Büyük İnsan !
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"Müflis tüccar eski defterleri karıştırır" demiş atalarımız.
Hasta oluyorum bu "atalarımıza" inanın.
Her şeye bir laf bulup bizi çıplak bırakmışlar sanki.
Yahu,söylemeyin bir kaç söz de biz de veciz bir iki cümle kuralım ki; gelecek nesiller "atalarımızdan erolabi demiş ki" diyebilsin. Veya "atalarımızdan Bedri Tokul abimiz demiştir ki " deseler çok mu abartmış olurum.
Bir hafta önce "Ergenekon dağının eritim ve geçit açılması ihalesi işinin mütahidi"nin dedesi olduğunu iddia eden asıl adını nerdeyse unuttuğum,lise yıllarından beri ruh isminin "Kür Şad" olduğuna inandığından bütün arkadaşlarımızın o isim ile çağırdığı "Bayram Ali" ile karşılaştım Beyazıt’da.
Görür görmez aklıma o eski defterler ve sayfaları arasında sıkışıp kalmış karın kaslarımızın ağrısından sabaha kadar uykusuzluk çektiren anılar geldi.
"Bayram Ali" olarak yazılsa da resmiyette ona ya "Bayramali" veya "Kürşadali" derdik.
Gözünde simsiyah gözlükler,üzerinde koyu kahverengi takım elbise ile bana doğru gelen şahsın bir zamanların milli mücadele kahramanı,ülkemizi "komoniz Rusya" nın eline düşmekten son anda kurtarmış büyük fikir ve aksiyon adamı "Kürşadali" olduğunu anladığımda heyecandan bayılacaktım az kalsın.
Sarıldık,güldük ve ikimiz birden "heyy gidi eski günler" dedik.
Evlenmiş,iki çocuğu olmuş.
Daha doğrusu önce evlenmiş sonra "bizum kari iki uşak etti" dedi hafif gururla sırıtarak.
İkimizin de müsait vaktı olduğundan bir yerde oturup sohbet edelim dedik.Bayramali " Az ilerde Türkocaği var ,ora gidelum" dedi.
Aptallık bende Kürşadali gibi bir yiğidin çayocağında sohbet edeceğini beklemem aptallık olmaz mıydı?
Derhal dediğini uyguladık.Türkocağının yanında güzel bir nargile ocağı var orada oturduk.
Bana yaptığı siyasi amellerinden bahsetti.
Bir zaman yurtdışında çalışmış.Gemilerde önemli görevlerde bulunmuş. O soğuk savaşın bittiği,sıcak çatışmaların yaşlandığı zamanlarda biz televizyon başında sıcak evlerde sıradan bir haber gibi seyrederken dünyada olup biten cinayetleri,o değerli insan uluslararası sularda seyreden koca gemilerde memleketimizin çıkarları için çalışıyormuş.
Bulaşıkçı olarak.
Tabi o iş bir "kamuflajé" olarak kendisine devletimiz tarafından tevdi edilmiş bir vazife olduğundan, gizliliğin anlaşılmaması için işini hakkıyla yapmaya gayret etmiş.
Bazı zaman açıkça "su koyverdiğini" de itiraf etmedi değil.Mesela açık denizde önüne konulan bulaşıkları toplayıp denize attığını,sonra da kaptana gidip " Usta birisi tabak,çanak,kaşuk,çatal çaldi" diye de şikayet ettiğini büyük bir devlet tecrübesi ve edebiyle anlattı,doğruya doğru.
Bir gün gemiye dalan ajanların makine dairesinde fotoğraf çektiklerini görünce ,geminin sıcak su borularında kızgınlaşan ,adeta ateş döken suyu üzerlerine fışkırttığını ,içlerinden iki ajanın üçüncü derece yanık vaziyetiyle acilen hastaneye kaldırıldığını,diğer ajanların ufak tefek yanıklarla sedyelerle karaya taşındığını anlattığında ,bu ülkenin hiç de kolay ayakta durmadığını,her yerde bu mübarek ülke için canını seve seve tehlikeye atabilecek gerektiğinde bir gül bahçesine girercesine verebilecek "Bayramali"lerin destanları geldi aklıma.
Sonradan, fotoğraf çekenlerin makine dairesinde dizel motorların ateşleme pistonunun üzerine işenmesi sebebiyle arıza yaptığını,parçanın değiştirilmesi için resimlerinin çekildiğini söylediklerinde, Bayramali güvertedeki borunun içerisine işediğini hatırlamış,fakat o borunun ta makine dairesine kadar uzandığına bir türlü inanmamış.
Belli ki ajanlardan bazıları dizel motorların üzerine çişini yaparak bir tür şifre ile istihbarat merkezlerine haber gönderiyordu.
