DUYGULAR/1
1../
Duygular....
Ah bu duygular...
Her görüşme, bir ayrılık; her ayrılık bir görüşme...
İkisi arasında dipsiz ve misilsiz bir üzülüşme...
Zamanın uçuştuğu, savrulduğu, kavrulduğu, yorulduğu, saat kadranının yuvarlağında Hapsedilmişlikte yıldırım gibi kayan anlar....
Durmayan, duramayan, donamayan, rüya anlığında buharlaşan paylaşılmışlık..
O kadar, bir o kadar; bir ancık, minnacık…
2../
Ve o duygular...
Bir şeyler, çok şeyler, pek çok şeyler hissediyor... Gözler kaçıyor...
Dikkatler kayıyor ve özler sayıyor...
Bir veda mı, elveda mı, elde var mı?..
Kor ateşin yakmaya çalıştığı, dünlerin düğümlendiği,
Yarınların hüzünlendiği,
Bir lahza, bir sükût, bir geçiş mi?..
Hiç bir şey eskisi gibi olamıyor... Neden/niçin/nasıl/nerede?
Bir belirsizlik mi var? Yeniden yapılanma mı var?
3../
Yeniden kapılanma mı var? Başka, asude liman arayışı mı var?
Bin endişenin bir yüreğe yığdığı sıklet, bir taraftan bastırıyor..
Bir endişenin ezgili yüreği kemirdiği, bin kurtçuk kımıldaşıyor...
Bu başkalaşım, bu tebdil-i gönül serencamı, kısa paylaşılmışlık zeminini yalayıp geçiyor...
Yoksa sadece vehimler mi? Bin bir bağlanmışlığın bağlılık ahdini süzmesi mi?....
4../
Duygular...
Ah, bu duygular...
Duyguların kaynağı gönül... Gönlün kaynağı, yani sahibi edip.. Gönül; edibin gönlü...
Edip, edepten geliyor... Edibe edep gerek; edep nere, edepsizlik nere bilmek?
Edeplice; edebin gönül tahtında, baş tacında gezdiren ve edibin hassasiyetine seren...
Duyguların duygusuzluğunda, edebin edibi...
5../
Menekşe, binlercesi, milyonlarcası içinde mahzunlaşarak ayrılan;
Duygularıyla kayrılan, "can"lığıyla sarılan,
Şiirleşen, şiircesine kavrulan bir rikkat...
Görüşmenin anlığında; dikkatin yakalamaya çalıştığı duyguların yol ayırımı...
Salınan edanın, hoş kanın, okunan tatlı şiirin; hiç temassız, dokunmasız kayıveren kayboluşu, o an....
6../
Duygular…
Ah, bu duygular..
Kaygılar... Ah, bu kaygılar...
Başka bir gönül iklimine hicret var da habersiz miyiz?
Hassaslığın bin değerinde has olan,
Bu duygu dünyasının duygusuz derecede divanesi olan, duygularına dem vuran, Duygularına gem vuran, duygularını oturtan, duygularını kaldıran,
Duygularını çiçek bahçesine konduran edip, artık onları soldurmalı mı?
Bilinmeyen bir hoyratlıkta soldurmalı mı?
Yoksa yoksa, duyguların kurban edilişinin, kaybedilişinin, ezilişinin ezgisi mi?
Yoksa, yoksa "bir telin kopması ve ahengin ebediyen susması mı?"....
S. Edip Yörükoğlu
YORUMLAR
Sevgi dolu bir yürekte duygu yoğundur...
temeli duygunun anneden başlar ,sevgiyle beslendiyse yavrusu
ruhuna geçecektir mutlak.Duygular sevgiyle oluşur'büyür büyür duygular ve evrene yayılır...
cam dibi hercayi menekşeleri sudan önce güneş ve sevgi ister ,konuşacaksın çiçekle yüreğinin seslerriyle sevecaksin ,verimi çok farklı olmakta çok...
sayfanıza tesadüf getirdi ve çok ta mutlu olup yazdım ,pozitif bir sayfaya yazmak ilkemdir...
net açtım mor menekşe karşıladı tanıtımda ...
kutlarım,saygımla...
Oya gedik tarafından 10/25/2009 8:38:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
Altı duyudan ötesi, hecelerde gizli...
1- karşılaşma
2- bakışma
3- konuşma
4- tanışma/anlaşma
5- anlaşma/kaynaşma/koklaşma
6- söz geçirememe/engelleme/engellenme...
Nedir sizi böylesi sorgulatan Hocam? Yasak meyve mi var bahçenizde de onu besliyor büyütüyorsunuz, koruyorsunuz da koparamıyorsunuz dalından. o avcunuza düştüğünde bile yanıyor gibi elleriniz çekiyorsunuz refleks ile geriye...
Bu eziyeti yapmayın kendinize ve o hassas yüreğinize lütfen. Yaşam akan su gibidir önünüzden her sanise, aynı sudan iki kez geçilmiyor ki. Tuttunuz tuttunuz geçen bir balığı, az sonra o orada olmayacak ki...
Kutluyorum ve sevgi yüklü saygılarımı sunuyorum menekşe kokuları ile yürek odanıza.