- 378 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kurtuluşun Felsefesi 79
79] Dönüşmelerde, genelci yararlara uygun oluşunuz da, sizlerin; bireysel beliriminizi ve davranışlarınızı ortaya koyar. İşte demokratlık ve özgürlükçü yaklaşımlar buralarda aranır. Toplumsal özgürlüğünüz, bir demokratlık, bir bireysel, inançsal ego olmayıp; ilişkisel ve karşılıklı bağıntıcı oluşlarla üretir olmanızın, yükümlülükler karşılığın da, tüketilmesi ile belirirler.
Değilse insanın kafasındaki sanal düşünmeleri, demokratlık ve özgürlük değildirler. Kişilerin kişisel ve sınırsız hayal özgürlükleri vardır. Bunlar toplumsal ve üretimsel yaşamsal ilişkisellikler değildirler. Bu nedenle de kafa örtüsü gibi hayali, zannı, tasavvuru, öznel özgürlükler; toplumsal, siyasal ekonomik ve yaşamsal özgürlüklerden değildirler.
Bunları toplumsal özgürlükler gibi tartışmak akıl dışılıktır. Kişi zorunlu olarak toplumsal güce uyar. Toplumsal güç, kişilerin ve toplumsal işleyişlerin yararına göre gelişir. Lakin bu hiçbir zaman keyfilik ve hoşgörürlük değildir. Çünkü keyfiliği sınırlayamazsınız. Hoşgörü ilende toplumsal ilişkileri tavsdatırsınız. Bu iki kavram da sanal olarak, halk içinde kendi yolunu kendileri belirlerler.
Kişilerin tedavisi gibi yararcı özgürleşmeler, kişilerin tasavvurlarından değil; böylesi toplumsal gücün özgürleştirmesi ile elde edilmiştir. Oysa başörtüsünü toplumsal özgürlük saymak, size ve topluma hiçbir işlerlik sağlayamaz. Bunlar kişilerin yaşantılaşan, çok çok keyifli ve özel tüketmeleridir. Özel tüketmelerinizin, üretimini ve sağlanması talebini, topluma götüremezsiniz. Çünkü kişisel cemaatçi tasavvurlar, genelin değiştirilir olucu dinamikleşmesini sağlayamazlardır. Etkisi ile tepki oluştururdur.
Hiçbir şekilde siz deneysel olarak bir olguyu ve olaylarınızı, yaşantılaştırmadıkça, baltayı ilk kez eline alan birine; baltayı hiç eline almamış biri olaraktan da sizin, ’şöyle şöyle davran’ demeniz uygun olmaz. Ancak, ilk kez eline balta alan birisi de, baltalı şartlarının gerektirmesine göre davranacaktır. Kişi baltanın işlekleşilmesine göre güdülecektir.
Sonra baltanın geçtiği yolları bilinç edinen insanlar, düşünceleri ile baltaya yön vererek , balta-insan girişmesini ve karşılıklı balta-insan eylem birliğini, ortaya koyarlar? Bu tür tecrübeler sonucu öğrenmelerledir ki Artık siz, ilk kez eline balta alan birine, olası davranışlarını ve olası sonuçlarını söyleyebilirsiniz. Baltaya bağımlılığınız, baltalı üretimlerinizle oluşan özgürleşmelerin sağladığı yararlardandır. Balta ile olan, girişen üretimlerinizi, yani ürünlerinizi sizler, çevredeki diğer bireylerle paylaşırsınız.
Böylece siz, kendi emek ürününüzle, farklı bir emek ürününün, takasına girecek sağlayışlarınızın; yollarını üretirsiniz. Hem de bu takas girişmeleriniz karşılıklı bağımlaşmanın kuralları olacaktır. Bu ilişkilerle giriştikçe, demokratikleşme deneyimleri edinip, deneyimlerinizin kurallaşmasını üreteceksinizdir. Değilse, demokratikleşmeyi toplumsal ilişkisel temeliyle göremeyip de, kafadan sanırcı, anlayışlarımızla ilan edilebilen ve keyfilik hiç değildir. Söz gelimi demokrasi, başörtüsünün yaygınlığı ile görülebilcek ve anlaşılabilecek bir olgu, asla değildir.