Avrupa kıyılarından geçerken plajlarda halkın üst üste olduğu (kalabalık yani) saatlerde geminin geminin iki haftalık pis su ve atık deposunda biriken insani atıkları,yağ,kirli balast suları,slop ve çöpü ,ayrıştırıcıyı kullanmadan dizel pompa ile denize deşarj edince , sahildeki insanların tahliyeden bir saat sonra açıkta bekleyen gemiden duyulan çığlıklarını gülerek seyrettiğini anlattı.
Bütün bu gayretli ve fedakar çalışmalarının neticesinde kaptanın anlaşılmaz bir asabiyet içerisinde olduğunu ve işten çıkarıldığını hayretlerini tekrar tekrar belirterek anlattı.
Ben de hayret ettim.
Eşiyle ayrı yaşadığı için çocuklarını çok az görebiliyormuş.Üzüldüğümü belirtince "Ya sikma canuni ben istesam görurum olari da ,istemeyirum" dedi.
Eşiyle boşanmamışlar fakat aile içi şiddetli salaklık sebebiyle ayrı yaşıyorlarmış.O kendisini salona atmış,eşi ise evin diğer bölümlerini kullanıyormuş.Banyo ve tuvalet kısmı sınırın diğer tarafında kaldığı için o mahaleleri pek kullanamıyormuş.
Sebep? diye sorduğumda bana "Ben Avrupa’liyim.Oriya çok kaldum,oranun yaşantisini ,huyini suyini özliyirum.Alişamadum Türkiye’ye" dedi.
"Nasıl yani?" dedim şaşırarak.
Bana "Yahu ben gemilere çaliştum ya ha ondan.Ben şindi hep Avrupali gibi düşüniyirum,yaşayirum.Aliştum ne edeyim" dedi.
"Ne kadar kaldın gemilerde?" diye sorduğumda bana eliyle işaret ederek "uç ay" dedi.
Üç aylık bir sürede bir tek makine dairesindeki arıza nedeniyle dört gün limanda kalmış ,ve bu süre zarfında sadece iki defa umumhaneye gidebilmiş bunun arta kalan zamanında gemide yaşayıp "Avrupa"nın huyunu,suyunu velhasıl kültürünü bu kadar içine çeken başka bir insan var mı?
Yok.
Öyleyse Bayramali’nin dedikleri ve hayattan beklentileri farklılaştı diye suçlamamak gerekir.
Eğer o yemekte eşinden sofrada mum ve kırmızı şarap istiyorsa,haklı değil mi?
Sofrada içyağı ile pişirilen karalahana çorbasının yanında mum ve kırmızı şarap hangimiz arzulamayız?
Sabahleyin eşinden güleryüzlü bir "mönjürt" beklemek çok mu Avrupa’da üç ay yaşamış,denizde bile olsa oraların havasını ciğerlerine çekmiş çağdaş bir insan için.
Tuvaletin taharet hortumunu kaldırıp Avrupalılar gibi kağıt kullanmak onun ve ailesinin de hakkı değil mi?
Babasının yanında sigara veya viski içmek çok mu acaip?
Güldürmeyin beni bu zamanda bu takıntıları olan bir Türk gösterebilir misiniz?
O yıllardır traş olduğu halde cinsiyetine bir halel gelmemesi için yüzüne bir zerrecik krem sürmemiş,sürülememiş olduğu halde şimdi vücudu baştan aşağı yağ ve ağır kokuyorsa suç kimin ?
Avrupalılar gibi uluorta yerde( evde,kahvede,camiide-namaz esnasında değil-,dolmuşta,belediye otobusünde,gece yatarken yorganın altında) gazını vücudundan def ediyorsa(o..ruyorsa) bu medeni kişiliğin ona verdiği bir hak değil mi?
İmam’a ne oluyor?
"Camiiyi b..ka sardın" diye hakaret ediyor ona.
Eşinin hakkı var mı "Boğuldum" diyerek o kışın soğuğunda camları açıp Bayramaliyi üşütmeye,o zaten yeterince üşütük.Denizler zaten soğuk.
Neden belediye otobüsündeki insanlar onu durağa gelmeden attılar araçtan?
Dolmuş şoförü hadi asabiydi Karadenizliydi dövdü,ya diğerleri?
O eski Türk adetlerini de buram buram yaşayan biri aynı zamanda.
Bir ara "Şaman" olduğunu duymuştum.
Ortak arkadaşlarımızdan biri köyde elinde bir tüylü nacak,başında horoz kuyruğundan yolduğu tüylü bir şapka ile " Angez mangez tenegrez" diyerek dualar ve büyüler yaptığını anlatmıştı bir kaç yıl önce.
O hala Orta Aysa steplerinin havasını soluyan ruhu gururla taşıyan Avrupalı Türk.
