- 2326 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Manevi Makamlar
İnsanlar yüzbin saf oluşturur Sözü boşuna söylenmiş bir söz değildir.İnsanın maddi cephesi olduğu gibi bir de manevi cephesi vardır.Zahiri aleme baktığımızda insanı toplum içinde değişik yerlerde ve değişik isimler altında varlığını sürdürmekte olduğunu görürüz.Mesala İşçidir, memurdur, esnaftır şu millettendir bu millettendir zengindir, fakirdir vs.İnsan sadece işin zahiri cephesine ağırlık verdiğinden Maneviyat boyutunu göz önünde bulundurmaz oysa insanı en çok ilgilendirmesi gereken manevi cephesidir.Bu boyuttaki yeri onun ebedi hayatını ilgilendirmektedir.Bu aleme imtihan için gönderilen İnsanoğlu ilahi emirlere bağlılık derecesine göre kısım kısımdır. işte bunun için insanlar yüzbin saf oluşturur denmiştir. Şüphesiz birinci safta peygamberler, hemen akabinde veliler ordusu vardır.Alimler Şehitler..bu böylece yukarıdan aşağıya doğru uzar gider.her insan hangi safta (gurup) ise ve oradaki derecesi ne ise o şekilde yerini alır. Manevi alemdeki bulunduğumuz bu yere ister makam, ister saf, isterseniz mertebe deyin hepisi de aynı kapıya çıkar.
Kıyamet günü hesap için bütün mahlukat mahşer yerinde toplanacak her biri ayrı ayrı saf oluşturacaktır. Bilindiği gibi dünyada da bunu örneği çoktur Mesala bayramlarda ve törenlerde resmi protokol en önde yer almakda diğerleri arkaya doğru sıralanmaktadır. diğer bir örnek Müslümanlar olarak günde beş kez namaz için saflardaki yerimizi alırız.İmamın hemen arkasında imama vekalet edebilecek kişi yer alır en çok sevabı da o kaznır ondan sonra sağdaki sonra soldaki bu üçünden sonra sağ sıradakiler ve sol sıradakiler ve arka saflar bu şekilde safdaki yerlerinden dolayı da sevap kazandıkları gibi ayrıca namazdan da sevap kaznırlar. Rabbimiz Kuranı Keriminde (Nasr suresi 1-2-3 ayetler) buyurduğu üzere:" Allah’ın yardımı ve zaferi geldiği, Ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit.Rabbine hamdederek O’nu tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir." buyurmakta Burada Allaha ve Rasulüne iman etmiş gönül birliği içindeki insanların islama girişi anlatılmaktadır.Ayette geçen bölük bölük guruplar halinde sözü yukarıda da belirtildiği gibi ayrı ayrı kabileleri ve milletlerin islama girişlleri anlatılmaktadır.İslam birleştiricidir. ve bu hal gönül birliğinin en güzel örneklerinden biridir. düşünün bir kere fikir ve inanç birliği olmayan insanları bir araya getirmek ne kadar zordur hatta mümkün bile olamamaktadır. işte bu manevayatta da böyledir insanlar gurup gurup derece derece olup birlik oluşturmaktadır bu Rabbimizin takdiridir.
İblisin hikayesini hepimiz biliriz kuranı kerimde bu genişçe izah edilmiştir.İslam inancına göre Melekler nurdan, İblis ateşten yaratılmıştı. Daha insan yeryüzünde zuhur etmeden melekler mevcuddu ve İblisin o zamanki adı Azazil idi. İlmiyle bilgisi ve davranışlarıyla Hak katında derceler kazanmış hatta mekleklere hocalık yapmıştı. Bir rivayete göre İblisin yer yüzünde namaz kılmadığı yer yoktur denmektedir. İşte o bu halde iken Yüce yaratan Hz. Adem babamızı yarattı ve İblise ve bütün meleklere ona secde etmelerini (tazim) emretti bu İblisin zoruna gitti Allaha Karşı çıkarak O balçıktan (Çamurdan) beni ise ateşten yarattın ben ondan üstünüm ona nasıl secde eder önünde eğilirim dedi. O kadar derin biliğisine rağmen Adem atamızdaki sırra vakıf olamadı hataya düştü.Oysa Rabbimiz Adem babamıza kendinden ruh üflemişti (1) yani ademe secde etmek bu yüzden Allaha secde etmek gibi idi melekler hiç itiraz etmeden secdeye vardıkları halde iblis ilahi emre karşı geldi ve kovulanlardan oldu. Bulunduğu mertebeden indirilerek en alt kademeye atıldı.Yeryüzüne sürüldü ve orada çoğaldı Hz. adem ve nesline düşmanlığı böyle başladı ve bu kıyamete kadar böyle devam edecek. Nasıl peygamberler salihlerin sadıkların başı ise iblis ve avanesi de cehennemliklerin reyisi oldu Kafirler de onun başını çektiği safta yer almaktadırlar. Şeytanın safında bulunanlar da farlı farklıdır.(2) bunların en kötüleri munafıklar topluluğu dur;çünkü bunlar müslümanın yanında:" Bizde inandık." derler hatta namaz bile kılarlar kafirlerin yanına varınca:" Bizde sizdeniz onlarla alay etmekteyiz ve menfatımız icabı onlarla birlikteyiz." demektedirler. işte onlar iki yüzlü olmaları nedeni ile cehennemin en şiddetli tabakasında azp göreceklerdir.
