- 1335 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEFTER YAPRAKLARINI YIRTIYORUM
Gecemi değil de sabahı hatırlıyorum.( Gece zaten hiç uyumamıştım ) Heyecan mı desem klasik terimlerle mi anlatsam ilk okul günümü bilemiyorum.
Ama kabul etmeyelim ki hayatımın en farklı günüydü.Önceden yapılmış uzun bir alışveriş,saçlarımın kuaförde kesilmesi ve tam bir öğrenci gibi toplanması,ilk kalemim,ilk silgim....Şimdi o duyguları ve o ilk okul günün kokusunu nerde bulurum merak ediyorum.
Çantam benden büyüktü ve beni öylesine geri çekiyordu ki kış bile olsa sınıfa girene kadar kan ter içinde kalıyordum.İlk böyle başladım kitap hammallığına.Keşke her hammallık böyle olsa.
Elimde bir çiçek;öğretmenimi arıyorum.Nasıl vereceğimi de bilmiyorum bu çiçeği.Tutuşturdu annem elime bir buket, ara öğretmeni bakalım.Annem arkamda, sanki ilk bisiklet öğrenirken bisikletin arkasından ittiği andaki güveni veriyor bana."Buyrun" mu desem,"Bu size" mi desem?Görmem için gözlerimin önüne inmiş bir el.Annemin eli...Öğretmenimi gösteriyor bana çiçeği vermem için.Çok merak ediyorsunuz değil mi çiçeği verirken ne dediğimi.Hiç bir şey..O anda sadece "öğretmenin senin ikinci annendir"diyen komuşularımızın bu sözüne karşılık annemin kıskanacağını düşündüm.Saçma ama böyle düşündüm.İşte ilk öğretmenimin ilk gülüşü.Yine annem ellerimi tuttu ve çiçeği kibarca birkaç söz eşliğinde öğretmenime verdi. Ben yere bakıyordum;beni öpen sıcak dudaklarla irkildim ve başımı yukarı kaldırıp önce beni öpen öğretmenime sonra anneme sonra da etrafa baktım.
Ağlayan çocuklara güldüm usulca."Bebekleeeerrr" dedim içimden.Tekrar arkamı döndüm,annemi aradım;o yoktu.Gözlerimin önünden silinmiş elini arıyorum.Dalga geçtiklerimin durumuna düşmemek için kendimi tuttum ve ağlamadım.İşte ilk öğrendiğim şey;ağlamamak.( Tam öğrenemedim malesef )
Birkaç hafta sonra dosyam yatay,dikey çizgilerle doldu taştı.Defterlerim de öyle.Kalemimin ucunu günde iki defa açmaya başladım. "Emel eve gel" Ali ata bak" ilk cümleler oldu defterimde.Birkaç ay sonra da sınıfta coşku ve alkışlarla yakamda kırmızı kurdale gördüm.Onu hala saklarım.Eee kolay başarı değil.Okumayı sökmüştüm. 2.sınıfın sonlarında hecelemiyordum artık.Hızlı yazmaya da başlamıştım.
5.sınıfı güzel bir yıl sonu partisiyle bitirdim.( Ben Gülben Ergen’in "Kim Ne Derse Desin" adlı parçasını playback yapmıştım )Orta okul da aynı tip bir partiyle bitti.Ama bu partiden önceki törende filama teslim ederken bayrağımızı sonsuza denk koruyacağımızı belirten yemini ben etmiştim.
Şimdi lisede 3.yılım.Önce ağır bir ingilizceyle geçen hazırlık,sonra ağır bir matematikli 1.sınıf şimdi de ağır edebiyatlı,coğrafyalı lise 2.sınıftayım.Önümüzdeki yıl olacak yıl sonu partisini değil, öğrenci seçme ve yerleştirme sınavını düşünüyorum,ailemi düşünüyorum,geleceğimi,ayakta nasıl duracağımı düşünüyorum.Hayat üzerime yavaş yavaş ağırlığını koymaya başladı,hissediyorum bunu.Benim daha şişman olmam lazım ve bunun için de çok yemek yemem gerek.Yemeğimi hmmm.....25 lik testler oluşturuyor.( matematik,fizik,kimya..)Bazen ben onları değil onlar beni yiyor.
11 yıl öncesi hedeflerim ve hayalerimle şimdiki hedeflerim ve hayallerim o kadar farklı ki..11 yıl önce okula gideceğim sabahlar sevinç içinde uyanırdım.Çıkışta da dersimi yapar daha sonra da dışarıda rahat rahat oyun oynardım.Şimdi her sabah işkenceyle uyanıyorum.Stresten çıkmış sivilcelerimi yolarken dışarıya çıkacağım zamanı belirlemeye çalışıyorum,belirleyemiyorum.
Basamakları çıkacak merdiven arıyorum.Bir de o merdivenden aşağıya düşmemek sorunu var.Hayatta son nokta sadece ölümdür.Onun bile sonrası varken kim bana sabit bir düzende yaşayacağımı söyleyebilir?Yeri gelecek çok zengin olacağım yeri gelecek belki aç kalacağım.Ama bunların sonucunda tecrübe kazanacağım.Fakat tecrübe ne yazık ki kitaplarda öğretilmiyor.
Şimdi okuldan sıkılmış öğrencilerin arasında (ki bu öğrencilerin içine ben de giriyorum ) günümü bitirmeye çalışırken daha da daha da çok çalışmam gerektiğini düşünüyorum.Sonucunda bir şey elde edememek düşüncesi bana "Dur" diyor.Üniversiteyi bitirmiş boyacı,garson,temizlikçi görünce soğuyorum okul koridorlarından.Kesinlikle küçümsemiyorum onları ama üniversite diplomasının karşılığı bu olmamalı.Hatta o diplomayı alacak üniversite bile bulamıyoruz.Çalışan da kazanamıyor artık,kazanan da iyi bir dereceyle veya iyi bir üniversiteyi bitirmemişse iş bulamıyor.Dalgalı bir sistemde boğuluyoruz.Ne bir kayık ne bir kürek var.
Satırlarımı dolduran ilk cümlelerimi hatırlıyorum da ne kadar mutlu oluyordum onları yazarken.Şimdi ise defter yapraklarını yırtıyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.