Bin dokuz yüz yetmiş sekiz yılında evlendim ben. Yirmi üç yaşındaydım. Liseden yeni mezun olmuş, üniversite sınavlarında makina mühendisliğini kazanmıştım. Okululumun açılması gecikmişti ve bir kaç ay sonra, evli olarak üniversiteye başlayacaktım.

Yine anılarıma saptım. Aslında anlatmak istediklerim bunlar değildi.

Benim evlendiğim yıllarda gelinler yine beyaz giyerdi ama damatlar ille de siyah ! İşte benim kurcalamak istediğim konu buydu !

Neden, gelinler beyaz giyer de damatlar ille de siyah ?

Lise yıllarımda, edebiyat hocamla sınıfça yaptığımız bir sohbet sırasında da konu olmuştu bu olay. Aslında dersimizin konusuyla ilgiliydi.

Beyaz saflığı, temizliği, umudu, mutluluğu ifade edermiş ; o yüzdenmiş gelinlerin beyaz giyinmesi. En mutlu günleri olurmuş kızların beyaz gelinlik giydiği günler !

- Peki hocam ; damatlar niye siyah giyinir o zaman ? Beyaz temizliği, siyah pisliği mi ifade ediyor ? Karamsarlık, mutsuzluk, umutsuzluk rengi midir siyah ?

- Erkeklerin en kötü günleri midir evlendikleri günler ? O yüzden mi siyah olur damatlıklar ?

Yeterli bir cevap alamadım bu sorularıma. Sadece bol bol güldü öğretmenim ve sınıf arkadaşlarım.

Anne tarafından Arnavut olduğumu söylemiştim daha önce. İnatçıydım kendimi bildim bileli.

Ben siyah damatlık giymeyecektim düğünümde. Beyaz giyecektim. Tıpkı eşimin giyeceği gelinlik gibi beyaz.

Ben de hak ediyordum temizliği, saflığı, umudu ve de mutluluğu. Düğün günüm benim de en mutlu olduğum gün olmalıydı.

Bir çoğundan bir tanesine kalmanın pişmanlığı, mutsuzluğu olmayacaktı ki bende ! Ben hep bir tanesine sahip olmayı hayâl etmiştim. Bir tek eşimi sevmeyi, sahiplenmeyi ve onunla bir ömür aynı yastığa baş koymayı hayâl etmiştim.

Tuhaf karşılandı çevremde. Fakat kimse engel olamadı. Süt beyaz değilse de ona yakın beyaz bir takım damatlık aldım. Hem de Beyoğlu İstiklâl Caddesi’nden. Ama ucuzluktan elbet.

Galiba günümüzde ille de siyah giymiyor artık damatlar. Beyaz giyenlere rastlıyorum bazen. Benim gibi düşündüklerinden mi, yoksa kendilerince başka nedenleri mi var acaba ?

Biraz derin düşünsek ; erkeklere evleninceye kadar gerçekten iyice kirlenmiş olduklarından fakat bunun da marifet sayıldığından mı siyah adet olmuş acaba ?

Yoksa, çapkınlığın erkeğe hak olarak görülmüş toplumda, bir kadına bağlı kalmaya mahkûm olmak, gerçekten yas tutmasını mı gerektirmiş erkeklerin ? O yüzden mi karalara bağlanır olmuşlar düğünlerinde ?

Kadınlar ille de lekesiz, tertemiz kalmak zorunda olduklarından, bunun aksini hayal etmek bile mümkün olmadığından, tartışmasız beyaza lâyık görülür olmuşlar.

Ne diyelim ; herkes keşke beyaza lâyık olsa ! Tertemiz geçmişlerle varılsa o kutsal nikâh masasına, aile yuvasına.

Allah herkese temiz eşler, lekesiz evlilikler, mutlu hayatlar nasip etsin....

Fikret TEZAL