Bodrum olacak sanıyorum, bana Reşadiye’de ’Sen Bodrum’da bir kadına aşık oldun, onunla neredeyse evleniyordun..’ dedi. Çok şaşırdım, üstüne basa basa bana yakıştırdığı kadını öğrenmeye çalıştım. Tarif ede ede öğrendim, en samimi bayan arkadaşımı bana tarif ediyordu. Yanlış düşündüğünü, o bayanın benim samimi bir şair arkadaşım olduğunu söyledim. Çünkü bu piyasada bazen yanlış anlatımlar ağızdan ağıza dolaşabiliyor, her neyse. Reşadiye’den hep beraber Tokat’a geldik. Tokat Kalesi’ni gören bir kıraathane’nin önünde çay söyleyip içtik, öğle güzel vakit geçirdik ki. Daha sonra ben Ünal Kar’la Tokat’ın değişik fotoğraflarını çekmek için ayrıldım, 1-2 saat sonra Tokat Öğretmen Evi’nde akşam yemeği yedik. Meğerse o Ali Baş (Ozan Sezini) ile son yediğimiz yemek ve son görüşmemiz imiş.
1 Haziran 2011 Çarşamba günü, sabah saatlerinde ve 07.00 sıralarında vefat ettiğini öğrendim. Şairlerin toplandığı Hunat Oteli’nin 20 metre önünde bulunan Hunat Camii’nden, ikindi namazına müteakip kaldırılacaktı. Hemen haberi ikindi namazından önce yaklaşık 200.000 kişiye duyurdum, bu güler yüzlü ozanımızı ve her zaman ki mütevazi halini ömrüm boyunca unutmayacağım. Onun her hali bana dünyanın fani olduğunu ve kalp kırmanın gereksiz olduğunu öğretmiştir, Allah rahmet eylesin ve yattığı yer nur olsun...
NOT.FOTOĞRAFTA SOLDAN SAĞA;TOKAT’LI ŞAİR MUSTAFA EROL KERİMOĞLU, KAYSERİ HALK OZANLARI DERNEĞİ BAŞKANI-ŞAİR ALİ BAŞ (OZAN SEZİNİ) VE AYDIN’LI GAZETECİ-YAZAR-ŞAİR KERİM ÖZBEKLER;3 NİSAN 2011 TARİHİNDE TOKAT KALESİ ÖNÜNDE ÇAY İÇİP SOHBET EDERLERKEN BİRLİKTE GÖRÜLÜYORLAR.(FOTO.ŞAİR ÜNAL KAR-TOKAT)