Bu türden öznel anlamalı tutumları, toplumsal olmayan yaygınlıkları sizler, demokratik mantık içinde görürseniz; bir toplumsal çelişki ve yaygınlık olan Afrika’daki açlığı ve çıplaklığı da biz; Afrika’lı insanların özgür ve demokratik tutum tercihleri gibi görürüz! Yine Afrika’nın açlığını, Afrika’lıların az çalışmayı tercih eder olmalarının bir neticesi olaraktan görüp; açlıklarını ve sefaletlerini, özgürlüklerinin ve demokratik tutumlarının bir gereği olaraktan da görmeniz; pek ala ki olasıdır!
Demokratikleşmede bir toplumdaki, insan sağlayışlarının toplumsal ilişkileştirilmelerine bakılır. Halksal ilişkileşme, halkın konusudur. Halksal ilişkileşmeniz, üretimden gelen tüketim gücünüz oranındaki bir yaşantılaşmayla olan kültürleşmedir. Halkın zannında olan, çoğu inanci ve gelenekçi konuları, hayati yaşamsallıkta değildirler. Halk o şekilde değil de, başka bir şekilde de inançlaşabilirler. Aksine halkın yaşamı da, hayati öneme sahip olan toplumsal yaşamdan gelen refahın tüketilmesi keyfiyeti üzerine geliştirilmiştir. Halkın konusu her zaman, toplumun konusu olamayabilmektedirler.
Yani baltalı durumla, bir ağacı keserek mi ısınmış sınızdır? ya da pek çok ağacı, gereksizce ve keyfice keserek mi özgürleşmiş olursunuz? Yoksa yarın için de, diğer yarınlar için de, kendinizi tekrar tekrar üretebilmenin becerikliliği olan mıdır, özgür oluşunuzdur? Isınma fizyolojik hareketlenmenin bir enerji tüketmesidir. Yaşamsal zorunlu bir üretiliştir. Yani bu bağlamdaki ısınmanız özgürlük ya da özgürleşememek olamaz.
İkincisi haldeyse, yani tüm ağaçları kesmeniz de, hayali, keyfi, patolojik tutumlarla davranmanızın gerçeklenişidir. Burada da, patolojik ruhsal gerilik olan bir durumu sizin; özgürlüktür diyerekten, haktır diyerekten, yanlış olanı topluma götürmenizin aldatıcı bir yüzüdür! Halbuki ihtiyacınız kadarını kesmekle kalanı yarınki ihtiyacınız için tutar olmanız, plânlılık ve akıllı bir bilinç durumudur. Sizin ısınmanızı sağlayacak olan enerji girdilerini sürekli olarak üretebilir olmanız özgürleşmektir.
İkinci yolla, keyfi olan edimlerinden ötürü, toplumsal takası dahi sağlayamazsınız. Canlılığın ilk ilişkisi kendi zorunlu gereksinimlerinden ötürü, üretim ve tüketim ilişkisidir. Bir aslanın avını tüketmesi, aslanın-ve çevresinin üretim tüketim ilişkisi ile sınırlıdır ve çevre üretim tüketim ilişkisiyle zorunlu ve bağımlıdır. Çevrede av (ürün-üretim) varsa aslan rahatça tüketecektir. Üretimler ve tüketimler; bir biri ile sınırlı olmakla, zorunlu olarak belirirler.
Eğer aslan öldürebiliyorum, ben muktedirim diyerekten, bir veya birkaç günde keyfice tüm avlarını öldürürse, belki onlarca gün aç kalmayacak. Ama avın kendisi yok olacağından, av kendisini tekrar üretemeyeceğinden, aslan 25. Gün sonunda hiç av bulamayacaktır. Aslanın bu KEYFİ GÖRÜLÜĞÜ, geleceğini tamamen güvensiz kılmıştır. Aslan, kendi ipini kendi çekmiştir. Keyfilik içinde sınırsız olmakla, yani zorunlu olmayan bir tutumunuzla, keyfi sanal özgürlükçülükle davranarak, özgür olabilir misiniz? Bir düşünün hele? Özgürlükler yalnızca toplum içinde vardır. Özgürlükler, toplumsal gücün yarattığı bir olanaklılıklardır.
sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.