- 655 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
İste sana yazıyorum...
İşte sana yazıyorum şimdi, günlerdir elime almadığım kalemi kâğıdı yeni aldım elime, elimi yakacakmış gibi korkarak tuttum biraz, hani şu yoğurdu üfleyerek yemek mevzusu, her şeye canımı acıtacakmış gibi bakıyorum. Sen bile acıttın ya, yaktın ya yüreğimi geri kalan her şey bıçak ya da ateş benim için…
Yazmaktan korktum, okumaktan da, kelimeler içimi acıtıyor. Onca kelime var ki aklımda, ne kadar konuşmuşuz meğer yeni farkına vardım… Bir yerlere saklamaya çalışıyorum, hangi dolabın kapısını açsam başımdan aşağı dökülüyorlar. Ağzımı bıçak açmıyor; pervasız çıkıverecek kelimelerden korkuyorum. Söylenenlerin dışında şimdiye kadar söylemediğim onca söz de var içimde, birde senin söylediğin, kalbimin bir ucuna batmış büyüdükçe büyüyen, kanatan sözler… Mide bulantılarımın sebebi onlar olmalı, ama bu öyle bir şey değil parmağını boğazına kadar sokup, kusup atamıyorsun içinden… Midem yanardı birde bilirsin, şimdiki yangın bir başka ne şurup çare oluyor nede bardak bardak içtiğim süt… Sahi süt sarhoş eder miydi insanı? Bu sarhoşluk hali nereden geliyor? Yalpalayarak yürümelerim ondan olsa gerek… Ağlamaklı yapar mı insanı sarhoşluk? Yok yok o gözlerime yüklediğin fırtınalardan olmalı. Ha birde unutmadan şu hava durumu haberlerini şikâyet edeceğim ilgili mercilere, bahar geldi havalar ısındı diyorlar ya, hiçte tutturamıyorlar ha… Hava bulutlu, kimi zaman gök gürültülü yağışlı, bazen eksi 20’lerde… Yaz mevsiminde kış yaşıyoruz, hayra alamet olmasa gerek… Neyse yine dağıttım ben, sana seni çıkarıp attıktan sonra neler olduğunu anlatacaktım. Yıllarca içinde hapsolduğum kafesin kapılarını açtılar sanki… Çıkamadım, bırakıp öylece uçup gidemedim, kafesimin etrafında döndüm dolaştım, kendimi çarpıp durduğum tellere baktım, bedenimdeki acılar tazeyken uçup gidemedim… Sonra kanatlarımı açmaya niyetlendim, uçamadım… Birileri insanoğlu kuş misali demiş zamanında, ben onu yanlış anlamışım galiba, kuş misali hapsetmişim kendimi bir kafese…
Yıldız söylüyor, bense masamda tek başıma durmadan süt içiyorum -mide yangınlarıma çare olsun diye- bir tek düşüncem de sen değilsin artık… Biraz bencil olmanın vaktidir sanırım… O kafesin kapısını vurdum çıktım, gürültülü olsun istedim. Sonra bir daha şöyle döndüm baktım… Özgürüm istediğimi yere gidebilirim… Ama nereye? Tanımadığım bir dünyaya, işte tam olarak da böyle bir şey seni unutmak… Sensiz geçen bilmem kaçıncı günde, ruhumda bir huzur birde adını koyamadığım bir boşluk var. Ağrıma giden her şeyi, yalan sözlerini, ihanetlerini ve onca yıl kaya gibi amaçsız içimde taşıdığım seni doldurdum değersiz bir poşete, ağzını sıkıca düğümledim bir başkasının canını daha yakmasın diye, fırlattım uzaklara… Sevgiye, aşka, insanlara olan son güvenimi de götürdüğünden bir boş oda daha var gönlümde…
Şimdi sen gittin ya, ne yapıyorum biliyor musun, açtım yüreğimin camlarını kapısını, bir kez senin girdiğin ve ardından kapanan o virane kapıyı açtım… 7 yıllık kira sözleşmemizi aniden bozup gittin ya sen, kendi kalbinde satılık ilanı var ya hani, bende şimdi tadilat yapıyorum yüreğimde. Önce boya badana yapılacak, saf kırmızıya boyamayı düşündüm, tabi senli tecrübelerim çok yararlı olacak kalbimin dekorasyonunda, grili renklere yer yok, gereksiz eski fotoğraflar hiç olmayacak… Olabildiğince çok pencere açtım dünyaya, ferah ve aydınlık olsun istedim senin indirdiğin panjurlara inat… Muhtemelen uzunca bir süre ben olacağım tek sahibi, şükürler olsun ki hala gururla, dimdik ayakta tutuyorum elimde tapusunu, ama yeni bir kiracı gelecek olursa şayet, akıllandım artık yaş tahtaya basmam okkalı bir kontrat hazırladım onu imzalatacağım. 1. Madde; yalana yer yok… Uzar gider bu liste ama sana anlatmanın lüzumu da yok.
İşte şimdi tıkandım kaldım, sayfa bitti, söz bitti… Sana söyleyecek son sözü düşünüyorum, ama bulamadım. Son söz söyleyecek bir sen bile kalmamış içimde… Hakkımı helal etmiyorum sana çünkü kalbimdeki tadilat pahalıya patladı bana. Yalandan söylenmiş bir “elveda” yeterli olur sanırım…
Ha birde bir gün bir kızın olursa adını “Sibel” koyma, Öyle bir aşk hikâyesi değil ki bizimkisi, Saman alevi gibi olanlardan, parladı ve söndü…
YORUMLAR
:(
CANDA CAN!!!İNCEDEN SIZLAYAN YANIMLA OKUDUM...FİNALİ VURDU GEÇTİ YÜREĞİMİ....
YÜREĞİNDEKİ AŞK RÜZGARI HEP BİR MELTEM SICAKLIĞIYLA ESSİN....CAN
SEVGİ BIRAKTIM..GİDERKEN...KUTLADIMM