Aşk Bulur
1.BÖLÜM
-Saat bu sefer gerçekten sekiz buçuk.
Evet.Annelerin bitmek bilmeyen saat oyunları.Her seferinde içeriden bir ses ’Ne sekiz buçuk mu! ’ diye bağırsa da oyun olduğunu anlamak çok da uzun sürmüyor.Yataktan sarkan biri çoraplı,diğeri çıplak iki ayak.Yatakla arasında dramatik bir ayrılık sahnesi peyda oluyordu Nihal’in.Nihayet kalktı.Salına salına lavobaya giderken mutfakta kahvaltıyla uğraşan annesine yakındı kapıya kafasını dayayıp:
-Keşke saatler her gece geriye alınsa.
Annesi kısık kısık güldü.
-Hadi hadi şaşkın .Yürü lavobaya .Bu sefer karışmam geç kalsan da atlar dolmuşa gidersin.
Bu gerçek çok canını yakmış olmalı ki yüzüne acı bir gülümseme takınıp lavobaya doğru yol aldı.
***
Evet dolmuşlar.
Hakkaten çok dolmuşlar..
Kapı açıldığı anda 19 yaşında bir genç kız olarak girdiği dolmuştan yaşlanarak çıkacakmış kadar büyüttü gözünde kalabalığı.Kulaklığı takıp,yüzümü de cama döndüm mü tamamdır.diye düşündü biraz seslice.Kılpayı yetiştiği dersin olduğu stüdyoda güçlükle yer buldu.
***
-Hey,hey,hey nereye?
-Yemeğe gidiyoruz.Gelsene.
-’Yo,O kadar aç değilim.Okulun karşısındaki kafede takılsak mı biraz? Orda bir şeyler atıştırsanız?’dedi Nihal.
-Yani hakkaten sen de bi alemsin Nihal.Saat kaç oldu.Nasıl acıkmassın yahu.Orada doğru dürüst birşey yok ki be kuzum.Sen gidiver.Biz yemeği yiyip çaya geliriz artık.
-E peki.
Yanlarından ayrıldı.İşte kitap cenneti olan bu kafeteryaya bayılıyordu bu kız.Asma katı ve duvarlarda bir sürü gömme kitaplıklar içinde millllyonlarca kitap...
Kafe sahibi göz kırparak;
-Çok iyi birşey geldi bana.İyi bir müşterisi olursa,on numara kitap.Kitapçılarda bulunmayan bir eser.Yurtdışından. diye yokladı Nihal’i.
-Kitabımı hemen alayım Tufan abicim. dedi munzurca elini uzatıp bekleyerek.
Tufan Abisinin eline tutuşturduğu kitapla asma katı çıktı.Her zamanki köşesine oturup,derin bir merakla şu ’on numara’ kitabı keşfe çıktı.Önünde soğuyan dopdolu bir fincan çayla öyylece oturuverdiği koltuğunda gözleri faltaşı gibi açılmış bu harika gerilim kitabındaki katilin nefesini böğründe hissetti.Ve bamm..
İlk kurban sanki oracıkta,gözünün önünde kesilivermiş gibi masaya dayanıp;
-Aman Allah’ım... diye haykırdı üzgünce.
Birkaç saniye öylece omzu üzerinde kaldı başı.Kaldırdığında kafeteryaya şöyle bir göz atarken,kendisine dikilmiş bir çift gözle karşılaştı.Bozuntuya vermeden,kitabın sayfasını çevirirmiş gibi yaptı.Bir kere daha baktı.Evet hala bakıyordu.Fazla ilgilenmeden arkasını döndü kitaba devam etmeye koyulacaktı ki...?
-Bir hayli korkunç galiba.Sizi izlerken bile korktum.
Yavaş ve aheste bi hareketle sadece başını çevirdi yaslandığı masadan, rahatını bozmadan .
-Ya! Evet..Baya bir korkunç.dedi gözlerini devirerek.Bu gereksiz dialogdan bir an önce kurtulmak istercesine tekrar çevirdi kafasını.
-Nerden aldınız o kitabı.Ben göremedim buralarda.??
Haydaa.!Kitabı kapattı .Sakince bu sefer tüm vucüduyla dönerek;
-Tufan abi verdi. dedi.Belli ki maceranın tam ortasında geliveren bu yaşlı nineden memnun olmamıştı.Tabii ki de yaşlı bir nine değildi ama en azından o kadar çok konuşuyordu.
-Tufan abiye söyleyeyim de bana da ısmarlasın canım.Madem o denli harika bir kitap.
-Bu kitap yurtdışından.Kitapçılarda satılmıyor.Çok üzgünüm .diyiverdi sinir bozucu bir ses tonuyla.
-Keyfinizi bölmekle hayatımın hatasını yaptığımı hissettiriyorsunuz. dedi oğlan.
Belki hayatının hatası değildi ama biraz daha konuşursa neden olmasın?
Çantasını aldı Nihal.Hiçbir tepki vermeden çıkıp gitti.
Yine test etmişti.Evet çok konuşan insanlara tahammülü yoktu.
