bir çıkmaz türküsü
Önce kelimeler yanar.
Sonra ses.
Bulutların ağladığını da görürsün.
Ve eksilir tutundukların.
Hayat tam yüreğinin ortasından geçer.
Sen hayat dersin işte.
Ne sen görürsün bütün bu olanları.
Ne bir başkası.
Bir bana mı kötüdür yaşam, yaşayan, yaşamayan diye sayıklarsın içinden.
Bütün soru işaretleri duvarlara çarpıp geri döner. Sen kendi sorularınla kendini vurursun.
Ölürsün.
Biri gelmiş.
Biri gitmiş.
Düşünmüş.
Sevmiş.
İnanmış.
Yaşamış.
Bilmezsin.
Bilmezsin şair.
Ve bilmediklerine eklensin bunlarda.
Azalmak yerine çoğalman niye.
Şair değilim ben.
Bu acı şiir aşkına bile olsa, azalmıyor işte azaltıyor.
Hece
Hece.
Yollar sana ters gider, sen bilmezsin.
Şair.
Gözlerinin uzantısında eskidim.
Yüreğimin ucundan artık geçmesin suretin.
Kaybediyorum.
Duymuyorsun sen.
Hiç’ in varlığında bir yaşam mücadelesi bu.
Seçtiğimiz kelimeler mi bunlar ucunda hep yarım kaldığımız hayattan.
Kaybediyorum.
Yağmasın üstüne canı sıkılmış hatıraların hüzün.
Yakışmasın artık bize, yakışmasın hüzün.
Kör.
Hep en büyük acının ortasında mı büyür sesin.
Bilmediğim.
Her gece doğurur seni aşk/yok.
Ben kaybederim.
Alışkanlığa dönüşür bu sessizliğin.
Sonra çok gelecek kimliğin, kelimelerin.
İstemiyor artık seni ‘evet var’ demelerim.
Kayıp zamanları biriktiriyor kalp kumbaram.
Ama yer kalmadı bir ana dahi.
Bir anlık dahi kalmadın sen.
Kalbin üstünde titrer, düşersin.
Deli yanına saplanırsın bir düş-ün.
Hayal kırıklığı olup pas tutarsın.
Cümleler kelimelere, kelimeler harflere küser kırılmasınlar diye varlığınla.
Sen bilmezsin.
Dua’ nın ucunda yanar adın.
Kalp ölür ve hiçbir din gömmez onu.
Şaşırırlar bu ölüme.
Sonra küllerden bir ben doğar.
Kıblene döner yüreğim bir aşk-ı şahadet ile, sen bilmezsin.
Bildiklerin kadar değildi adım.
Ben hep bilmediğin kadardım.
Ha yoktum, ha vardım.
Bilmezdin ve bilmezsin.
Bilmezsin ey şair.
Bütün çıkmazların sana çıktığını.
Bilmezsin…