- 1070 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR KADININ ÇIĞLIĞI
Artık nefes alamıyordu genç kadın.Soluğu kesilmeye başlamıştı yavaş yavaş.Hapishane belki tıkılıp kaldığı bu dört duvar arasından daha iyidir diye düşünüyor,bazen çok sevdiği sessizlikten şimdi nefret ediyordu.Bir hışt sesi duymaya bile hasret kalmıştı.Hapishanelerde en azından konuşacak insanlar vardı.Ya burada.Yaşadığı apartmanda kimsenin kimseden haberi bile yoktu.
Her gün aynı şeyleri yapmaktan da sıkılmıştı artık.Televizyonda hep aynı programlar vardı. Konular hiç değişmiyordu.Oysa çocukluğunda izlediği programlar bambaşkaydı.Susam Sokağını izlerken çocukluğunu geçtiği sokakta hissediyordu kendini.Herkesin birbirinden haberdar olduğu,kapı önlerinde sıcak çay eşliğinde yapılan samimi sohbetler,çıtlanan çekirdekler,oynanan elde durma domina oyunları ,körebe…..Yediden Yetmişe programında çocukluk yıllarına geri dönüyor,Atlı Karıncayı izlerken okuldaki arkadaşlarıyla birlikte oluyordu.Televizyonda izlediği haberler onu daha çok strese sokuyordu.Allah aşkına hiç mi iyi bir haber yoktu bu ülkede.
Sadece kitap okuduğu saatlerde yaşadığı dünyadan kopuyor ,her şeyi unutuyordu.
Yaşadığı bu apartman dairesinde ölse kimsenin haberi olamayacaktı.Herkes evine kapanmıştı.
Şöyle bir balkona çıkayım dedi nefes almak için.Belli mi olur belki birilerini görür en azından bir selam veririm diye.Fakat dışarda in cin top oynuyordu.Apartman hayatı insanları evlerine hapsetmişti..Etrafı seyretmeye başladı.Her pencerenin arkasında kim bilir hangi yaşantılar vardır,kimin ne derdi vardır diye geçirdi içinden.
O kadar ev vardı ki.Bir çoğu da dört beş katlı daireler.Bir yer görünüyordu bir de gök baktığı yerden.Oysa hiç sevmezdi yüksek binaları.Belki iki katlı müstakil bir evde çocukluğu geçtiği içindi.Çocukluğundan beri ,tek katlı bahçeli,yanından dere geçen bir evde yaşamayı hayal etmişti.Otuz yaşına gelmişti.Ölmez sağ kalırsa belki bu hayali gerçekleşirdi.Kim bilir?
Tam bu düşünceler içindeyken bir kuşun balkon demirine konduğunu gördü.Ötüyordu cik cik diye.Kuşun o ahenkli sesi biraz da olsa moralini düzeltmişti sanki.Kuşla konuşmaya başladı.Kim ne der diye düşünmüyordu.Varsın deli desinlerdi.En azından onu yargılamadan dinleyecek bir canlı vardı karşısında.
_ Sen de benim gibi kalabalıklar içinde yalnız mısın güzel kuş?
_Cik cik…
_ Senin de mi konuşacak kimsen yok?
_C ik cik cik..
En azından sen özgürsün,istediğin yere uçabiliyorsun.Ya ben.Benim sorumluluklarım var eşime,işime,çocuğuma karşı.Onları bırakıp nasıl giderim.Bazen her şeyi arkamda bırakıp beni hiç kimsenin tanımadığı yerlere gitmek,elimde fırçamla,karakalemimle sevdiğim manzaraları yüzleri resmetmek,tanımadığım insanların hayat öykülerini dinlemek,yardıma muhtaç insanlara yardım etmek istiyorum.Ama nerdeeeee….
O kadar kaptırmıştı ki kendini anlattığı hayallere kuşun uçtuğunu son anda fark edebildi.
Kuş uçtu mavi semalara doğru.Bir süre takip etti onu.Keşke ben de seninle birlikte uçabilseydim özgürce diye geçirdi içinden.Onunla konuşmak biraz da olsa rahatlatmıştı karabulutların çöreklendiği ruhunu.
Tam o anda bir ses duydu.’Vurdum onu,vurdum onu!’Evet bir çocuk biraz önce konuştuğu kuşu bir sapanla vurmuştu.Ne yapacağını bilmedi o an.Gözlerinden akan yaşlara çığlıkları eşlik etti.Hayır, hayır ,olamaz, vurmayın vurmayın vurmayın!...
Kadının çığlığı sessizliğe gömülen apartman dairelerinin pencerelerinden insanların başlarını uzatmalarına ,sesin geldiği yöne şaşkın bakışlarla bakmalarına sebep oldu.
Hiç kimseyi,hiçbir şeyi gözü görmüyordu o an.O çok görmeyi istediği komşularını bile.
Demek onun özgürlüğünün bittiği yer de burasıymış .
Gözleri karamaya,vücudu titremeye başladı.Mavi gökyüzü karaya boyandı.Sanki dünyası başına yıkılmıştı.Yine birinin ölümüne şahit olmuştu.Korktu o an her şeyden.Kendini zor attı içeri nefes almak için çıktığı balkondan .Çünkü biraz daha durursa nefesi kesilecekti….