Efendimiz Sahebeyi öyle yetştirmişti ki eğer Seyidiül Kainat Muhammed Mustafa s.a.v deryaya atını sürse Sahab-i Kiram efendilerimiz hiç tereddütsüz peşnden yürürlerdi Hz. Muhammed Ümmeti, ashabı Hz Musa’nın (a.s) Ashabı gibi davranmadı.Rabbimizin:" Siz seçilmiş bir ümmetsiniz." emri ilahisi bu olsa gerek.(Ali İmran suresi ayet 110) O kutlu insanlar her savaşa canlarıyla malları ile katıldılar kimleri şehid düştü kimeleri gazi oldu son nefeslerine kadar islamın ayakta kalması için mücadele ettiler İslamiyet onların üstün gayretleri ile kısa zamanda her yere yayldı en uzak diyarlara seferler düzenlendi.İste böye savaşın birinde sahebeyi kiram efendilerimiz düşmanla vurşuyor, şehit düşüyorlardı.Efendimiz Şehitlerin cennet doğru uçtuklarını görüyordu. Zengin sahabelerden biri bir anlık tereddüt düştü ve hemen kendini toparlayarak vurşmaya devam etti bir süre sonra şehit oldu .Efendimiz bu sahabe için dua etti duası kabul oldu ve:" Onu zorla cennete kattık" buyurdu.
Görüyorsunuz Aziz Dostlar Komutan büyük, ordu büyük, dava büyük Mükafat büyük ve buna karşılık yapılan hatanın cezsı da büyük oluyor. Tabi ki. Ahir zamanda yaşayan bizler Resullah’ın (s.a.v) bir sünetini ihya edersek yüz şehit sevabı alıyoruz. (3) Oysa ashab-ı kiram:" Evim barkım malım mülküm çoluğum çocuğum ne olacak." diye düşünüp bir anlık terettüt geçirmesi ile nerdeyse cennetten mahrum kalacak duruma düşüyor.Öte yandan onların imanları, onların sadakatleri ve onların islama hizmetleri en üst seviyede olduğundan hiç kimse onların ulaştığı mertebeye ulaşamıyor. Kainatın efendisinin askeri olmak kolay mı? Bununla birlikte elbette hepimiz kuluz hata yaparız önemli olan hata yapmamaya çalışmak, yapmış isek hemen dönmek, tövbe etmek ve hatanın telafisine çalışmak ve dikkat etmemiz gereken en önemli hususlardan biri de bizi ebedi alemde perişan edecek hatalara düşmemektir öyle değil mi dostlar? Tövbe konusunda şuraya dikkatinizi çekmek istiyorum İbliste secde etmemekle hata etti, adem atamız da yasak meyveyi yemekte hata etti aralarındaki fark şu idi adem babamız hatadan döndü, tövbe etti Allahdan af diledi tövbesi kabu oldu ancak iblis iddaasında diretti hatta Cenabı Mevla ona bir fırsat daha verdi: "Ey iblis git Ademin kabrine secde et seni bağışlayayım." buyurdu bunu üzerine İblis inatla dedi ki: Ben onun dirisine secde etmedimki ölüsüne secde edeyim.İşte mağrurların ve zalimlerin hali budur.
İnsanların hallerine inançlarına göre çeşit çeşit mevki ve derecelerde olduğunu belirtmiştik buna örnek teşkil edecek bir hikaye ile mevzuuya açıklık getirmeye çalışalım.
