- 908 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SİMAV DEPREMİ…
Bu gün günlerden Pazar 29.Mayıs 2011,tamda İstanbul’un Fethinin Yıldönümü; Millet Partisi adına oradaki dostlarımıza ve vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletmek üzere Kütahya Millet vekili adaylarından Mehmet Kiraz ve Halil Özcan Beyler ile Kütahya’mızın Simav ilçesine gittik.
Simav’da yine milletvekili adayları Davut Erdoğmuş ve Bayram Örnek Beylerle buluşup, bütün Simav’ı karış, karış gezip vatandaşlarımız ile görüşüp halleştik. Her önümüze gelen Simavlı kardeşimize kadın erkek ayırmadan geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Sorulmadığı takdirde sadece geçmiş olsun dileklerimizi iletip vatandaşlarımızı dinledik. Acılarını ve eksiklerini anlamaya çalıştık.
Sevindirici olan ise insanlarımızda olanları tam bir tevekkül ile karşılamış olmaları idi. Kime sorsak, kimin hatırını sorsak bütün kardeşlerimiz “Çok şükür ölümüz yok, cana gelen mala gelsin.” Cevabı ile bizleri sevindirdiler.
25 bin nüfuslu Simav ilçesinde, Beyce beldesinde ve yakın köylerde evde kalan insanımız hemen hemen hiç yok gibi! Kızılay tarafından çadır kentler kurulmuş ve bu çadır kentler, aş evinden tutun, hastanelerine kadar bütün aksamı ile tam teferruatlı faaliyete geçmiş.”Çay kur” gezici bir çayhane kurmuş ve isteyen bütün vatandaşlarımız buradan faydalanabiliyor.
Şehrin içinde kurulan çadır kentlerin dışında mahalle aralarında ve yol kenarlarında çadırlar kurulmuş, fakat bu çadırları yıkıntılardan koruyacak her hangi bir engel yok gibi. Çünkü Her hangi bir binanın yıkılması halende oldukça geniş bir alana yayılıp çevreye zarar vermesi oldukça muhtemel bir durum.
Şehrin tehlike arz eden binalarının çevresine 1-2 kişilik polisler nöbet bekliyor vatandaşların bu binalara yaklaşmasını önlemek için, fakat şehrin her tarafına polis yerleştirme imkânı olmadığı içinde şehrin muhtelif yerlerine dağılmış ve yıkılmak için birazcık güçlü bir sarsıntı bekleyen ve günde asgari 60-65 küçük çaplı deprem olan şehirde tehlike arz eden binlerce bina var.
Acı olan ise şehrin sokaklarında insanlar kendi imkânları ile evlerini boşatmaya çalışıyorlar ve her hangi bir tedbirde alınmamış görünmüyor. Ne Belediye zabıtası nede çevik kuvvet dışında ara sokaklarda her hangi bir inzibati kuvvet…
Şehir Birinci derecede deprem bölgesi olmasına rağmen de 7-8 katlı binalar çoğunlukta ve bu binaların pek çoğu oturulamaz durumda. Binaların dışına bakıyorsunuz küçük çatlaklar var gibi görünüyor ama içinden baktığınızda içerde bir felaketin yaşandığını ve oturulduğu takdirde da yaşanacağını bizzat müşahede ediyorsunuz.
Deprem tehlikesi büyük oranda ortadan kalktığında ise insanlar girecek ev bulamayacaklar. Evlerini ikametgâhlarını kaybeden insanlarımız ise imkanları yoksa eğer ya şehri terk edecekler veya sokakta kalacaklar.
İnsanlar gördüm evlerinin karşısına oturmuş melül mahzun bakıyorlar. Yıllarca emek verip yaptırdıkları evlerinin ellerinin arasından kayıp gitmesini seyrediyorlar. Pek çoğu yaşı ilerlemiş ve bir ayağı kıyıda bir ayağı kuyuda insanlar. Acaba gözlerinin önünden neler gelip geçiyor film şeridi gibi.
Belki de yarın çadırları ellerinden gittiğinde ne yapacaklarını ve nereye yerleşeceklerini düşünüyorlar. Çaresizliklerine yanıyorlar.
Evet, Camilerin minareleri yıkılmış veya halk tarafından yıkılma tehlikesine karşı yıkılmış. Çadırlar insanların üzerinde namaz kılmaya çalışıyorlar, tabi ki, şükretmek gerekiyor, ancak bu insanlar çadırların içinde yağmurun yaşın altında kalmak da umurlarında değil ama ya yarın… Yarın ne olacak? Hep çadırlarda mı kalacaklar?
Devlet bir an önce olaya el atmalı ve insanların mağduriyetlerini gidermeli ve gidermek için acele etmeli. Depremde üç insanın vefatı ve başkaca insanın ölmemiş olması insanların bir an önce kalıcı yerlere yerleşmelerine mani olmamalı böyle olursa bu insanları cezalandırmak olur. Başka değil…
Bizden söylemesi…
Mustafa Göktekin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.