5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2124
Okunma

Günahların yıkanıpta kentlerin avuçlarına asıldığı toprak aralıklarının gece yokuşudur
incinen yanının ay göğsünde yansıması
ve siyah bir leke düşer yaşantına
ve ya yaşantılara nerden anlatmalıyım sana çocukluğun mahsum kırılgan hislerini,
nerden tutulur elleri yaşanılamayan çocukluğun bilmiyorum,
aslında çocuk ta aslı olmayan kentin soluk aralarında doğdu,
keşkeler ekti sade öz güven eksikti siyah gözlerinde
,ünüformalı her kıyafete ön ilikler, tuvaletinin geldiğini geldiği yere saklardı,
çocuk siyah gözlüydü,geceler gibi kara bir kuytu olurdu korkunca ne vakit aralıksız kar yağsa kente önce çocuk üşürdü sonra don tutardı sokaktaki sarımtırak ışıklar,çocuk susardı kent ağlayışlarına kapılırdı yağmurların.öyle bir yerden kırıldı ki hayat çocuk bir daha büyüyemedi haklımıy dı çocuk bu soru hala zihin yollarında dile düşmeyen cümlenin ardını saklanıyor,kim bilir siyah gözlü çocuğun gözlerinden korkuyordur ve ya yıkanmayan günahların bedelinden.
şimdi kısık bir sesle seslensem doğarmı çoçuk bir daha bilmiyorum...
(şimo)sinan şeker