O hala "Leyön Dünür" nişanı için mücadele eden ,gözleri çekik olsun diye kenarlarını sürme ile uzatan at sırtında doğmuş ataları gibi yaşamak gayesinde olan has bir Asyalı.
O içimizden biri.
Ve oldukça iri.
Allah sabır versin ailesine de bütün memleketimize de.
YORUMLAR
Çok güzel mizah yazıyorsun erolabi. Bizim Bayramali sadece gemiden görmüş Avrupayı bu kadar atıp savuruyor ya bir de orada birkaç yıl kalsa yere göğe sığmayacakmış bu adam yahu.
Tebrik ederim.........saygımla
erolabi
Ah bi tanısanız.
Ne bayramaliler var ...
Selam ve aygılarımla.
Sevgili dostum...günün seçkisi olan yazına bir yorum daha yakışır diyerekten klavyeme sarıldım...Hem tebrik hemde bu güzel yazıyı bir daha okuma zevkini yaşadım...selamlarımla
İbrahim ERZURUMLU tarafından 5/27/2011 3:35:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
erolabi
Değerli Dadaş'ım...
erolabi
Şöyle desem " Gübek adım tehlike"
Yine olmadı.
"Zor yolların lorduyum, sol şeridin forduyum" ...Yok yine olmadı.
teşekkür eder,saygı ve selamlar sunarım.
erolabi
Aklım hala Piknikte :))))
Nerden de bulmuşlar o resmi valla korkulur .
Saygı ile.
Fikret TEZEL
erolabi
Selam ve saygılarımla.
Hayatın içindeki " KISSADAN HİSSELER "...!
Küçük bir anı ile bizleri hem gülümsetti hem de düşündürdü erolabi.
-Ben İspanya'da alışveriş yaparken diye konuşmasına başlayan, oysa İspanya'ya sadece gemici olarak giden miçoların,geminin kaptanının,onu sahile indirip yiyecek aldırmasına benzettim.
veya...
-Paris bir görseniz, gözlerinize inanamazsınız...Karşısındaki gariban ya, Paris'i görmeye imkâni yok.Anlatır da, anlatır içeri sahiden Paris'i gören biri girince " ABİ TUVALET NERDEYDİ ? "
MÜKEMMELDİ Bayramali limonlu saçlarına bayıldım.
TEBRİK EDERİM erolabi
erolabi
Ya sorma bir tv programında üçüncü nesil Alaman Türklerinden bahsediyorlardı.
Almanyada doğan gençlere Fatih Sultan Mehmet'i felan soruyorlar onlar da bilemiyor.
Spiker de "yaaa işte bak gördün müüü "der gibi sunuyor programı.
O arada bir adam geldi ona da "Mustafa Kemal Atatürk kimdir?" diye sordu spiker.
Adam "Bilmiyorummm" dedi.
Spiker "İşte bakın sayın seyircilerr Atatürk'ü bile tanımıyor burada doğan gençlerimiz " derken adama " Siz nerden ve ne zaman geldiniz Almanya'ya ?" diye sordu.
Adam "Bi üş-dört ay oldu ,ben kemdüm Sivaslüyüm" demez mi.
Selam ve saygılarımla.
Davidoff
Emine UYSAL (EMİNE45)
Değerli Dostlar,
Bayramali bir hayal değil.
Hayallere sığmayacak kadar saçmalayan bir arkadaş.
Kendi hayalleri standart hayal ufkunu aşmış biri.
Lisedeyken benimle alakadar olmuş,beni doğru yola almak için sohbetlerde bulunmuş,nasihatler etmiş,yolumu kesmiş,tehdit etmiş,babama şikayet etmiş bir büyüğüm.
Liseye başladığımda benden iki sınıf önde,lise sona geldiğimde ise benden bir sınıf geride olan bu değerli fikir ve kendi deyimiyle "idegoloşici" ve aynı zamanda bir dönem "kizli istikbarat " elemanı Karadeniz bölgesi "Rus casusu avcısı", has Türk,elektrikçi,kaynakçı,pilot,müezzin ve patates adamı halen hayatta.
Yıllar sonra karşılaştığımızda "Ulaa beni tanimadun mi?" diye soru.
Ben de " ya bakıyorummmm bu 'turizt kim diyorum" dediğimde üzerindeki yakaları yağlanmış ceketini ve yine özellikle yağl sürülmüş gibi duran yeşil mintanını düzelterek " Eee,oğlum Avrupa'da kaldum ya " dedi sırıtarak.
O bir destan kahramanı.
O bir kurbağa yeri geldiğinde.
O bir saçları yatsın diye koca limonu sıkıp kafasına süren anlamsız kişi.
O bir ilk defa kırmızı kilotla denize giren renk aptalı.