Bir Allah dostu kutsal topraklarda bulunduğu sırada ibadet yapa, yapa yorgun düşüyor ve uyuya kalıyor.Rüyasında iki melek o velinin yanından geçerken biri diğerine:" Bu derecesi azaltılan kul değilmi?" diye uyumata olan veliyi gösretiyor.Diğer melek:" Neden derecesi düşürüldü biliyormusun?" diye sorduğunda:" O kutsal toraklara gelirken yolda satıcıdan hurma almıştı hakkı olmayan bir hurma tanesi onun satın aldığı hurmaların içine karıştı işte bu kişi onu yidiğinden derecesi düşürüldü" diyor.Tabir gerektirmeyen, açıkca uyarı niteliği taşıyan bu rüyayı gören veli uzak yakın demiyor hemen alış veriş ettiği yere gidiyor tekrar hurma satın alıyor hakkı olmayan hurmayı sahibine iade ediyor ve iç huzuruyla geri dönuyor. Yine bir gün rüyasında o iki meleği görüyor meleklerden biri diğerine o veliyi işaret ederek:" Bu derecesi yükseltilen kul değil mi?" diyor. Öbür melek:" Evet o hakkı olmayan hurmayı sahibine iade etti ve Allah da onun derecesini yükseltti" diyor.
Görüyorsunuz Aziz Dostlarım alemde neler olup bitiyor heberimiz var mı? Bizler hayatı sadece yiyip içmek eğlenmek ve sefa sürmekten ibaret sanıyor ve günümüzü gün etmeye çalışıyoruz. Allah azimüşan dürüst kendine bağlı kullarına ne güzel yardımcı oluyor. Kul bir hata yapsa rüya yoluyla yada başka bir yolla uyarılıyor ve bu büyük insanlar da hemen gereğini yapıyor. Kimbilir biz kaç kez uyarıldık geregini yaptık veya yapmadık; eğer gereğni yapmış isek bu koruma uyarılar şeklinde hayatımız boyunca bize gelecektir eğer önemsememiş gereğini yapmamışsak Allah’u azimuşan bizi bizle baş başa bırakı verir düz yolda bile şaşar kalırız. Bizler kendimize çekidizen verir, Resullahın sünnetine sarılır, Kurana tabi olur, yaşamımızı buna göre tanzim edersek; şüphesiz o büyük velilere ulaşan yardım bize de ulaşacaktır. Halis niyet, doğru istikamet, hayırlı amellerle yolumuz hep aydınlık olacaktır.
İnsanın manevi mesafeler katetmesi gerektığı hususunda bakınız Hz. Mevlana ne diyor.
Allah Önümüze bir merdiven koydu
Onu basamak basamak çıkmak gerekir.
Aziz kardeşlerim bir insan hayra yönelse, niyet etse yapamasa dahi sevap kazanır bu onun için bir artıdır. Eğer niyetini gerçekleştirir ve onu yaparsa bulunduğu saftan bir ust safa geçer veya derecesi artırılır. Eğer insan günaha bulaşacak duruma gelir yani gayri meşru işlere yönelir ancak yapmaktan vaz geçerse sadece niyet ettiği için kendisine günah yazılmaz bulunduğu yerinde kalır; ancak hatadan dönmez ve yaparsa bir saf aşağı indirilir ya da derecesi düşürülür. Şunu Unutmamak gerekir ki peygamberler masumdur günah işlemezler ve onlar çalışarak da oraya gelmemişlerdir. Peygamberlik Allah vergisidir onların safına başkalarının ulaşması mümkün değildir.Peygamberlerin durumu şuna benzer Bir Altın yere düşse ve Hatta asırlarca yer altında kalsa onda bir değişme olmaz, değerinden bir şey kaybetmez.Diğer İnsanlar ise demir gibidir.nasıl demire antipas sürülmez koruma altına alınmayınca paslanır ve çürümeye yüz tutarsa iste diğer insanların durumu da böyledir.Burada Pas günahlar, koruyucu ise iman ve hayırlı amellerdir. şu da var ki peygamberler arasında da derceler vardır(4) ulul azam peygamberler kendisine kitap verilen peygamberler gibi. Peygamberlerin ve yaratılmışların seyidi (efendisi) şüphesiz Rasulullah sallahu aleyhi vesellemdir. En büyük şeffatçı odur ve Makam-ı Mahmudun yegane sahibidir. O Allahu azimüşanın sevglilsidir Bu makama hiçbir peygamber ve hiçbir kişi ulaşamamıştır ulaşamayacaktır.
