- 2612 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
İLİŞKİLER
Bir birliktelikte, hele hele evlilikte, bir taraf diğerini doyuramıyorsa, doyumsuz tarafın negatif ya da pozitif tarafı açığa çıkar.
Paranoyak, şizofren, kumarbaz, alkolik, madde bağımlısı, insan avcısı...
Şair/e, yazar, bestekâr, ressam, heykeltıraş, araştırmacı, vb.
İlki (ki; çoğu kez terk edilen taraftır,) ya bela olur, ya bela bulur.
İkinciler, içlerindeki duygusallığın suyuyla yaratıcı yanlarını sularlar ve dışarıdan duygularını sulayacak birisinin de gelmesini beklerler.
Medenî kanunumuzdaki son yapılanmayla ve birlikte i-nternetin toplumumuza girmesiyle boşanmalar ve yanlışlıklar artmıştır.
Günümüz toplumunda insanların birbirlerine olan güveni hemen hemen kalmamıştır. Bilhassa aynı yörede yaşayan, ortak tanıdıkları olan bireyler üzerinde toplum baskısı vardır ya da bireyler o baskının var olduğunu düşünerek yaşarlar.
Bunların sağlıklı ilişkileri zordur; huzur ve mutluluktan çok huzursuzluk verir; yanlış davranışlara yol açar. Toplum baskısı yanında bireysel baskılar da söz konusudur.
Ne var ki kendisine göre çeşitli sebeplerden dolayı ayağındaki dar ayakkabıyı çıkaramayan kadın ya erkek buna cesaret edememektedir, o dar ayakkabıyla yürümeye çalışırken bu sakar yürüyüşün çocuklarında evlilikle ilgili yanlış düşüncelere sebep olacağını düşünmemektedir. Çocuklar, “Evlilik denilen müessese buysa…” diye düşüneceklerdir ve sanırım çoğu evlenmeye cesaret edemeyeceklerdir.
Dar ayakkabıyla yürümeye çalışanlar, arayış içerisinde olacak, dar ayakkabısını kısa da olsa bir zaman için çıkarmayı düşünecekler, fırsat doğarsa da çıkaracaklardır. ALDATMA denilen bizdeki bu kavram üzerine Batılı fazla düşünme gereği duymamaktadır. Biz, ahlahî değerlerimizden dolayı bu tür davranışları hep yargılarız. Bu yargılamada ne kadar samimiyiz, tartışılır.
Günümüz gençliğindeki ikili ilişkilerin bu denli serbest olması, daldan dala atlamaları özgürlüğün tadını çıkarmak değil, yarınlarına sağlıksız bir ruhun temellerini atıyor olmalarıdır.
Şimdi tutkulu bir ilişki yaratan terk edilen, cinayet işleyebilmekte, havaî tipler ise tüm değerleri yitmiş kişi olarak görülmektedir. Havaî tipler kendi arkadaş topluluğunda güvenilmez, ’stepne’ durumundadır; asla ciddiye alınmazlar. Toplumları içerisinde özgür, çağdaş(!) davranışları kendilerini yalnızlığa mahkûm etmiştir.
Sık sık partner değiştir/ebil/enler, olası evliliklerinde, ‘ben birçok partner değiştirdim; ya bu da değiştirdiyse…’ şüphesiyle yaşayacak, asla eşine güvenmeyecektir. Mutluluk ararken mutsuzluğun batağına düşmüştür. Dolayısıyla karşı taraf da hüsrana uğrayacaktır.
Batılılar’da erken yaşlarda birlikte yaşama vardır. Birliktelikler uzun süreli olursa ve çocuk yapılmaya karar verildi de çocuklar doğup, bazen on-oniki yaşlarına geldi mi isterlerse evlilik kararı alırlar.
Birbirlerine hep güvensizdirler. Yalnız kalma korkusu birisinin diğerine hep özveride bulunmasını gerektirir. Kıskançlık söz konusu olduğunda bir taraf o evliliği bitirir. Sanıldığı gibi kıskançlık Batılılar’da da vardır.
Ne var ki;
Benim gözlemlediğim üç ülkedeki insanların günlük telaşları çoktur.
- İşe zamanında gidecektir.
- Tüm yasalara uymak zorunda olduğunu bilir; şartlanmıştır.
- Faturalar zamanında ödenecektir.
- …vs.
Onlar için mutluluk, işi-aşı(makarna-sosis-patates) olması, bir kafeteryada kahve içip, pasta yemek ya da kuaföre gidebilecek parası olmasıdır. Güneşin bol olduğu bir ülkede bir hafta tatil yapmak, cennette yaşamaktır.
