- 477 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Silindir Geçti Üzerimizden 2
Bu bir 12 Eylül Romanıdır. Farklı bir tarzda, şiire yakın bir dille yazılmış.
Üzerinden 12 Eylül silindiri geçtiği halde, bugüne kadar susmuş konuşmamış her bireyin yaşadıkları bir eksikliktir, diye düşünüyorum. Anlatılmalı,tamamlanmalı, bilinmeli, unutulmamalı!
Çoğumuz, uzun yazıları okumaktan haz almayız, bu bir gerçek ne yazık ki.
Her gün kısa bir bölümünü yayınlayacağım bu romanın, alt alta şiir görünümünde dizili olması, insanda uzun bir yazıymış hissi uyandırsa da, okurken çok az zamanınızı alacağını, çok çabuk biteceğini hatırlatmak istiyorum. Okuyunca siz de göreceksiniz bunu. İYİ OKUMALAR, değerli arkadaşlarım.
Elbette sen istemezdin
dört dağ arasında
tanrının bile uzağında olan
bu köyde doğmak
ve tifoya
ve kuşpalazına
ve vereme karşı
inadına yaşamak.
Bir kış gecesi
dağın, taşın
derenin tepenin
gökyüzünün bile beyazlarla örtüldüğü
o soğuk beyaz gecede
annenin kucağında
inanılmaz yüksek ateşle
havale geçirdin de
“cin çarpmış Seyidimi” dedi annen
hocaya götürdüler hemen
annene göre
hocanın sayesinde
geçirdiğin yüz felci
biraz düzeldi de
izi kaldı yine de
ağzının sağ yerinde…
bir sen değil,
orada
o köyde
herkesin hatırası kar ile ilgilidir
tanrının bile unuttuğu o köy
yedi ay boyunca
karla örtülüdür
ve bu uzun kış gecelerinin dili
türküdür
manidir
öyküdür
ve bu uzun kış gecelerinin birlikteliği
sevgidir
sevgidir
sevgidir…
Ve o kar tutsağı insanları koruyucusu
evliyalar ve pirlerdir
ve de adına kurbanlar kesilen
taştan
ağaçtan
su’dan ziyaretlerdir.
Hayber Kalası Cengi
her gece okunurdu o evde
bir de
Kerem ile Aslı
ve de
Buyruk ve Hüsniye…
Soğuk ve uzun kış gecelerinde
en sıcak evlerden birinde
yaşlı
bilge bir ninenin dilinde
Munzur gibi
Karasu gibi
Fırat gibi
akardı gönüllere Arzu ile Kamber’in inanılmaz sevdaları.
Masallardan duyardın başka diyarların varlığını.
Oradaki insanların mutluluğu
karıştırırdı minik aklını
Oralarda kar yağmaz mıydı?
Neden
soğuktan
açlıktan
donup ölmekten
ve de yoksulluktan
söz edilmezdi?
Sonra verem
sonra tifo
sonra kuşpalazı
Sadece burada mı alırdı çocukların canını?
Bunlar sadece burada mı yaşanıyordu?
Sadece bu köyde mi
cinler
çocukları çarpıyordu?
Birbirinden uzak
sadece on beş evden
ve altmış beş kişiden oluşan
Bu köyde
televizyon
radyo
gazete
kitap
öğretmen
okul yoktu
On beş evden
ve altmış beş kişiden oluşan
bu köyde
bakkal
oyuncak
gazoz
bisiklet
dönme dolap yoktu.
Bu köyde
gün doğmadan kalkıp çalışan
gün batınca uyuyan
sonra yine çalışan
yine çalışan
anneler
babalar vardı.
Bu köyün en bilginleri
askerliğini yapmış olanlardı
bir tek onlar biliyorlardı
şu dağların arkasında
nice köylerin
nice kasabaların
nice şehirlerin olduğunu.
Ve onlar anlatmıştı
senin tanımadığın
binemediğin
göremediğin
makineyı
treni
arabayı
vapuru
uçağı da biliyorlardı
bir de denizi.
Ama onların da bilmediği ne çok şey vardı!
ve senin öğrenmek istediğin ne çok şey vardı!
daha o zamandan farklıydın
dört dağ arasında
unutulmuş bu köyde
farklı olmakta da haklıydın.
Akranlarınla oynamaz
hep büyüklere takılırdın
ağabeylere, amcalara
ille de askerliğini yapmışlara…
Ne olduğunu biliyordun trenin
oysa görmemiştin
henüz binmemiştin.
Sizin oralarda
genelde
kızlar serpilip gelişende
ya yan tarafınızdaki komşuya
veya karşı yamaçtaki evlerden birine
gelin giderdi.
Başka yerin
başka köyün
başka erin
varlığı bilinmezdi.
Onların dünyası
bu on beş evden ibaretti.
Ablan Gülten
on sekizine geldiğinde
ve nasıl olduysa
başka
uzak bir köye
gelin gittiğinde
yaşamın değişecekti
senin de
Sekiz yaşına geldiğinde
ablanın yanına bıraktılar
seni okullu yaptılar
artık soracağın her sorunun
yanıtını verebilecek
bir öğretmenin vardı
ve öğrendikçe anladın ki
bu dünya çok dardı.
Beş yılın sonunda öğretmenin
“bu çocuk okumalı” dedi
ve bu fikrini balcı babana söyledi.
“bal satar
balım yoksa ceketimi satar
yine de okuturum oğlumu” dedi balcı baban.
ve balı satmaya götürdüğü
sana leblebi, bisküvi, akide şekeri getirdiği
kasabadan
kalacak bir yer ayarladı.
bu kez seni,
kasabaya uğurladı.
Çok geçmeden
dünyanın küçük olmadığını
on beş ev ve altmış beş kişiden oluşmadığını anladın.
Ders kitaplarının dışında
ilk kez farklı kitapları tanıdın.
Öğretmenin,
kısa tatilde okuman için
iki kitap seçmişti
okumanı istemişti
Kısa tatilde
okumanın ötesinde
ömründe ilk kez tanıştığın
bu kitapları
ezberlemiş
yutmuş
adeta hatim etmiştin.
İşte o kitaplar, senin hayatında
bir dönüm noktası oldu.
Bu dünyanın dışında
bir de kitapların dünyasını tanıdın
ve yep yeni ufuklara yelken açtın
Yakup Kadri’nin Yaban’ıyla
ve de Reşat Nuri’nin Çalıkuşu’yla…
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.