***
Evde içi içine sığmıyordu kitapkurdunun.Neden Tufan abiden izin alıp eve getirmemişti ki sanki.Geç saate kadar proje çizdi kahve eşliğinde.Arada bir evde gezinip ordan burdan birşeyler atıştırıyordu.
-Nihal şu dolabı açıp karşısında durma.Birşey alacaksan al sonra kapat.
diye çıkıştı annesi.Haksız mıydı ?Hayır.Heralde en az bir 10 kez açmış olmalıydı.
***
Ders iyi gitmişti.Yeni çizdiği projenin de beğenilmesiyle keyfi yerine gelmişti.Kitabı düşünüyordu.Acaba zavallı kadın samanlıktan kurtulabilecek miydi?Ya o minicik çocukcağız.Elinde fenerle bir başına kapkaranlık ormanda katille..
-Huuuuu! Kime diyorum ben.Dünyadan Nihal’e.
-He..Noldu..Ne var.?
-Nihal.Hasta mısın lan.Sabahtan beri sesleniyorum.Ne oldu bir şey mi oldu?
-Of Beyza ne çok soru sordun .Yok birşey.Dalmışım işte.
-Aman iyi be.Yemeğe gidiyoruz muşmula.
-Ay yok ben gelmiyorum siz gidin.
-Niye yahu?
Beyza’nın sözü havada kaldı.Nihal çoktan ayrılmıştı ordan.Doğru kafeye yürümeye başladı.Asma katı yine çıktı.Acaba bu asma katı en çok kim çıkıyor? diye saçma bir düşünceyle kitabı koyduğu rafa yöneldi.
Eveeeet bakalım kitabımız neredeymiş...
Neredeymiş?
Nerede yahu?
Büyük bir manevrayla kitaplıktan sıyrılmasıyla karşısında çenesi düşük şeyi görmesi bir oldu.Keşke sadece onu görseydi.Elindeki kitaba gözünü dikti.Gözleriyle kitabı copy+paste etmeye çalıştı .I-ıh olmuyor.
O kitaptan sadece bir tane vardı.Sinirini büyük bir ustalıkla bastırarak gülümsedi.
-Ne büyük tesadüf.Ne okuyorsunuz. dedi .
Oğlan suratına bakmaya lutfetmeden,kaşları havada uzakta tuttuğu kitabı okuyormuş gibi;
-Karanlık Fotoğraf.Hani ya şu kitapçılarda ve de bu kitaplıkta ve de hiçbir kitaplıkta olmayan muhteşem gerilim kitabı.
Cümleyi bitirmesini büyük bir sabırla bekledikten sonra gözünün içine bakarak;
-O kitabı dün benim okuduğumdan da haberdar olmanıza rağmen başlamanız pek de hoş.
-Aa evet çok haklısınız.Kitabı siz okuyordunuz değil mi ?
-Eev...
-E buyrun birlikte okuyalım sakıncası yoksa.
-Sakıncası varsa?
-E o zaman siz de başka kitap alıverirsiniz olur biter.
Ormanda mahsur kalan çocuğun hayatı onun elindeymiş gibi fedai bir tavırla öne atıldı.
-Olur birlikte okuyalım.Ama ben baya ilerledim.Sizi bekleyemem onu bilin hani.
-Tabi tabi hiç mahsuru yok bakalım nerde kalmışsınız.
-Iımmm.Sayfa 121.Siz neredeydiniz?
-Ben 130dayım ama sorun değil ben sizi bekleyebilirim.
-Hah işte şimdi tam şahane oldu.
-Efendim.Bir şey mi dediniz.?
-Yo.evet.yani hayır .birşey demedim.
Kitabın 121. sayfasını açarken Nihal neden ve nasıl bu duruma gelebildiğini anlamaya çalışıyordu durumların.Sayfayı bulduğunda nefes kesen maceraya dönmeyi çok denedi ama tam yanında oturan ve kendisini seyreden şu çocuk ona garip hissettiriyor,Kendisini koskoca bir kalabalık önünde tiyatro icra eden aktrist gibi görmesine sebep oluyordu.Hiç üzerinden ayrılmayan bu bakış ile 125.sayfaya kadar güçbela geldi.Fakat ne okuduğundan ne birşey anlamış,ne ormandaki çocuğun akıbetine nail olabilmişti.Sakin ve yetişkin bir tavırla kitabı kapattı.Yemyeşil gözlerini dikerek;
-Niye öyle bakıyorsunuz?Sayenizde şu okuduğum dört sayfadan zerre kadar bir şey anlamadım.
-Adınız nedir?
-Bana baksana sen.Sen benle dalga mı geçiyorsun?
-Haddim değil.Sadece sizi merak ediyorum.
-!Öyle mi?Harikulade..!
derken bir de kahkaha patlattı.Birden ciddileşiverdi.
-Kitabınız da sizin olsun beyefendi.Lüzumu yok.Ben başka bir tane okurum. deyip asma katın merdivenlerine yöneldi.Hızlı hızlı inmeye başladı.Arkasından muzipçe gülen bu ukala çocuğun karşısında yanakları al al olmuş,tepesi atmıştı.Evin kapısını açarken hala söyleniyordu:
-Neymiş efendim.Hanımevladımız bizi merak ediyormuşş..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.