- 1012 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
dede korkut
" Dede Korkutta ki itirazlarınıza katılıyorum. Dede Korkut tanınmaya çok muhtaçken."
Dede Korkutta herşey tam bir sarahiyette son bulmuş değildir.
Böyleyken ilgisiz şiirlere HAN payeli vs. şiirlere puan verilmesi gibi...
Hamasi olan şeye ne kadar meraklıymışız?
Bilimsel ve felsefi yargılaraysa bir o kadar uzaklaşmayı çok seviyoruz.
Ayrıca: F. Kirzioğlunun konuya dair: Dede Korkut hakkında özgün yaklaşımları var. İngilizce yayınlarda bunları yazıyor. Türkçe yazılarında yazmıyor!..
Dede Korkut bilimsel yaklaşıma çok muhtaç bir mirastır.
Onu korumak ve güncel şeylerden ari kılmak sanatçılara ve bilim adamlarına düşer.
Ayrıca geçenlerde Hilmi Yavuz için bir yazı okudum. Aklımda kaldığı kadar. Hilmi Yavuza Türk Sanatının köken meselesini çözmekten dolayı gibi övgüler yağdırılmaktaydı.
İsmi geçen kişinin sadece olaya işaret etmekten başka bir katkısı yoktur.
Bütün dünyanın bildiği şeydir. Kurumsal bir sanat anlayışımızın olmadığı. Bunu işaret etmekle birşey olmaz.
Çözüm getirebilmiş mi? Yapı kurmuş mu? Paradigma tesis etmiş mi?
Adıgeçen kişinin şiirini çocukken okumuştum. destandı galiba...
Nazım Hikmetin kötü bir kopyasıydı.
Ayrıca:
Bu yolda; Yahya Kemal, Tanpınar, Karslı düşünür:H. Kahraman, O. Atay, O. Pamuk’un daha ciddi emekleri vardır. Ki onlarda metod yanlışlığından çözememişlerdir.
Mesala, İlber Ortaylı:
_ Gürcistan rönesans dönemini geçmiştir. der.
Aslında geçmemiştir. Ama bunu İ: Ortaylı da biliyor.
Fakat geçmişse ki geçmiştir: Öyleyse nasıl? Kökenli bir ulusal sanatı olan; kurumu olan Gürcistan nasıl milli kültürünü kurmuştur. Rönesans yaşamadan rönesansı yaşamıştır.
İ. Ortaylı ya sormalı?
Yalçıner Yılmaz
27-05-2011
gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.