O bir acaip bir şey işte.
Selam ve saygı benden.
erolabi
"tebessüm bir sadakadır"
Sadaka ömrü uzatır .
Hadislerden bunları öğrendim.
Selam ve saygılarımı sunarım.
Erolabim, kutlarım...Mizahi açıdan ve de dokundurma açısından ustaca işlemiştin konuyu...
Hürmetle..
erolabi
Teşekkür eder saygılarımı sunarım.
Selam ve dua ile.
erolabi
Değerli şair arkadaş,
o hakikat penceresini aralayıp gördüklerini olduğu gibi ,veciz ve kıskandıracak kadar manalı dizelerle yazılan şiirlerini özledik.
Selam ve saygı ile.
Bugün muhalifliğim üzerimde. :) Sanıyorum özentisi en az ve kompleksi hiç yok denebilecek bir Millet bu Karadenizliler.
Hatun bu yazıyı duymasın salonu bile dar eder bu Bayramaliye.
Şakalar üzerime yağarken aldım torbama bir kaç dize. Yüreğinize huzur dostluklarınıza Bayramaliler diliyorum.
Sözü boş olsada özü iyidir bu Bayramalilerin Allah herkesin başına böyle dostluklar nasip eylesin.:))
Selamlar.
erolabi
Çok teşekkür ederim değerli Akçay.
Selam ve saygılarımı sunarım.
erolabi
Lisede bana az mı çektirdi.
O birrrr acannn !
O birrrr Alparaslan Türkeş'in sırdaşı !
O bir "muvatassif"
O birrr yaratıkkkk .
Çok teşekkür ederim.
Selam ve saygı ile.
dali'nya
SABAH SABAH GÜLDÜRDÜNÜZ BENİ. :))
TEŞEKKÜRLER..
sizde hayran olduğum şey yalın ve hayatın içinde akanı olduğu gibi yansıtan kaleminiz...
tebrikler...
erolabi
Uzun olur.
Değerli üstad.
En kalbi şükranlarımla.
Selam ve saygı benden.
Mehtap ALTAN
Ama zamanın sadık alınterinde Üstad olmak için çırpınıyorum ve çırpınacağım...
Teşekkürler...
erolabi
Bana göre dedim.
Sizi ilgilendirmez benim hükümlerim.
Siz işinize bakın.
Yazılar,şiirler yazın biz de zevkler okuyalım.
Ben de her okuduğuma her beğendiğime "üstad" demem zaten.
Kıskanmam lazım ki söylemeye varsın dilim,aklım.
:)))))
Selam ve dua ile değerli Mehtap ALTAN .
erolabi
Selam saygı ve dua ile.
Avrupali Bayramali...
Sahiden bu anılar edebi birer kurgu mu, yoksa hakikat mi?
Üzümü yiyip bağını sormayangillerden değilim, huyum kurusun. Merakımın da sebebi var.
Argoları görmezden geldim her zamanki gibi. Daha doğrusu asran hanımın dediği gibi yüzüme peçe taktım:))
Kutluyorum, iyi ki yazıyorsunuz.
erolabi
Üzümü yiyen bağını sormalı bence de.
Helal mi haram mı bilmeli en azından.
Size katılıyorum.
Bayramali benim liseden tanıdığım,birinci sınıfa başladığımda iki sınıf ilerde,üçüncü sınıfa geldiğimde bir sınıf geride kalan değerli ve gayet siyasi,bir dönem bizzat beni hak yola almak için gayret sarfetmiş (sohbetiyle,nasihatiyle,eve giderken parkalı arkadaşlarıyla yolumu keserek,tehdit ederek) bir büyüğüm.
Yüzünüze peçe yakışmış :))))
Argoları ondan bahsederken mecburek kullanmalıydım.
Zira diğer türlü ondan tam manasıyla bahsetmem zor olurdu.
Değerli yorumunuza içten şükranlarımı sunarım.
Selam ve saygı ile.
erolabi
Adımın önüne " Baron" yazılsın diyen de.
Olmayınca "bari üstüne yazın,yanına olmazsa" diyen de o.
Karalahana ,Yoğurt ve Kırmızı şarap.
Bir de bakkaldan iki beyaz mım. Oh be tam Avrupa havaları .
Selam ve dua ile.
:))
çok enteresan biriymiş..
bence de sabır versin rabbim ailesine ve etrafındaki insanlara:)
çok güzel anlattın abim yine yaa:)
okumak keyif veriyor..
sevgiler..
erolabi
O bizim gizli ajanımızdı.
İstanbulda yaşıyor.
Ne yapıyorsun? diye sorduğunuz zaman o gün neler yapmışsa anlatır.
İçten biri.
O birrr solucaaaan.
O bir iğreeenççç.
Selam ve dua ile.