Velilik meseliğne gelince bu çalışmakla elde edilir. Velilerde büyük günah işleyebilirler yani masum değillerdir Allahın inayeti ve kulun gayretiyle her mü’min Kurana ve sünneti Rasulullaha uymak şartıyla bu safa ulaşabilir. Şüphesiz Veliler de derece derecedir onların ulaştığı dereceleri ancak Allah bilir.Mesla murşid deyip geçeriz onların da Kamili vardır,Ekmeli vardır,Fazılı vardır ve Efdali vardır..Onlar da bu şekilde değişik makamlarda bulunup görevlerini sürdürürler. Veliler genelde kerametleri ile anılırlar. Keremeti çok olan bir veli en üstündür diye bir kural yoktur.Üstünlük takva iledir.Keramet Allahın o veli kuna bir ikramıdır. Peygamberler de dahil bütün varlıklar acizdir bütün güç ve kuvvet Allahındır.Allahu azimüşanın gücü peygamber vastası ile zuhur edince Mucize veli vasıtası ile zuhur edince keramet olmuştur.Mucize ve keramet ancak zaruret olduğunda zuhur eder.Elbette veliler Allahın sevgili kullarıdır Allaha nazlanırlar Allah onları kırmaz dualarını kabul eder. Keremet bu şekilde Alahtan talep edilerek gerçekleşirse o velinin derecesi düşer.
Şehitlik de bir mertebedir.ve derece derecedir En büyük şehitlik mertebesi şüphesiz Dini Mübinin bekası için mücadele ederken can vermektir.vatan kutsaldır ve bu uğurda ölenlerde ikinci sırada yer alır.Ve diğerleri Suda boğulan, ateşte yanarak ölen, karın ağrısından ölen, doğum yaparken ölen bir anne ve ilim tahsil ederken ölen bir öğrenci de şehit sayılır. Cenabı Mevla Kuranı Keriminde Allah yolunda ölenlere ölüler demeyiniz onlar diridirler lakin siz anlayamazsınız." buyurmakta Bakara suresi 154 ayet .Şehitliğin ne büyük bir mertebe olduğu bu ve benezeri ayetlerle izah edilmiştir. Alimler de Yüksek makam sahibidirler.Allah Celle Celeluhu bu konuda her bilenin üstünde bir bilen vardır. buyurarak Yusuf Suresi 76 ayet.alimlerin derecelerine işaret etmektedir. Alimler peygamberlerin verisleridir.Onlar hak ve hakikati insanlara anlatmak ve doğruları öğretmek zorundadırlar. Bu mutlaka yaplılamlıdır ki insanlık Huzura kavuşsun ve insan yaratılış gayesin anlasın. Alimler mi şehitler mi üstündür denirse elbette alimler üstundur deriz bir haberde Alimlerin mürekkebi ile şehitlerin kanı tartılmış alimlerin murekkebi ağır bastığı belirtilimiştir. Kuranı Kerimde Allah Celle Celaluhu:"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olurmu buyurmakla ilme ve alime verdiği değeri en güzel şekilde açıklamıştır.
Aziz dostlar inanlar da ayrı makamlarda yerlerini almaktadırlar.(5) İslamiyete yeni girenlere Allah-u Azimüşşan Kuranı keriminde şöyle hitap ediyor.Mü’min olduk demeyin müslüman olduk deyin." Hucurat Suresi ayet 14. İman henüz dilden kalbe inmemiş insanlar elbette İslama hizmet etmiş ve Resullahın gözetiminde yetişmiş insanla bir tutulmamıştır. İslamla şereflenen bu sahabe efendilerimiz de bir süre sonra yaptıkları ibadetleriyle, efendimize olan sadakatlarıyla mu’minler safında yerlerini almışlardır.
Allah Azimüşan Kuranda Solcular Sağcılar tabiri kullanılmakta Bunun bugün kulanmakta olduğumuz sol sağ tabiriyle ilgisi yoktur. Ahirette Amel defterini sağ ve sol tarafından alanlar kastediliyor. Burada Amel defterini sağdan alanların cennete amel defterini soldan alanların ise cehenneme gideceğine işaret vardır. Tabi burada Rabbimizin merhameti devreye girecek ve Resüllullah efendimizin Umimi Şefaati gerçekleşecek bazı mümin günahkarlar cennete gidebileceklerdir.Kuranda insanların; inanlar ve inanmayanlar olmak
üzere iki guruba ayrıldığını da görmekteyiz. Ahirette İnanlardan her gurup Efendimizin sancağı altında diğer ümmetlerde kendi peygamberleri ve onun sancağı altında toplanarak bölük bülük cennete gireceklerdir.Kıyamet günü kabrinden ilk kalkacak olan Efendimiz ve ve çevresinde yatmakta olanlardır.Yine cennete ümmetiyle girecek ilk peygamber efendimiz Rasululullah Salallahu aleyhi vesellemdir.Allah bizleri de onun Livayül Hamd sancağı altında toplananların safına dahil eylesin Cennete giren ve cemalullahı seyredenlerden eylesin.
