AŞIĞIM SANA....!
Gözlerini gözlerimden çevirme ey kutlu şehir! Örtme sakın gül yüzüne idraksizliğimin karanlık peçesini… Bilmez misin ki semanın derinliğinden toprağın sükûnetine eren efsunlu çehrendir ayakta tutan beni…
Ve vaktin hidayet sağanağında, sende dalgalanacak İlâhî sancağın içimi saran özlemidir, ayakta tutan beni… Bilmez misin ki âşığım sana ey kutlu şehir! Aşk ehlinin ayak izlerini taşıyan katrene and olsun ki; zırhımı delip geçen rahmet sabahına âşığım senin...
Her seher vakti gönlüme bir lâhuti melodi sıcaklığında sokulan sesine âşığım ey kutlu şehir… Gölgende sar sarmalı ki bedenimi, geleceğin ay yüzlü gecesinde cezbenin titreşimleri kaplasın can evimi…
Sev beni ey kutlu şehir… Karanlık çehrenin aldanış saatlerine terk etme beni, bir an bile… Hakk’a varan sebîlin kapısını aç gönlümün gözlerine. Bilmez misin ki bir yok oluş girdabının ortasındayken, güneşin bin bir ışıklarını saçarak can vermiştin bedenime sen. Gönlüme can vermiştin ey kutlu şehir, toprağına mühür vuran aşk ehlinin himmetiyle sen…
Beni sana müptelâ kılan, âşıkların misk kokusu sinmiş sokaklarındı… Buram buram mânâ tüten bacalarındı beni müptelâ kılan sana… Parlak ışıkların ardında bir yanılgının hüzün rüzgârları eserken, meşakkatli yollar ardınca nur sağanakları yağardı çehrenden gönüllere…
Sen, bir çile yolculuğunda saklardın hakikatin hikmetler saçan incisini. Şahit olurdun ki; acının zehir zemberek anlarında bir gizli dua beklerdi gönüllerden, kâinatın o yegâne mâliki. Ve sen, toprağında büyüttüğün velîlerince sarmalardın bir gonca gül olmayı dileyeni. Senin kutlu yıldızların yağardı gecenin gözlerine… Ve gözlerine aşk doğardı çilekeş ümitlerin…
Sen, kutlu nebînin kutlu sözlerine râm olan şehrim…
Bilmez misin ki sana âşığım, koynunda büyüttüğün âşıklar adedince… Sana âşığım, ey gök kubbenin nurdan ordularına mekân şehir…
Bilmez misin ki beklediğim var, geleceğin gül kokulu zamanları içre sende… Beklediğim ve özlediğim bir yâr var sende ey kutlu şehir. Asr-ı saadete damgasını vuracak bir altın mühür var, yârimin ellerinde. Göklerin ve yerlerin aşka kaim orduları var, yârimin müjdelerle seni sarmalayacağı o kutlu günde…
Ve sen varsın güzellik güneşinin doğduğu yerde… Senin mavi gözlerin var ey kutlu şehir, Hakk için arzulanan bütün güzelliklerde…
Geçmişin destansı sayfalarını süsleyen inciler şehriydin sen. Bilmez misin ki dünde, bugünde olduğun gibi yarın da gözdesi olacaksın vuslatı aşkın sen… Mânâ sularını gönüllere akıtan en derin ummana sahiplik edeceksin ey kutlu şehir!
Asırlar öncesindendir ki muştusu, senin nurdan sokaklarında yükselecek aşk ehlinin sancağı… Mavi gözlerin, asırlardır beklenen o en sevgiliyle nurlanacak…
Ve sen kandil kandil ışıldayacaksın ey kutlu şehir! Tüm zamanlara şahitlik etmiş yüreğinden efsunlu çiçekleri fışkıracak aşkın… Ve bir mutluluk halesi saracak şehitlerin al kanlarıyla boyanmış toprağını…
Göklerin orduları ayaklanacak, yerkürenin bütün âşıkları sende toplaşacak o vakit… Ve sen aşka doğacaksın ey kutlu şehir… Senin bağrın sevgilimin kutlu varlığına mekân olacak…
HAZNEVİ SELÇUK