Kısacası hayat şartlarının zorluğu kıskanmaya zaman ayırmaya fırsat vermez.
Geniş kapsamlı bu konu üzerinde yazılmış ve yazılacak çok şey var. Burada noktalarken şunu söyleyeyim:
Batılılar, Türk Aile Yapısı’na hayrandırlar.
Yüksel ÖNAÇAN
YORUMLAR
Saygıdeğer Yüksel bey,
Yazınızı beğendim akıcı ve özet bir tahlil.Branşınızı bilmiyorum ama aile yapısının tahlili yerinde olmuş,Önerimiz işe cinsellikle bakan bazılarına karşı ,
resim bence konuyla özleşmiş.
Necip l Milletimizin o mükemmel aile yapısının özelliklerini Türk-İslam ahlakı ve çekirdek aile töresi de kısaca işlenmiş olsaydı parçalanmış aile yapısının düzelmesine katkısı sağlanırdı diye düşündüm...Haksızmıyım?
Son zamanlarda çıkan cep telefonları ile internetteki eş aldatmaları ile gerek bizim gerekse dünya ülkelerine bakış açınızı da bundan sonraki yazılarınızda ,
Yeşilay il temsilcisi ve emekli bir öğretmen olarak rica ediyor saygılar ve sevgilerimizi sunuyorum kapadokyadan...
Yükselenyıldız
Kokuşması için çaba harcayanlara karşı Türk Aile Yapısı'nı koruyucu önlemler alınmaya çalışılsa bile aile yapısında çürük yan olan kompleksli içimizden birileri meydanlara dökülüyor çağdaşlık adına.
GÖÇ romanımın 1.cildinde işlemeye çalıştım ama diğer ciltleri yazacak kadar sağlığım yerinde değil. Oysa ilk cilt baskıya girdiğinde 5.cilde kadar yazmayı hedeflemiştim.
Nasip.
İlginiz için teşekkür eder, saygı öncelikli sevgilerimi gönderirim.
Yükselenyıldız
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=60582
Yükselenyıldız
Sanırım sizin aklınız sadece uçkurunuzda olmalı. Yoksa fotoğraf sizde öncelikle böyle bir cinsellik çağdışdırmazdı.
Saygılar.
Yükselenyıldız
İnsanlık ve ilişkilerin geldiği noktayı iyi dile getirmişsiniz. Ancak en sonda özellikle belirtiğiniz
'' Batılılar, Türk Aile Yapısı’na hayrandırlar. '' şeklindeki cümlenizi yazı içeriği ile bağdaştıramadım. :) Türk aile yapısı ve ilişkilerin ulaştığı nokta ortada iken nasılhâlâ hayranlık duyulabilir. kötünün iyisi şeklinde mi düşünelim bunu?
Mşrf tarafından 5/31/2011 2:44:33 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yükselenyıldız
Mşrf
Yükselenyıldız
Yazımda da belirttiğim gi bi konu çook uzun.
Ben, Türk Aile Yapısı'nın bozulmadığını iddia etmiyorum. Bozulan şey onarılabilir. Ama kokuşmuş şeyin geri dönüşümü sanırım mümkün değil. Kokuşmayı önlemek için yapılan basit girişimler bile öylesine tepki alıyor ki bazı sözde çağdaş, aydın kesimlerce, bu bile ne denli bozulduğunun göstergesidir.
Saygı öncelikli sevgiler.
Yükselenyıldız
http://www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=60582
yazılmıştı.
Yükselenyıldız
O, adını bilmediği erkeğin kollarında aynı gece ölüyor.
Ertesi gün koca gelip, çocuğunun annesi için(belki de çok sevdiği, eş bildiği bayan için) gözyaşı döküyor.
Ulusal gazetelerin birisindeki bir köşe yazarı:
"Su testisi su yolunda kırılır," diye, konuyla ilgili yazısını noktalayınca PEK ÇOK KÖŞE YAZARI bu yazara öyle bir saldırdı ki...
Ve o saatte eş ve çocuğunun yanında olması gereken anne(!), şu an bile basında pozitif olarak yer alıyor.
Ve bazıları:
Diana ile özleştirebiliyor.
Gizli,saklı hiç bir şey kalmamalı. Özellikle cinsellik tabu olmamlı,toplumumuzda. Aksi takdirde hezeyanlara neden olabilir...
Anlamlı bir yazıydı...Resim de "cuk" oturmuş...
Selamlar.
Yükselenyıldız
İlginize teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.