Aziz dostlar dünyalık makamlar gelip geçicidir.İnsan son nefesini verdiği zaman başka bir alemin kapısını aralar orada ne mesleğini, ne işini, ne de hangi milletten olduğun sorulur.Sadece Allaha kul olmuş mudur, helel rızık kazanmışmıdır.Ömür sermayesini nerede ve nasıl harcamıştır? bunlar sorulur.Kişi Manevi makamdaki yerine göre muamele görür. Bu kabirde de böyle dir, kıyamete hesap gününde de böyledir. Allah azimüşanın İlahi fermanı Olan Kuranı keriminde:" Kim zerre kadar hayır işlerse karşılığını, kim zerre kadar şer işlerse karşılığın görecektir." buyurmakta
Aziz dostlarım bizler inananlar olarak küçük büyük demeden her hayrı işlemeye gayret etmeliyiz;Çünkü Allahın rızasının hangi hayırlı amelde olduğunu bilemeyiz yine küçük büyük demeden bütün şer işlerden kaçınmalıyız çünkü Allahın gazabının hangi amelde olduğunu bilemeyiz. Efendimiz bir hadisi şerifinde:" İşlenen her günah kalpte bir leke meydana getirir.ve bu lekeler günah işlendikçe çoğalarak kalbi karartır." buyurmakta.Can dostlarım kalbi kararan insan duyarlılığını yitirir, Kalbi taşlaşır, artık merhamet duysu ondan gider ve şeytan onu kolayca kandırır. Dünyasını ve ahiretini yıkacak işlere yönlendirir. Onu kendine dost edinir; Hatta işi Müminin imanını çalmaya kadar götürür. İmanı çalınan insan ise ebedi cehennemi mekan edinir. Allah böyle bir feleketten cümlemizi korusun.Yüceler yücesi Mevlamız bizleri Kendisine Kul, Resulunüne ümmet eylesin. Mahşer günü sevdikleri ile birlikte haşreylesin. Amin. Muhammed Rıza Özcan
__________________________________________________________________________
1-Rabbin meleklere şöyle demişti haberiniz olsun ki ben çamurdan bir insan yaratacağım. Onun yaratılışını tamamlayıp kendisisne ruhumdan üflediğim zaman derhal ona secdeye kapanın. Bunun üzerine meleklerin hepisi secde ettiler;Ancak iblis hariç o kibirlendi ve kafirlerden oldu.. Sad Suresi -71-74 ayetler.
Mevlamız İsra suresi 85 ayette şöyle buyuruyor. "ve sana ruhtan sorarlar.Deki ruh Rabbimin emrindededir.Ve size ilminden çok az şey verilmiştir."Dostlar hal böyle olunca işin bizi ilgilendiren tarafı şudur. Ruh konusunda müslümanın inancı nasıl olmalı? İnanç konusunun temelini teşkil eden mevzulardan biri de budur ve önemine binaen bu sorunun cevabı ayrı bir başlık altında genişçe izah edilecektir.
2-Putperesler- Tabaiatçılar, Felsefeciler, Senevviye (Yıldıza tapanlar),Mecusiler ( Ateşe tapanlar),Dehriyye( Zamanı ilah edinenler), Berahime (İbrahim Aleyhiselamın dini üzere olduğunu iddia edenler)Yahudiler, (Musaviler) ve Nasraniler, (İseviler)
3- Unutulmuş bir sünneti meydana çıkarana yüz şehit sevabı vardır (Hakim)
4-O bildirilen peygamberler varya biz onların bazılarını bazılarından üstün kıldık. Kimi ile Allah c.c konuştu. Bazılarını da derecelerle daha yükseklere çıkardı.Meryem oğlu isa ya da açık deliller verdik kendisisni cebrail ile destekledik....Bakara suresi 253 ayet.
Ulu’l Azam peygamberler Şunlardır:Hz. Nuh a.s, Hz. İbrahim a.s, Hz. Musa a.s, Hz. İsa a.s., Hz. Muhammed a.s
5-İnanlar yedi mertebe üzere yaratılmıştır. 1- İslam 2- İman 3- Salah 4- İhsan 5-Şahadet 6-Sıddıkiyet 7-Kurbiyet Bundan sonra Nübüvvet makamı gelir ki bu peygamberlere has makamdır.
Bu mertebeler nasip olursa başka bir zaman diliminde genişce izah edilecektir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.