- 599 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KAYSIDAKİSAADET
Adı olmayan ,ücra bir köyede delice sevdalanmış iki genç birbirilerine.Kız güzelim güzel ,delikanlı ise yakışıklımı yakışıklıydı.Sevdanın sonucundadelikanlı araya büyükleri koyarak istettirmişdi kızı.Bu büyük sevdadan habari olan kızın babası ise,böyle büyük bir sevdaya boynum kıldan incedir diyerek verdi kızını her ne kadar ayrılmanın acısını bağrında yangın yeri açsada.
Dört başı mamur bir düğün yaptılar ve iki gencin mutluluğuna köyde imrenmeyen hiç kimse kalmamıştı.
Mutluluklarını simgelercesinekutu gibi küçük bir evleri vardır .Evlerinin güzel birde bahçeleri vardı.Bahçeye bir masa ikide sandalye koymuşlardı.Asma yapraklarının altında güzel bir oturma yeri olmuştu ..
Her akşam üstü burada oturup ,birbirlerine söyledikleri güzel sözler eşiliğinde mahtabı seyrediyorlardı
Kadın bir gün kacasına büyük aşkının sonucu olan müjdeli haberi vermişdi.Aşklarının nihayet meyvasını veriyordu .Kadın hamileydi ve aş eriyordu.
Canı sadece kaysı çekiyordu.Bu köyde ise hiç kaysı ağacı yoktu.Kadının kosası başka bir köye gidereksevinçle karısının istediğikaysıları satın alıp gelmişdi.Bu son ana kadar kadın cancılanıpta doğum yapana kadar böyle davam etti .Şansından yaz mevsimiydi.
Aşklarının meyvası olan oğulları dünyaya gelmişdi.Adam çok mutluydu ve sevincinden eline geçen bir kaysı çekirdeğinibahçeye dikti.
Günler geçti çekirdek fide olmuş,çocukla bereber büyuyordu.Ve seneler geçmi çocuk on beşine basmıştı.Karı koca ilk günkü gibi birbirlerine savdalıydılar.Başalarına gelecekten tabiki habersizlerdi.
Bu mutluluk her zaman sürere sanıyorlardı.Fakat onlar için kara günle uzak değildi.
Gözlerinden esirgedikleri bir tanecik oğulları tutulduğu amansız bir hastalığın pençelerinden kurtulamıyordu.Hastalığın çaresi olmadığı gibi günleride sayılıydı.
Bahçedeki kaysı ağacı ,kadere arkadaşının halini hissedmiş gibiydi.Ağaç çocukla beraber saralıp soluyordu.Kaysı ağacı bu geçen yıllarda hiç meyve vermemişdi.
Kadere günü geldi ve çocuk hakkın rahmetine kavuşdu.Kadın ve kocası çok üzülmüş resmen yıkılmışlardı.Hyatlerı boyunca mutlu sevgi dolu yaşayan karı koca bu üzüntü altında eziliyorlardı.
Acısı büyük olan adam daha fazla dayanamayıp oğlundan hatıra kalan kaysı ağacını kesmiye karar verir.Eline aldığı baltala ağacı kesmek hızla havaya kaldırır fakat bütün yapraklarının saralmış olam ağaçta tek bir yeşil yaprak dikkatini çeker.Oğlununhayali gözünün önüne gelir .İçinin ta derinliklerinde bir ses oğlunun ruhunun bu ağacın bedeninde can bulduğunu söyler ve ağacı kesemez.
Bir zama sonra ağaç çiçek açar gelen yaz ile beraber o güne kadar hiç meyva vermiyen ağaç meyva verir.
Karı koca bu kaysıları toplar ve bütün köylüye yoldan geçem kim olursa dağıtırlar.Kaysıları verdikleri herkesede çekirdeklerini dikmelerini öğütlerler.
Bir kaç yıl sonra herkesin bahçesinde birden fazla kaysı ağacı yetişir.
Köylüler bu kaysı ağaçlarından her türlü faydalanırlar.Kimisi kaysıları kurutup hoşaflık yapar,kimisi ise reçel yapıp satarak evlerinin geçimlerine katkıda bulunurlar.,
zaman bir birini kovalıyordu.adı olmayan bu köyün artık bir adı vardı.bu olaydan sonra köyün adı .KAYSIDAKİ SAADET KALDI......... BİNNUR DOĞAN...
NOT... BU HİKAYE BANA AİTTİR VE BU HİKAYENİN ÖYKÜSÜDE ŞÖYLEDİR BENİM ŞİİR YAZDIĞIMA İNANMIYAN YİĞENİM ÖYLEYSE ŞU KONULARDA GÖZÜMÜN ÖNÜNDE YAZDA İNANIYIM DEMİŞTİR VE VERDİĞİ MALZEMELER BANA, KAYSI AĞAÇI VE ÇOCUKTUR. BUNU SONUCUNDA İSE BU YAZI ORTAYA ÇIKMIŞTIR .YAŞANMIŞ BİR HİKAYE DEĞİLDİR.
YORUMLAR
Güzel ve faydalı bir oyun bulmuşsunuz. İhtiyar, at arabası, ağaç, kulübe, kasaba. Elbette kurgulamak isterseniz. Tek bir kelime bile ilham oluyor kimi zaman.